31 Ağustos 2021 Salı

BİR KELİME = FİLOLOJİ











Filoloji : (Fransızca) 1. (isim) Dili ve yazılı belgeleri dil ve tarih açısından inceleme. 

"Yıllar önce üniversitede filoloji okurken eski Yunanca öğrenmiştim."


2. (isim) Dil bilimi.

"Annem bir filolog, dil bilimi ile uğraşıyor."




(Bu kelime değerli blogger Recep Altun' un önerisi olarak yayına alınmıştır. Katkısı için teşekkür ederim.)









{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




not: fotoğraf buradan alıntıdır.



30 Ağustos 2021 Pazartesi

BİR KELİME = NİZAM














Nizam : (Arapça) 1. (isim) Düzen.

"Evin nizamında Türk kadınlarının vakur zerafeti göze çarpar." - Orhan Seyfi Orhon


2. (isim) Kural.

"Şimdi, eski sıralar bozuldu, yeni sıralar, yeni nizamlar gelinceye kadar böyle olacak!" - Memduh Şevket Esendal






30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.






{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-






not: kullanılan gif buradan alıntıdır.





29 Ağustos 2021 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵





1998 den bir albüm. Amerikalı funk grup Brooklyn Funk Essentials ile Türkiye' den Hüsnü Şenlendirici ve ekibi Laço Tayfa' nın birlikte çalışmaları epey ses getirmişti o zamanlar. 

Albümün adı The Buzzbag.

 Türk ezgilerini funkla buluşturup ortaya capcanlı bir müzik çıkarmışlardı. Şarkıları dinleyince alt notalarda bildiğiniz türkü ve şarkıların -bunlardan biri Kâtibim- olduğunu farkedeceksiniz. Klarnet, zil, kanun ve darbukanın funk müziğiyle uyumu sizi şaşırtabilir. 

Albümün diğer şarkılarına youtubedan ulaşabilirsiniz.

Bu pazarda böyle olsun.

Müzikli pazarlar.

 






{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-








25 Ağustos 2021 Çarşamba

BİR KELİME = FİHRİST






Fihrist : (Farsça) 1. (isim) İçindekiler.

"Önerdiğim bölümün hangi sayfada olduğunu bulmak için fihrist'e bak lütfen."

2. (isim) Alfabetik sıralamalar için kullanılan, kenarında bütün harflerin yer aldığı not defteri.

"Yeni bir fihrist almam gerekiyor."

3. (isim) Katalog. 





(Bu yayın sevgili blogger Buraneros' a ithaf edilmiştir. :) )







{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-



not: kullanılan fotoğraf Yandexten alıntıdır.



23 Ağustos 2021 Pazartesi

"BİR KELİME" FİHRİSTİ







"Bir kelime-Bir anlam" olarak kelime tanıtımlarına başladığımda, bunun süreklilik arzedeceğini bilmiyordum. Sonrasında bazı bloggerlar buna devam etmemi önerince, benim için de keyifli bir süreç başlamış oldu.

Kelimeler çoğaldıkça serinin adını "Bir Kelime" olarak değiştirdim. Bugüne kadar yayınlanan kelimeler oldukça fazla.

Bu kelimeleri topluca bir yayında görmek ve kelimelerin anlamlarına hemen ulaşmak istenirse diye ayrıca bir yayın yapmak istedim. Yayın yapıldıkça, kelimeler kendiliğinden güncellenecek.

Aşağıda kelimelerin alfabetik listesini bulacaksınız. Aynı zamanda bloğun sol tarafında bu fihriste ulaşmak için kısayol tuşu ekledim. Ordan da rahatça ulaşabilmek mümkün.

A B C Ç D E F G Ğ H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z




"Bir Kelime" serisini sessiz izleyen, yorumları ve kelime önerileri ile katkıda bulunan tüm bloggerlara teşekkürlerimle. 





{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




not: Kelimeleri, alfabetik sıralamayla ulaşılır kılan sevgili Blogger Dedektifi' ne teşekkür ederim.




22 Ağustos 2021 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵





Bugün San Remo şarkı yarışması dönemlerinden bir şarkı geldi oturdu sabahıma. 1974 senesinin birincisi, Iva Zanicchi ve şarkısı "Ciao cara come stai?"


O yıllarda revaçta olan yabancı şarkıları, Hey dergilerinden kopyalayarak şarkıcının fotoğrafını da ekleyip, şarkının sözlerini de yazarak tuttuğumuz bir şarkı defterimiz vardı. O geldi aklıma ve şarkıyı söylemeye başlayınca, en iyisi yayınlayayım dedim.



Güçlü bir sesi vardı ve şarkı da çok iyiydi, birinciliği hakkıyla kazanmıştı. 

Keyifli pazarlar herkese...






{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




not:fotoğraf Yandexten alıntıdır.




20 Ağustos 2021 Cuma

BİR KELİME = İNTİSAP












İntisap : (Arapça) 1. (isim) Bağlanma.

2. (isim) Girme.

3. (isim) Kapılanma.

"Saz şairlerinin mühim bir kısmı Bektâşi'dir. Fakat içlerinde diğer tarikatlara intisabı olanlar da vardır." - Sadeddin N. Ergun




Birleşik fiil olarak da kullanımı mevcuttur.


İntisap etmek : Bağlanmak, girmek, kapılanmak.

"Üniversiteye intisap edeceğim günlerde idi." - Ergun Göze








(Bu kelime sevgili blogger Camgüzeli' nin önerisi olarak yayına alınmıştır. Katkıları için teşekkürlerimle.)






{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




not: kullanılan fotoğraf buradan alıntıdır.




18 Ağustos 2021 Çarşamba

BİR KELİME = ŞİRAZE












Şiraze : (Farsça) 1. (isim) Ciltçilikte, kitap yapraklarını düzgün tutmaya yarayan ince örülmüş şerit.

2. (isim) Pehlivan kispetinin paçası.



Ayrıca deyim ve birleşik kelime olarak kullanım hali de mevcuttur.


Şirazeden çıkmak : 1. Kitabın sırt bölümünde bulunan dikişin bozulması sebebiyle sayfaların dağılması.

2. Akıl dengesini kaybetmek.


Şirazesi bozuk : Akli dengesi yerinde olmayan (kimse).





(Bu kelimenin yayına alınması, sevgili KuyruksuzKedi' nin Şiraze isminde bir öyküye başlaması sayesinde olmuştur. Katkısından dolayı teşekkür ederim.)









{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




not: kullanılan foto buradan alıntıdır.




16 Ağustos 2021 Pazartesi

Celaliye 5









Bir kaç gün sonra Ali nihayet ortaya çıktı. Nerde olduğunu sorduğumu gayet iyi hatırlıyorum fakat Ali' nin ne cevap verdiği net olarak kalmamış hafızamda. Sanırım ailedeki büyüklerden biri ya hastalanmış ya da vefat etmişti. Hepsinin birden topluca gitmesi buna delaletti çünkü. 

Çocukluk işte, ölüm o zamanlar net algıladığımız bir şey değildi ki, insanlar ölebilirdi bunu biliyordum ama onlar hep başkalarıydı sanki. Ölüm; benim aile çemberinin içinden birine elini uzattığında ne olacaktı, bunun bilincinde değildim. Anlık mahzunluk, yerini hemen hayatın  içindeki gerçeğine bırakıyordu bizler için. Ve biz de hemen denize koştuk. Olağan yarışlarımızı yaptıktan sonra, artık Ali' ye sürpriz soruyu soracaktım. 

Tam o esnada derinlerden gelen bir müzik duyduk. İkimiz de çok heyecanlandık. Çünkü bunun ne olduğunu gayet iyi biliyorduk. Hemen evlere koştuk, ailelerimize haber verdik ve yanımıza harçlıklarımızdan bir miktar alarak caddeye çıktık. Bizim sitenin hemen yakınında duruyordu o.


Bahsi geçen şey, gezginci Migros kamyonlarıydı. Haftanın belirli gün ve saatlerinde gelen bu araçların kasalarının yan yüzlerindeki kapalı kanatlar yere paralel gelecek şekilde açıldığında, pratik bir şekilde ilkel görünümlü bir tezgah haline gelirdi. Kasanın açılan kısmından raflar meydana çıkardı. Satış elemanları kanadın arkasındaki bölüme geçerek müşterilere satış yaparlardı. Daha sonra bu kamyonlar yerlerini, arka kapısından girilip, ön kapısındaki kasanın yanıbaşında ödeme yapılarak inilen, içi iki taraflı raflarla donanmış, camsız kavuniçi renkte Migros otobüslerine bıraktılar.

Benim en sevdiğim ürün ise o zamanki çocuksu isteğin ve ülkedeki yokluk veya pahalılıktan dolayı, yurtdışından gelenlerin mutlaka yanlarında getirdiği şey olan çikolatalı ürünlerdi. O zamanlar Nestle gofret pek revaçtaydı. Nasıl tadına vara vara, gıdım gıdım yerdim anlatamam. Belki de o zamanlar başlamıştı, imrendirici ve pek iştah açıcı yemek yeme tarzım.

Ali ile gofretlerimizi minik ısırıklarla kim en geç bitirecek yarışmamız da vardı. Ama eninde sonunda biterdi işte. Bir dahaki sefere kadar biz de denize koşardık.

Artık Ali' ye o muhteşem soruyu soruyordum işte. "Ali?", "Ne var?", "Sen kürek çekmesini biliyor musun?", biraz durdu sanki, "Ehm, şey biliyorum", "O zaman gel hadi çekelim", "Benim eve gitmem lazım", "Ama niyeeee?", "Sonra gelirim". Gitti. Ben öylece kalakaldım. Aslında şaşırdım. Olacak iş değildi, ortada yarışılacak bir durum vardı ve Ali ortadan yok oldu. En sonunda şuna kanaat getirdim, Ali kürek çekmeyi kesinlikle bilmiyordu, benimle yarışsa mutlaka kaybedecekti, bu yüzden de bahane uydurdu. Gözüm parladı bu düşünceyle birden ve gülümsedim. 

Sonraki günlerde de Ali' nin pek tadı yoktu sanki ama yine de hep birlikteydik. Yaz sona eriyordu, okul alışveriş telaşı başlamadan dönmek gerekiyordu. Vedalaştık çaresiz. 

Hala düşünürüm, o yaz Ali olmasaydı ben yüzmeyi, denize iskeleden atlamayı, dalmayı, sandalın altından geçmeyi, uzun süre nefessiz dipte kalmayı, kürek çekmeyi ve bir arkadaşı özlemeyi öğrenebilir miydim...? Kimbilir, o yaz değil belki çok daha sonra öğrenirdim ama o yaz sanki sıkıştırılmış bir paket program gibi oldu tüm bunlar Ali sayesinde. Onun bana, o zaman dilimi için gönderilmiş bir hediye olduğunu biliyorum. Belki o zamanlar söylemedim ama O' na bunu borçluyum.

Ali; sana arkadaşlığın, beni güzel şeylere teşvik ettiğin, aklımda yer edip yıllar sonra bile senden bahsedebildiğim için çok teşekkür ederim !...







(bitti)







{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-





not: kullanılan fotoğraf Yandexten alıntıdır.





15 Ağustos 2021 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵





 
Dünden beri elim hep bu filmin müziklerine gidiyor. Özellikle "Time Never Dies" parçasına. Neredeyse yıllar evvel bu filmi izlediğimde ve doyamayıp ikinci kez izlemeye gittiğimde, şarkıda kullanılan tüm enstrümanların bedenimde çaldığını, kanımın deli gibi aktığını hissettiğimde o duygunun ne olduğunu o zaman anlamamıştım. 2019 da o bölgeye gittiğimde, aslında toprağın çağırdığını ve bunu çeşitli vesilelerle bana hissettirmeye çalıştığını anladım. Çünkü gittiğim başka hiç bir ülkede bu hissi yaşamadım. Velhasıl bu pazarda böyle olsun.

Before The Rain

İzlemediyseniz izleyin. 
Tavsiyemdir.

İyi pazarlar.



 


{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-






11 Ağustos 2021 Çarşamba

BİR KELİME = PARYA












Parya : (Fransızca) 1. (isim) Hindistan' da toplumsal sınıfların dışında kalanlar.

"Paryalar her türlü toplumsal haklardan yoksundurlar."

2. (isim) Herkes tarafından hor görülen ve aşağılanan kimse, ayaktakımı.

"Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya / Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya." - Necip Fazıl Kısakürek












{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




not: kullanılan gif buradan alıntıdır.





9 Ağustos 2021 Pazartesi

Celaliye 4







Arada İstanbul' a eve gidiyordum, yazlık ev çok kalabalık olduğunda. Orda başardıklarımı babama ballandıra ballandıra anlatırken, özlediğimi de farkediyordum. Uzak kaldığım her gün, tüm bu yaptıklarımı unutucağım diye içimi korku kaplıyordu. 

Nihayet tekrar oraya döndüğümde ilk işim, evdekilerle merhabalaşmayı oldukça kısa kesip kumsala inmek oluyordu. O sefer de öyle oldu. Ama ne denizde, ne sahil boyunca Ali' yi göremedim. Olur a, belki yemek yiyordur, belki öğle sonrası uykusuna yatmıştır ya da ailesiyle alışverişe gitmişlerdir diye kendimce fikirler ürettim durdum. 


Ama Ali yoktu, ne o gün, ne de sonraki gün. Denizde yaptığım aktiviteler beni çok meşgul ediyordu ama hep onun eksikliğini hissediyordum. Her an bir yerden karşıma çıkıp, yine beni yarışmaya zorlayan sorularıyla peşimde koşturacak sanıyordum. Ama yoktu. 


O bir kaç günde yüzme, dalış, daha büyük teknelerin altından geçiş, suyun altında uzun süre nefessiz duruş, iskeleden balıklama atlayış dahil tüm çalışmaları yaptım. Kendimi çok iyi hissediyordum. Ama yepyeni bir şey dikkatimi çekti. Kürek çekmeyi bilmiyordum. O kocaman sandala küreklerle hükmedebilir miydim ki? Bunun her şeyden zor olacağını düşündüm. Ve bu konuda bir şeyler öğrenmek için çalışmalara başladım. Site sakinleri ya da bizimkiler sandala bindiklerinde ben de onlarla gidiyordum. Ve kürek çeken kişiyi dört gözle izliyordum. Bir gün sandalla giderken içimdekini çıkardım. "Bana da kürek çekmeyi öğretir misin?", "Çok küçüksün ama..", "Küçüğüm ama çok güçlüyüm, n' olur öğret, lütfen?", gülümseyerek "Peki gel bakalım küçük kız" dedi ve sonrasında kürekleri nasıl kavrayacağımı, sudan çıkarırken yönünün asla değişmemesi gerektiğini, iki küreğinde aynı açıdan ve aynı anda denize girmesini, yoksa sandalın dengesinin ve gidiş yönünün bozulacağını, küreklerin suya yatay değil dik açıyla girmesi gerekliliğini göstererek ve sabırla anlattı.


Elime küreği aldığımda çok heyecanlıydım. Suyun üstündeydik ve bu koskoca sandala nereye gitmesi gerektiğini ben söyleyecektim. Minik ellerime sığmayan kürekleri tuttum ve bana gösterdiklerini uygulamaya başladım. İlk anda dengeyi tutturamadım. Sandal farklı kürek hareketleri nedeniyle olduğu yerde durdu. Tekrar denedim ve bu sefer acele etmeden yavaşça suya batırdım kürekleri ve yavaşça aynı anda çektim. Yaşasın, hareket etti sandal. Bundan sonrasında yavaş ve direktiflerle daha iyi hareket ettirdim. Koca sandalı denizin içinde sağa sonra sola döndürüyor, tam gaz küreklere yüklenip ileri doğru götürüyordum. Bu arada, sandalı çeviremeyeceğimiz denli dar bir alanda isek eğer, geri geri kürek çekerek hareket ettirmeyi de öğrendim. 




Öğrendiğim her detayı ablamla da paylaştım. İki kardeş sandalı alıp, bizim siteden biraz uzakta olan, Gül Yalı sitesinin iskelesine gidiyorduk. Marketinden bir gofret ya da bisküvi alıp, oraya gidişimizin hava atmak olmadığını gösteriyorduk aklımızca. Hey gidi günler... daha acemi olduğum zamanlarda, ablamla ben yine oraya gitmiş ve yanaşmaya çalışıyorduk. İskelenin altında yosunlar vardı. Ablam, "Sakın beni düşürme, aşağıda yosunlar var, nefret ediyorum yosunlardan" dedi. Sanki bu cümle, olmaması gereken bu durumu çağırmış ve gerçekleşmesini sağlamıştı. Sandalı yanaştırıp, elimle de iskeleyi tutmaya çalışıyordum. Ablam, sağ bacağını iskeleye attı, sol bacağı sandalda iken sandal iskeleden açılmaya başladı. Var gücümle iskeleye çekmeye çalışıyordum sandalı ama gücüm yetmedi. Ablam bacağını çekemedi, sandal daha fazla açıldı iskeleden ve beklenen oldu, ablam denize düştü. Onun "Yosunlar, yosunlaaarrr" diye bağırışını bugün bile hatırlıyor ve ancak bugün -çünkü o an, yolcusunu denize düşüren kaptan moduna girdiğim için suratım düşmüştü- kahkahalarla gülmekten kendimi alamıyorum.


O günlerde o kadar mutlu oldum ki, Ali' den önce bir şeyi iyice öğrenmiştim ve ona bunu yapıp yapamadığını sormak için, dönmesini sabırsızlıkla bekliyordum (!).




(sonrası)



(devam edecek)






{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-





not: kullanılan fotoğraf Yandexten alıntıdır.




8 Ağustos 2021 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵




Dün youtube'da gezinirken karşıma çıktı bu kızıl saçlı şarkıcı. 
Alexia Evellyn Portekizli bir şarkıcı-söz yazarı. 

Kendini ifade ederken şunları yazmış: "Çoklu evrenler arasında yaşayan her şeyde sihir ararım." Doğa, sanat ve vicdan tarafından yönetildiğini de eklemiş. Doğada saçlarını savura savura, çıplak sesle söylediği şarkılar, bedenini de bir enstrüman gibi kullanarak arada vurması çok ilginç ve iyileştirici geldi bana. Yukardaki videoda söylediği şarkının orijinali daha uzun, ben videoda söylediği kısmın Türkçe tercümesini de ekliyorum. Böyle daha anlamlı oluyor.


Ben annemin vahşi kızıyım
Çıplak ayaklarla koşan,
Keskin taşlara lanet eden
 
Ben annemin vahşi kızıyım
Saçımı kesmeyeceğim
Sesimi alçaltmayacağım

Annemin çocuğu karanlıkta dans eder
Putperest şarkılar söyler,
Ay ışığında
Ve yıldızları izler, gezegenleri yeniden adlandırır
Ve rüyaları, kız onlara ulaşabilir
Bir şarkı ve süpürgeyle

 
Ben annemin vahşi kızıyım
Çıplak ayaklarla koşan,
Keskin taşlara lanet eden
 
Ben annemin vahşi kızıyım
Saçımı kesmeyeceğim
Sesimi alçaltmayacağım





Bu videodaki şarkının sözlerinin, bir soru cümlesinden sonra oluştuğunu söylüyor. 
"Şu anda seni ne dolduruyor?" sorusunun onu derin düşündürdüğünü ve eksiklere odaklanmaktan çok nelere sahip olduğunu farketmenin, bu şarkının çıkış noktasının olduğunu ifade etmiş.

İnstagram sayfasından da izlediğim kadarıyla bu yaşamda felsefesi olan bir duruş sergiliyor bana göre. 
Sizlerle de paylaşmak istedim.

İyi pazarlar,











{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-





4 Ağustos 2021 Çarşamba

BİR KELİME = TEDRİSAT












Tedrisat : (isim, Arapça) Öğretim.

"Ankara'da gündüz tedrisat yapan bu fakülteye devam edebilmek için bir iş aradım." -Nazım Hikmet







{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-






not: kullanılan görsel Yandexten alıntıdır.



3 Ağustos 2021 Salı

Celaliye 3







Akşamları en keyifli zaman dilimiydi. Büyükler balkonlarda çaylarını içerken, çocuklar ve gençler kumsalda halka halinde oturur, çeşitli oyunlar oynardık. Maharetleri olanlar bunları sergilerdi. Yazlık yer olur da gitar çalmayan olur mu hiç? Hep bir ağızdan o devrin şarkılarını söylerdik. Şimdilerde filmlerde kullanılan eski şarkıları biz, o geçmiş zaman tünelinde ilk ağızdan dinleyen nesildik. 






Sesi çok güzel olan bir kaç kişi de gitar eşliğinde şarkı söylerdi. O zamanlar yeni yeni ünlenen Nilüfer' in şarkılarını söylerdik hep bir ağızdan. Gecenin bitmesini istemezdim, zira sabah olunca yine telaş ve heyecanın yanı sıra, beni hep zorlayacak şeylerin başlayacağını biliyordum.

Tahmin edileceği üzere iddia ve enerji küpü Ali, yeni bir şeyle karşıma geçmekte gecikmedi.

Kıyıdan biraz uzakta duran sandalları göstererek, "Sen bu sandalların bir yanından dalıp, öteki yanından çıkabilir misin?" Amanın !! Sandal bana gemi kadar büyük göründü. Küçücük ciğerlerimi düşündüm, bu kadar kocaman bir nefes alabilir miydim? 

Yapmakla yapmamak arasında gidip geliyordum. Ama içimdeki maceracı kız çıkıp, ne o pes mi ediyorsun? eğer bunu bu küçük çocuk yapabiliyorsa sen de yapabilirsin demektir, dedi ve aynı anda benim ağzımdan da "Çok kolay, tabii ki yaparım" cümlesi çıktı. Üstelik bu sefer önce ben dalacaktım. Derin derin nefesler almaya başladım ve bir anda suyun içinde kendimi aşağıya bıraktım. Kollarımla mümkün olduğunca suyu yararak büyük kulaçlar atıyordum ki, sandalın altından çabucak geçebileyim. Bu arada burnumdan kabarcıklar çıkıyordu arada. Orda geçen zaman o kadar uzun geldi ki, sandalın öteki tarafına geçmiş olduğuma şaşırdım. Nefesimi tam ayarlayamadığımdan biraz su yutmuştum, yüzeye çıkınca biraz öksürdüm. Ali ise; yine hayal kırıklığına uğramış halde bana bakıyordu. "Ne duruyorsun, hadi sıra sende" dedim. 





(devam edecek)









{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




not: fotoğraf buradan alıntıdır.​