29 Temmuz 2019 Pazartesi

Sessiz Aşk







Kahvesini karıştırmaya başladı. Masanın üstüne çantasını, gözlüğünü ve "telefon çalarsa duymayabilirim" düşüncesiyle cep telefonunu koydu. Zaman geçerken, o da düşüncelere daldı. 

O' nu beklemek ne kadar iyileştirici bir eylemdi. Önceki zamanlarda hayat sessizce akıp gidiyordu. Ne can sıkıntısı, ne de coşkulu bir an söz konusuydu. Hissizlik gibi bir duygu yayılmıştı zemine. O zeminden renkli bir şey inşa etmek de mümkün değildi. Sabah kalkmakla, akşam yatağa gitmek arasında yapılacak (tuvalete gitmek, ihtiyaçlarını gidermek, mutfağa yürüyüp çayı ocağa koymak, kahvaltılıkları dolaptan çıkarmak, kahvaltı etmek, bulaşıkları yıkamak, alışveriş yapmak, öğlen yemeği hazırlamak, ardından yemek, bulaşıkları yıkamak, akşam yemeğini hazırlamak, yemek-bulaşık, çamaşırı makineye koymak, asmak, ütülemek, dolaplara yerleştirmek, televizyon seyretmek, yatağa gidip uyumak vs) tüm eylemleri kurulmuş robot gibi sıralamak, yaşamak diye tanımlanabilirdi. Ama içine biraz aşk, biraz tutku, cinsellik katıldı mı, nasıl da başkalaşıyordu hayat. Beğenilme duygusu öne çıkıyordu ilk. Sonra yoğun aşk, özlemek, ilgi sırayı alıyordu. 


Birini gün boyu düşünmek, ne kadar çok vaktini alıyordu insanın. Bir bakış, bir gülüşü hafızada saklamak ve ona renkler, başka mekanlar eklemek işin keyifli yanıydı. Aslında herhangi bir işte çalışsaydı, mesela öğretmen olsaydı işini normal seyrinde devam ettirirken, arada kendi duygularını katıp, öğrencilere aşktan, sevgiden bahsedebilirdi. Bir bankacı olsaydı eğer, müşterilerinin hesap numaralarını farklı farklı boyutlarda ve renkli kalemlerle yazar, hesap defterlerine imza yerine içinden ok geçen bir kalp çizebilirdi. Ülkeyi yöneten biri olsaydı, her hafta sonu her mahallede sokak etkinliği düzenler ve her evin, apartmanın güle oynaya katılmasını sağlardı. Böylece evlerine kapanmış insanları   birbirine yakınlaştırır ve tanışıklıktan doğacak dostlukların muhabbetleri, ülkenin gökkubbesini sevgi rengiyle kaplardı.


Evlerin balkonlarında renk renk saksılarıyla çiçekler, rüzgar gülleri, rüzgar çanları olsa, çocuklar ellerinde köpük balonlar havaya üfleseler, meyva ağaçlarından tatlarıyla insanlara süzülse taneler, nineler dedeler "o, şu, bu" diye ayırmadan herkese hayır dualarını  etseler, bir dükkana, markete, kafeye girildiğinde herkes birbirine gülümsese, iyi dilekler sunsa fena mı olurdu?


İşte böyleydi O' nu düşünmek. İçi kıpır kıpır oluyordu. Sadece kendi mutluluğunu değil, herkesi mutlu görmeyi istiyordu. Öte yandan biliyordu ki hayat, kapının öte yanında yeni sınamalar için bekliyordu. Ama kendini çok güçlü hissediyordu. Bu hissi yaşamak için bir sürü prens etiketli kurbağa ile tanışmış ve vaktini geçirmiş olsa da, hepsinin nihai duyguya, olgunluğa ulaşmak için basamaklar olduğunu kabul ediyordu. 


Birden kalbi huzur ve ışıkla doldu. Başını kaldırıp baktığında, O çoktan gelmiş ve gülümseyerek karşısında duruyordu.


İşaret diliyle onu sevdiğini söyledi ve sarılarak öptü.







{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




not: kullanılan gif googledan alıntıdır.





16 Temmuz 2019 Salı

Kanat & Kol









"Bir kuş uçurdum bugün hayatımdan" dedi tül perdelerin ardından sokağa bakarken. 

Hem kendini, hem kuşu özgür bırakmıştı ona göre. Bir kafesten çıkıp gelen kuş, onun yanında mutlu gözüküyordu. Zaman geçtikçe birbirlerine alışacaklar ve alışkanlıkla sahiplenmeye doğru yol alacaktı duyguları, bunu hissediyordu. Korkuları vardı; ya bir gün kuş sahibine dönmek isterse, ya sahibi onu arayıp bulup dönmeye ikna ederse, ya da bir gün o kaçmasın diye kendi hayatlarını bir kafese dönüştürürse. Hayatın içinde yanyana durmakla, sahiplenmek arasındaki ince çizgiyi geçmekten oldum olası korkmuştu. Bu kendisine acı vereceği kadar onu da incitirdi. Kocaman bir tepeden gözünü kapatıp yüreğiyle boşluğa atlamak ve uçmak isterdi onunla ama aynı değillerdi. Birinin kanadı vardı, ötekinin kolları. Biri çırpardı kanatları, öteki kollarıyla sarardı. Biri uçardı, öteki yürürdü. 

Hayat nerden baktığınla orantılıydı. Onun baktığı yerden görünen şey, onu tedirgin ediyordu. Tedirgin eden şey, aynı zamanda onu mutsuz da edebilirdi. Eğildi, minik öpücük kondurdu ve avuçlarının içinden bıraktı kuşu. Kollarını, sanki kanatlarıymış gibi yavaşça indirirken, gözden kayboluncaya kadar baktı ardından. 







{ಠ,ಠ}
|)__) 

-”-”-







not: kullanılan fotoğraf​  M©MENT©S​ arşivindendir.​



9 Temmuz 2019 Salı

Yaşam Çizgisi







Acıyla yüzünü buruşturdu, gayri ihtiyari eli koluna gitti. Yokladığında bir ıslaklık hissetti. Eli tamamen kanlanmıştı. Yan koltukta oturan sevgilisine baktı, baygındı. Seslenmeye çalıştı, sesi çıkmadı. Bakışları donuklaştı, göz kapakları yavaş yavaş kapandı.

****************

Bu şehre üç yıl önce bir kadın için gelmişti. Öyle aşıktı ki, hayatının düzenini bir çırpıda değiştiriverdi hiç düşünmeden. Daha önce de aşık olmuş, sevmişti ama hiç birinde şimdi yaşadığı duyguları hissetmemişti ya da öyle sanıyordu. Dostları ona yaptığının yanlış olduğunu, iyice düşünmesi gerektiğini söylediklerinde asabileşmişti. Huysuz ve istediğini elde etme hissiyatındaki çocuklar gibi, kimseyi dinlemedi ve bir çantaya eşyalarını koyup, kalbini takip edip, soluğu bu şehirde aldı.

Aşk; üflediği tatlı esintiyle her yerini sarmıştı artık. Yaşamadan bırakmayacaktı. Aşık olduğu kadınla beraber bir ev tuttular. Her şeyi birlikte yapıyor, sokaklarda elleri ve bedenleri yapışık halde dolaşıyor, en çok da sevginin yatay halinde duruyorlardı. Yaşamlarını sürdürebilmek için ilk zamanlar sadece buna gereksinim duyuyorlardı. Kadın bir reklam ajansında metin yazarlığı yapıyor, iyi de kazanıyordu. Adam geldiği şehirde fotoğraf sanatıyla uğraşıyordu. Küçük bir çevre olduğundan tanınıyor ve yaptığı iş ona iyi bir gelir getiriyordu. Şimdi geldiği bu şehirde, kendine yeni bir çevre edinmek zorunda olduğunu biliyordu ama kadının çevresi sayesinde iyi bir stüdyoda kadroya girmişti bile. 

Hayat sanki yeni başlıyordu. İkisi de birlikte yeni doğmuş bir bebeğin yaşamına adım atmışlardı. Herşeyi birlikte öğreniyor, şehrin sokaklarını yeniden keşfediyor, gün doğumu, gün batımını seyrederken bu mutluluğa dua ediyor, günü adeta yudumlayarak yaşıyorlardı. Herşey şüphelendirecek kadar kusursuz gidiyordu. Bu kadar mutluluğun nazara geleceği inancıyla yetişmiş bir nesilden geliyordu ikisi de. Ve akla gelen düşünce, çağırıldığı yerden gelip onları buldu. 

Dört günlük tatil için bir araba kiralayıp sakin bir yere doğru yol aldılar. Bir kavşakta kuralları hiçe sayan bir tır gelip onlara çarptı. Çarpma anını öyle net hatırlıyordu ki, kolunu kadının önüne doğru siper etmişti, cama çarpmasını önleyebilecekmiş gibi. 

O kavşak bu ilişkinin sonu oldu. Aşk' ın ömrü üç yıldır diyen yazar belki böyle bir bitişi öngörmüyordu ancak hayat kendi çizgisinin dışına çıkmak isteyenlere mutlaka bir kaç şans daha veriyordu. Kimbilir, bir dahaki sefere başka kimliklerle yaşamda yeniden yerlerini alacaklardı.

















{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-






 not: fotoğraf google görsellerden alıntıdır.



7 Temmuz 2019 Pazar

Pazar Müziği 🎵





Solistleri Harun Tekin' le birlikte Mor ve Ötesi grubunun ayrı bir yeri vardır bende. Müzikaliteleri, şahsiyetleri, eserleri ile kalitelerini her zaman sergilemişlerdir.

Bir senfoni orkestrası eşliğinde bu eseri dinlediğimde tüylerim diken diken oldu. 
Bildiğimiz ve sevdiğimiz şarkı, sanki birkaç beden daha büyüyerek devleşmişti. 

Blog sayfamda yayınlamaktan onur duyduğum eserlerden biri olacak. 
İyi seyirler ve dinlemeler...







{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-






6 Temmuz 2019 Cumartesi

Paylaşım






Dün aşağıda tanıtımını yaptığım iki filmi izledim. Mükemmel senaryo, çekim ve mesajlar o kadar güzeldi ki, sonu istediğim gibi bitmese de, kalbim her iki filmde de çok acısa da bir kez daha, bir kez daha seyredebileceğim güzellikteydi. Kendime saklamak istemedim. Aşağıda paylaşıyorum. 

💙



On Chesil Beach 2017 izle 

Yönetmen: Dominic Cooke
Yapım Yılı: 2017


"Ian McEwan’ın romanına dayanarak sinemaya aktarılan film izleyiciyi 1962 İngiltere’sine götürüyor. Genç çift Florence ve Edward, aynı senenin yazında evlenmiştir. Balayını geçirmek için Chesil sahilinde bulunan bir otele yerleşirler. Keyifle geçirdikleri akşam yemeğinin ardından odalarına gittiklerinde ikisi de ne yapacaklarını bilemez. Cinselliğin tabu olduğu bir dönemde yaşayan çift, evlendikleri güne kadar cinsellik hakkında konuşmamıştır ve başbaşa kaldıkları zaman bunun sıkıntısını çekmeye başlarlar."




The Secret Scripture 2016 – Saklı Kalanlar 

Yönetmen: Jim Sheridan
Yapım Yılı: 2016


"50 yıl önce kendi oğlunu öldürmekle suçlanan Rose, bunu yapmadığını ve oğlunun hâlâ yaşadığını iddia etmektedir. Rose’un dinleyen bir psikiyatr ayrıca onun İncil’inin içine not aldığı “saklı kalan” yazıları da inceleme fırsatı bulur."














{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




not: yazıda kullanılan afişler buradan alıntıdır. 


2 Temmuz 2019 Salı

Nefes alış










Oturduğu koltuktan hızla kalktı ve camı açtı. Dışardaki dehşet soğuğu ancak pencereyi açtığında anladı. Birisine bağıracakmış gibi ağzını açtı ve nefes almaya çalıştı. Oksijen ve soğuk aynı anda içini dolduruyordu. Bir yandan soğuktan titremeye başladı ama aldırmadı. "Ölüyorum Tanrım !" diye geçirdi aklından.

Ölmüyorsun ! Sadece imkânsız aşktan için acıyor.

"Ah işte bu beni öldürüyor !"

Aşk, normal bedende birinin ölüm sebebi olmamıştır hiç.

"Peki neden kalbim, elinde çivi olan biri tarafından çiziliyormuş gibi? Niye nefesim kesiliyor? Niye yüzümün çizgileri aşağı doğru?"

Çünkü istediğin şeye ulaşabilmek için çabalaman gerekeceğini biliyorsun da ondan.

Suçüstü yakalanmış gibi kabullendi ve "Hayat niye zor?" diye sordu.

Hayat, nasıl bakıyorsan öyle olmuştur, yeni bir şey söyle çocuk.

Pencerenin önünden ayrılıp çalışma masasının başına geldi ve klavyede aşk kelimesinin harflerine parmaklarıyla dokunduktan sonra yeniden nefes almaya başladı.










{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-





not: kullanılan görseller googledan alıntıdır.​