Nafaka : (Arapça) 1. (isim) Geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü, geçimlik.
"Çoluk çocuğunun nafakası için geceli gündüzlü örs başından ayrılmayan demirciyi göreyim, dedim, bir gün." - Necip Fazıl Kısakürek
2.(isim, hukuk) Birinin geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselere, mahkeme kararıyla bağlanan aylık.
Birleşik Fiil veya Kalıp Söz olarak kullanımı :
Nafaka bağlanmak : Yasaca, bakılması zorunlu olan kişiye mahkeme kararıyla evlat, koca gibi bir kimsenin, geçim parası vermesini sağlamak.
Nafaka sağlamak : Geçinecek kadar para temin etmek.
Kelime Kökeni :
Arapça nfḳ kökünden gelen nafaḳa, "1. Gider, harcama, bedel, 2. İslam hukukunda eşin geçimi için harcanan tutar" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük, "çıktı, sarfetti, harcadı" sözcüğünün ismi merresidir.
Aynı kökenden gelen infak ve nifak kelimeleri için de etimoloji sözlüğündeki açıklamalar aşağıdaki gibidir.
Arapça nfḳ kökünden gelen infāḳ "harcama" sözcüğünden alıntıdır. Arapça nfḳ kökünden gelen nifāḳ "1. İslam cemaati içinde ikilik çıkarma, 2. Genelde bölücülük, hizipçilik" sözcüğünden alıntıdır.
Deyim, Birleşik Fiil ve Kalıp Söz olarak kullanımı :
Nüfuz etmek : 1. Bir şeyin içine işlemek, sinmek.
"Tatlı bir duman, bütün varlığını sararak en derin yerlerine kadar nüfuz ediyordu." - Peyami Safa
2. İnceliğine varmak, anlamak.
"Bu, o kadar ince ve girift bir meseledir ki bütün bir ömür boyunca izaha çalışılsa yine derinliğine nüfuz edilemez." - Necip Fazıl Kısakürek
3. Etkili olmak.
"Ecnebiler ona değil o, ecnebilere nüfuz ediyordu." - Yahya Kemal Beyatlı
Nüfuzu altında tutmak : Söz geçirme gücünü üstün kılmak, egemenliği altında bulundurmak.
"Onu uzun müddet nüfuzu altında tuttuğuna bir misal olarak..." - Abdülhak Şinasi Hisar
******
Birleşik Kelime olarak kullanımı :
Nüfuz ticareti : (isim) Bir kimsenin bulunduğu makamın gücüne dayanarak bazı işlere karışıp kendine çıkar sağlaması.
"Ben yıllardan beri bir türlü bu nüfuz ticareti üzerinde davamı anlatamamışımdır." - Falih Rıfkı Atay
*******
Kelime Kökeni :
Arapça nfḏ kökünden gelen nufūḏ, 1. delme, içine girme, içine işleme, 2. sözü geçme, etkili olma sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça nafaḏa نفذ "deldi, içine girdi, sözünü geçirdi" fiilinin masdarıdır. İnfaz, menfez kelimeleri de aynı kökten türemiştir.
2. (isim) Bir ülkede, bir bölgede, bir evde belirli bir anda yaşayanların oluşturduğu toplam sayı; popülasyon.
3. (isim) Ortak bir özellik gösteren kimselerin bütünü.
"Tarım nüfusu. Gecekondu nüfusu."
Birleşik Fiil, Kalıp Söz olarak kullanımı :
Nüfusunu çıkarmak : Nüfus kütüğüne kayıt yaptırarak nüfus cüzdanı almak.
"Kızının çocuklarının nüfusunu çıkartacağım." - Halide Edip Adıvar
Birleşik Kelime olarak kullanımı :
Nüfus Bilimi : (isim) İnsan nüfusunu yapı, gelişme ve dağılım açısından inceleyen bilim; demografi.
Nüfus Coğrafyası : (isim) Yeryüzündeki nüfus yoğunluğunun dağılışını inceleyen ve bunu türlü yönleriyle açıklayan coğrafya kolu.
Nüfus Cüzdanı : (isim) Bir ülkenin vatandaşlarına devletçe verilen, kimlikleriyle kişisel durumlarını gösteren resmî belge; kafa kâğıdı, kafa koçanı, nüfus kâğıdı, nüfus tezkeresi.
"İlyas Efendi, cebinde sanki bir nüfus cüzdanı değil de içinde milyonlar yazılı bir banka cüzdanı taşıyormuş gibi sımsıkı sarıldı bu cüzdana." - Muzaffer İzgü
Nüfus Kağıdı : (isim) Nüfus cüzdanı.
"Dün nüfus kâğıdıma baktım, orada bir de Ayşe ismi var." - Sait Faik Abasıyanık
Nüfus Kaydı : (isim) Nüfus kütüğündeki kayıt.
Nüfus Kesafeti : (isim) Nüfus yoğunluğu.
Nüfus Kütüğü : (isim) Nüfusa kayıtlı olunan defter, kütük.
Nüfus Patlaması :(isim, mecaz) Nüfusun çeşitli nedenlerle öngörülenden fazla artması.
Nüfus Planlaması : (isim) Ailelere, sahip olmak istedikleri ve yetiştirebilecekleri çocuk sayısı konusunda karar verebilme ve bunu gerçekleştirecek yöntemleri uygulayabilme imkânlarının verilmesi.
Nüfus Sayımı : (isim) Ülkenin nüfus sayısını tespit etmek için yapılan sayım.
Nüfus Tezkeresi : (isim) Nüfus cüzdanı.
"Her zaman çantasında bu resimli nüfus tezkeresi bulunurdu." - Sait Faik Abasıyanık
Nüfus Yoğunluğu : (isim) Nüfus ile bu nüfusun üzerinde yaşadığı toprakların yüzölçümü arasındaki oran; nüfus kesafeti.
Kırsal Nüfus : (isim, toplum bilimi) Tarımla uğraşan, genellikle şehir sınırları dışında, köy ve kasabalarda yaşayan nüfus.
Kelime Kökeni :
Arapça nufūs نفوس "kişiler" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça nfs kökünden gelen nafs نفس "can, kişi" sözcüğünün çoğuludur.
Fransızca démographie "nüfus kayıtları, nüfus olgularını inceleyen uzmanlık dalı" sözcüğünden alıntıdır. Fransızca sözcük Eski Yunanca aynı anlama gelen dēmographía δημογραφία sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca dēmos δημος "halk" ve Eski Yunanca graphē γραφη "yazı, kayıt" sözcüklerinin bileşiğidir.
"Sevgilim kilometrelerce uzakta olsa da, nefhası halâ burnumda."
2.(isim, eskimiş) Esinti.
* * *
15. yüzyılda literatüre girmiş olan nefha kelimesinin ilk anlamı güzel kokudur. Bu kelime divan şairleri tarafından birçok mazmunda kullanılmıştır. Örneğin nefha-i semen, yasemin çiçeğinin güzel kokusu demektir.
Kelime, blogger Pelinpembesi tarafından önerildi. Yayına katkısından dolayı teşekkür ederim.
Bu kelimeyiTDK işleme almamış. Araştırırken Osmanlıca kelimeleri işleyen Luggat.com' dan buldum. Kelimenin kökeni Arapça, anlam açıklaması da aşağıdadır. Örnek cümle, daha önce yayına aldığım Fağfurkelimesinde verilmiş olan cümledir.
Neşve : Sevinç, neşe, keyif, rayiha, mest ve sarhoş olmak.
"Neşve tahsil ettiğin sagar da senden gamlıdır,
Bir dokun bin âh işit kâse-i fâğfurdan..."
Şair Ali Efendi
(Bu kelime blogger KuyruksuzKedi tarafından önerilmiştir. Katkılarından dolayı kendisine teşekkür ederim.)