26 Kasım 2017 Pazar

kısa yolculuk







Metroya bindi, ilk istasyonda boş metroya binmenin keyfi ile cam kenarı bir yer bulup oturdu. Hava güneşliydi. Yolda olduğunu haber vermek için çantasından cep telefonunu çıkardı ve mesaj yazmaya başladı.

Tam o esnada yanındaki boşalan koltuğa biri oturdu. Oturur oturmaz bacak bacak üstüne attı. Bu hareket, ona o kadar tanıdık geldi ki, bir an “o mu acaba” dese de, bambaşka şehirlerde olduklarını hatırladı ve tekrar mesajını yazmaya devam etti başını hiç kaldırmadan.

Biraz sonra yanında oturan kişi, sanki çok uzun süre oturup, hareketsiz kalmış gibi bacaklarının ikisini de yanyana açık bir şekilde koydu ve sinir boşalması yaşar gibi titretmeye başladı. Aynı onun gibiydi hareketleri, merak ediyor ama bakamıyordu sağ tarafına doğru. Daha doğrusu sanki onunla beraber yanyana yolculuk yapıyorlarmış hissini özlediğinden bakmak istemiyordu.

Yine başı önünde mesajı yazarken, yanındaki kollarıyla kocaman hareketler yapıp, en sonunda saçını başını düzeltip, tekrar sabit durdu. Bir insan, bir insana benzerdi evet ama ya hareketleri? Sanki biri onu kopyalamıştı. Hiperaktif bir çocuk gibi, yol boyunca sürekli kıpırdandı durdu yandaki yolcu.

En son durağa kadar beraberdiler. Metro istasyona girerken,  ani bir zıplamaya benzer hareketle kalktı yanındaki ve kapının önüne geldiğinde yine kollarını düzeltir biçimde silkeledi. Artık kafasını kaldırdı dayanamayıp baktı, acaba o mu gerçekten? kuşkusuyla.

Tip olarak da benzer olduğunu gördü. Kalkıp kapıya doğru ilerlerken, “bugün seninle yolculuk etmek varmış sevgili arkadaşım” diye içinden geçirdi gülümseyerek.






{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




not: yazıda kullanılan gif Tumblr 'den alıntıdır.




23 Kasım 2017 Perşembe

Mim, 'Tozlu ve yıkık blogların temizliği'







Arada yayınlarımda nostaljiye tutunup, eskiye ağıtlar yakıyorum izlediğiniz üzre. Blog Tecrübem, bir mim etkinliğine katılıp, terkedilen bloglardan bahsetmişti. (yazısını okumak isterseniz BURAYA tıklayın.) 

Blog yazmaya ara veren ya da blog yazmayı bırakan dostlarımıza hitaben belirlenmiş bir mim konusu bu.
  • Önceden takip ettiğimiz ve sonrasında sessizce bırakılan ya da kökünden silinen blogları tespit ediyoruz. 
  • Tespit ettiğimiz bu blogları sıralayıp hakkındaki fikirlerimizi yazıyoruz.
  • İsteğe bağlı olarak bu blogların yazarlarına ulaşıp hâl hatır soruyoruz.
  • Ve tabii ki yazının sonunda mimlemek istediklerimizi yazıyoruz.
 O yazıyı okuyunca, bari isim isim, eğer silmedilerse blog blog onları yayınlayıp yad edeyim dedim. 


..•*¨`*•..¸ ¸.•*¨`*•..¸ ƸӜƷ¸..•*¨`*•..¸ ¸.•*¨`*•..


Üryan ⇒ Güzel şiirler yazardı, ama tamamen silmiş bloğunu maalesef.

Anti-Kahraman ⇒ Bloğunu silen bir arkadaşımız daha.

LYNRD ⇒ Şiirseverdi ama onun da bloğuna ulaşamadım.

Çay ve Simit ⇒ Hayata ve yaşadığı şehirlere dair sıcacık yazıları vardı. Bloğu                           uçurmuş.

Bennessuno ⇒ http://bennessuno.blogspot.com.tr/ (Blog adres olarak duruyor                     ama içerikler silinmiş. Müthiş yaratıcı öyküleri vardı.)

Y. deep sound ⇒ http://eternaltoflyhigh.blogspot.com.tr/ (Bloğu silmemiş ama                       güncel değil.)

Parpali ⇒ http://tulaysahince.blogspot.com.tr/ (Bloğu ulaşılabilir, güncel değil.)

Berceste http://berceste.blogspot.com.tr/ (Şehirde doğal hayatı yaşamak                        adına önemli bilgiler var, güncel değil)

Hindiba ⇒ http://basitbiryasam.blogspot.com.tr/ (Doğa ve yaşam ile ilgili                           detay bilgiler var, bilim-teknik tadında bir blog, güncel değil.)

Sonbahar http://tomrukcan.blogspot.com.tr/ (Kendi öykülerini, zeka ürünü                     espri cümleleriyle çoğaltan, okuması keyifli bloggerdı. Güncel değil)

Aylardan Şubat ⇒ http://aylardansubat.blogspot.com.tr/ (Öğretmen                                      arkadaşımızın, güzel şiirsel betimlemeleri ve naif kısa hikayeleri                                halen blogda duruyor, güncel değil.)

İçimden Çağlayanlar ⇒ http://mugesandikk.blogspot.com.tr/ (Diş doktoru                                  arkadaşımız mesleğinin yanısıra, muhteşem anneliği,                                      amatör tiyatro oyunlarının ardından, ayrıca 2 kitap da                                        çıkarmış bir yazardır. Güncel değil.)

Berna ⇒ http://ekinvebiz.blogspot.com.tr/ (İzmir' de yaşayan mimar anne,                    kızıyla birlikte gezdiği, gördüğü yerleri eğitici dille ayrıntılı olarak                        yazıyordu. Blog silinmemiş, güncel değil.)

İnsan Olun Biraz ⇒ http://insansanat.blogspot.com.tr/ (Sanat içerikli, çok                                 keyifli bir blogdu.Güncel değil.)

62 den Kedi ⇒ http://62denkedinindolabi.blogspot.com.tr/ (O zamanlar                             üniversite öğrencisi genç bir arkadaşımız, kendi yaşamına özgü                         eğlenceli yazılar yayınlıyordu. Blog adı var, içerik silinmiş.)

Giz ⇒ http://www.gizliteras.com/ (Ev, yaşam, dekorasyon ve yemek                          hazırlamakla ilgili pratik,lezzetli tarifleri yayınlıyordu. Şu anda bloğu                   güncel değil ancak aynı isimle instagramda aktif.)

Gezgin ⇒ http://ozhanozdil.blogspot.com.tr/ (Kendine ait şiirlerini yayınladığı                  bloğu silinmemiş ama güncel değil.)

Burcupc ⇒ http://yasamingenisozeti.blogspot.com.tr (Öykü tadında yaşamdan               cümleler, sinema, yazar, kitap, şehir tanıtımları yapan bloggerın bloğu                silinmemiş ama güncel değil.)

dilek_ce ⇒ http://alzheimeroldum.blogspot.com.tr/ (Onun kısa bir süre önce                melek olup uçup gittiğini yazmıştım "şurdaki" yazımda maalesef. 😢)


Görüldüğü üzere oldukça kabarık bir liste, daha da yazamadıklarım var. Umarım bana gönül koyup, sitem yorumları yazarlar da onları yeniden bloğa döndürebilirim. 

Benim onlar hakkındaki düşüncelerimi zaten zaman zaman yayınlarımda, özlem dolu satırlarımda okuyorsunuz. Mim' in içeriğindeki bazı maddeleri uygulamadım bu yüzden.

O zamanlar bloglar ve yayınlar arasında çok hoş sohbetler olur, yorumlar kısmında neredeyse yeni bir öykü yaratacak kadar malzeme çıkardı. Ama o zamana özel bu durum, aynı şekliyle şu anda da devam etseydi, özlem olur muydu o da ayrı bir konu. Onları tanıdığım için çok mutluyum, hepsine selam olsun.

Bu mimi serbest bırakıyorum, yapmak isteyenlere açıktır.





{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-







22 Kasım 2017 Çarşamba

Göğe Bakalım...






Hafta ortasında güzel bir şiir ve seslendirme ile enerji depolayalım.




{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-






not: Umut Tugay Temel​' in bloğuna BURDAN ulaşabilirsiniz.
       Şarkı İrem Candar tarafından seslendirilmiştir.




14 Kasım 2017 Salı

kapı dileği







Bir zamanlar devrin ileri gelenlerine açılırdı kapılarım. Neşe, huzur ve eğlence girerdi içeri çokça. Zaman zaman kederi de misafir ederdim ama bir yel eser dağıtırdı havayı bir süre sonra. 


Güvenlikte olurdu kapıyı içerden kapatanlar. Sağlam yapılmış ve iyi bir ustanın elinden çıkmıştı bedenim. Görkemli duruşum kötü niyetlileri de uzak tutardı haneden.


Bakmayın şu anda biraz bakımsız olduğuma. Benden anlayan çıkacaktır en kısa zamanda. Ne kapılar bilirim, baştacı yapılmıştır. Masa, sehpa, yatak başı olanları bile gördüm. Şükür ki hala kapıyım ve öyle kalmaktır dileğim!





{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-



not: fotoğraflar ​M©MENT©S​ arşivindendir.​



9 Kasım 2017 Perşembe

Harmandalı




Bu sabah bu müziği duydum televizyonda. O dakika hüzünle karışık, özlem duygusu çöreklendi üstüme. 

Bu melodi, benim çocukluğumun bayram sabahlarının vazgeçilmez melodisiydi. Ta o zamanlardan beri, aynı anda iki farklı duygunun, içimde bir yerlerde kardeşçe yaşama becerisi geliştirdiğinin farkındayım. Neşeliydim ama biraz hüzün de vardı hep.

Bayram deyince yeni alınmış giysiler, büyüklerden gelen harçlıklar ve bolca şeker algıladığıma göre bu hüzün niyeydi? Notaların dizilişiyle meydana gelmiş melodi içimi neden her seferinde biraz da olsa acıtıyordu? Yitirdiklerimizin resmi geçidine eşlik ediyordu sanki bu melodi içimde. Saflığın, kardeşliğin, dostluğun, dürüstlüğün, annemizin, babamızın ve yaşadığımız her güzel günün yerini alan griliklerin.




Güne duygulu başladım ve sonra sosyal medyada televizyonda severek izlediğim "Two Greedy İtalians" programındaki ikiliden Antonio Carluccio' nun vefat ettiği haberini okudum. Öyle güzel bir programdı ki, hem iki yetişkin insanın çocuk gibi şakalaşmalarını eğlenerek izliyor, hem de bir çırpıda nasıl basit ve lezzetli şeyler yapılabileceğini gösteriyorlardı. Bir keresinde seyrettiğimiz programda makarna hamuru açmışlardı ve ne kadar basit olduğunu görünce anında denemiş, üstüne üstlük pesto sosu da bir çırpıda yapıp, leziz bir yemeğe imza atmıştık. 

Belki sabah duyduğum melodi, hayatımdaki bir kaç zamana denk gelmiş neşeli hatıralardan birinin eksildiğini haber veriyordu. Bir şeyler eksiliyordu, zamana yenik düşüyordu. Tıpkı bloglarda da olduğu gibi. Geçenlerde bir blogger dostumla konuşurken, eskiden bloglar arasındaki bağdan bahsettik. Bir yazı yazardık, altındaki yorumlardan 3-5 yazı daha çıkardı nerdeyse. Bilgi birikimi mi daha fazlaydı, daha mı ilgiliydik ama hiç birimizin sorunsuz olduğunu sanmıyorum bu kesin. 

Hala bir yerlerde izliyorlar mı, yoksa blogları gibi onlarda mı dondu? Kimbilir... 







{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-



not: fotoğraf instagram'dan alıntıdır.​