Havanın güneşli oluşunu fırsat bilip, kendini sahile attı. İyot ve yosun kokusunun yanı sıra, kesilmiş çimen kokusu da burnundan içeri girip, hücrelerini keyifle geziniyordu. Koşturmaca hiç bitmezdi hayatta ama ne olursa olsun yürüyüşlerinden asla vazgeçmiyordu. Yürürken düşünmenin faydasını, kilometre hesabı yaptığında farkediyordu. Yürüyüşün hakkını vermiş, epey terlemişti. Aklını meşgul eden bir olayı da adım attığı yola yatırmış, iyice çiğnemişti.
Üst geçidin merdivenlerini çıkmak üzereyken durakta bekleyen iki kadından birinin, diğerine sarfettiği cümle, kulağını tırmaladı birden. "Bir şeyi söylemenin de haddi hesabı var" diyordu kadın. Cümle içinde geçen kelimeler doğru ama kullanıldığı yere oturmamış gibiydiler. Gözünün önünde ışıklı bir tabelâ canlandı ve dokunduğu her harf kareciği ön tarafa dönerken doğru cümle alkışlarla belirdi. "Bir şeyi söylemenin yolu yordamı vardır."
İşte bu daha doğru bir ifade olmuştu. Kendi kendine gülümsediği anda bu cümlenin deminden beri ayaklarının altında çiğnediği ve kafasını meşgul eden konuyla ne kadar alakalı olduğunu farketti.
Çok yakın kuzenlerinden birinin canı bir şeye sıkılmış ama bu can sıkıntısını ona direk söyleyeceği yerde bir mesajla, üstelik hakaretamiz kelimelerle ifade etmişti. Bir konudan bahsetmiş ancak bahsi geçen konunun kuzeniyle ilintisi bile yokken, hangi noktayı üstüne yorgan gibi çektiğini, olayın ne olduğunu bile anlayamadan, bir kenara beklemeye alınmıştı arkadaşlıkları, dostlukları, akrabalıkları.
(Her şeyi söylemenin bir yolu yordamı vardır. Yaşı geçkince bir kadın ayna karşısında makyaj yaparken, ona kalkıp "silahlarını bırak hanım, zaman kazandı" denirse hem ayıp, hem de densizlik edilmiş olur. Belki "Canım sen makyajsız da güzelsin, vakit harcamana gerek yok ayna karşısında" daha yumuşak ve fethedici bir cümle olabilir. Çok yakınlara (dost, eş, sevgili, arkadaş, ana-baba vs.) söylenecek cümlelerle, az yakın ve uzak tanıdıklara sarfedilecek cümleler arasında elbet mesafe vardır. Bazı yerlerde oldukça resmi ya da hukuksal terimler kullanılabileceği gibi, bazen sorunu halletmeye odaklı açık ve net cümleler sevgiyle ısıtılmış şekilde servis edilebilinir. Resmi ve hukuksal ifadeler yazıya dökülmeyi ister, ileriki adımlarda karşı taraftan gelebilecek tavrın müspet veya menfiliği açısından kanıt gerektirebileceği için. Ancak çok yakınlara (dost, ana-baba, eş, sevgili, arkadaş vs..) sözel yakınlıkta olunması, "yakınlık" kelimesinin doğası gereğidir. Bir sorun kendini belli ediyorsa, hedefi; sorunu yarattığı düşünülen kişiye yöneltip, anlaşılır cümlelerle açıkça sorulabilir ve karşılığında alınan yanıta göre isabetli bir duruş geliştirilebilinir.)
Üst geçidin merdivenlerini çıkmak üzereyken durakta bekleyen iki kadından birinin, diğerine sarfettiği cümle, kulağını tırmaladı birden. "Bir şeyi söylemenin de haddi hesabı var" diyordu kadın. Cümle içinde geçen kelimeler doğru ama kullanıldığı yere oturmamış gibiydiler. Gözünün önünde ışıklı bir tabelâ canlandı ve dokunduğu her harf kareciği ön tarafa dönerken doğru cümle alkışlarla belirdi. "Bir şeyi söylemenin yolu yordamı vardır."
İşte bu daha doğru bir ifade olmuştu. Kendi kendine gülümsediği anda bu cümlenin deminden beri ayaklarının altında çiğnediği ve kafasını meşgul eden konuyla ne kadar alakalı olduğunu farketti.
Çok yakın kuzenlerinden birinin canı bir şeye sıkılmış ama bu can sıkıntısını ona direk söyleyeceği yerde bir mesajla, üstelik hakaretamiz kelimelerle ifade etmişti. Bir konudan bahsetmiş ancak bahsi geçen konunun kuzeniyle ilintisi bile yokken, hangi noktayı üstüne yorgan gibi çektiğini, olayın ne olduğunu bile anlayamadan, bir kenara beklemeye alınmıştı arkadaşlıkları, dostlukları, akrabalıkları.
(Her şeyi söylemenin bir yolu yordamı vardır. Yaşı geçkince bir kadın ayna karşısında makyaj yaparken, ona kalkıp "silahlarını bırak hanım, zaman kazandı" denirse hem ayıp, hem de densizlik edilmiş olur. Belki "Canım sen makyajsız da güzelsin, vakit harcamana gerek yok ayna karşısında" daha yumuşak ve fethedici bir cümle olabilir. Çok yakınlara (dost, eş, sevgili, arkadaş, ana-baba vs.) söylenecek cümlelerle, az yakın ve uzak tanıdıklara sarfedilecek cümleler arasında elbet mesafe vardır. Bazı yerlerde oldukça resmi ya da hukuksal terimler kullanılabileceği gibi, bazen sorunu halletmeye odaklı açık ve net cümleler sevgiyle ısıtılmış şekilde servis edilebilinir. Resmi ve hukuksal ifadeler yazıya dökülmeyi ister, ileriki adımlarda karşı taraftan gelebilecek tavrın müspet veya menfiliği açısından kanıt gerektirebileceği için. Ancak çok yakınlara (dost, ana-baba, eş, sevgili, arkadaş vs..) sözel yakınlıkta olunması, "yakınlık" kelimesinin doğası gereğidir. Bir sorun kendini belli ediyorsa, hedefi; sorunu yarattığı düşünülen kişiye yöneltip, anlaşılır cümlelerle açıkça sorulabilir ve karşılığında alınan yanıta göre isabetli bir duruş geliştirilebilinir.)
Şaşkındı doğal olarak. Onca paylaşılan zaman, olay ve bir çok duygu sonucunda böyle bir mesajı bu "yakınlığın" hak etmediğini düşündü. Kaldı ki bundan sonra "yakınlık!" diye de bir şeyin olmadığına kanaat getirip, merdivenlerden çabucak çıktı. Derin bir nefes alıp rahatladı ve onu hem telefonundan, hem de gönlünden tamamen sildi.
|)__)
-”-”-
not: sunumdaki görsel fotoğraf sanatçısı Ali Sarıkaya' ya aittir.(*) tekrar yayın
Ne güzel içtenlikle insanı saran bir yazı. Çok da ilginç deyişler var. "Aklını meşgul eden bir konuyu ayaklarının altında çiğnemek" gibi.
YanıtlaSilDost bildiğimiz insanları hayatımızdan çıkarmak ne zordur. İzleri uzun süre silinmez. Ama insanız, her zaman yanılabiliriz.
İnsan ömrünü kısaltan şeylerden biri sanırım üzüntü. O yüzden kim gerçek olmayan bir duyguyu-olayı bize yüklemeye çalışıyorsa ondan uzak durmalıyız. Huzuru ancak böyle yakalayabiliriz diye düşünüyorum Makbule hanım. En azından içimizi kemirmesine izin vermeyelim.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim nazik ve sıcak yorumunuz için. İçten sevgilerimle,
Yol yordam, usturup çok güzel anlatılmış :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim ACEMIDEMIRCI :)
YanıtlaSilÜslup oldukça önemli tabi... Elinize sağlık.
YanıtlaSilSeçilen kelimeler, ses tonu da dahil olmak üzere.. insan olmak zor zenaat Blog Tecrübem.. Teşekkürler değerli yorum için.
YanıtlaSilEski hikayelerine göre zayıf buldum abla desem mi doğru bir üslup olur,ya da hiç yorum yapmamak mı doğrusuydu ? Eline sağlık,iyi geceler :)
YanıtlaSil:) Balthus aslında buna öykü demek pek doğru değil galiba.. gün içinden bir an, anekdot. Sen öyle değerlendir. Eline sağlık, değer vermiş gelmiş ve yorum yazmışsın.. bişicikler demem :)
YanıtlaSilEh! O zaman bu kadar kolay olmamalı küskünlükler be ablacım :( kredibilitesi bitmemeli bazı insanların.
Silnede guzel bir yazı olmuşşş...
YanıtlaSilHoşgeldin Bol Kahveli, beğenin mutlu etti. Teşekkürler Sevgiler,
YanıtlaSilBazı insanların kredisi hiç bitmez Sevgili Balthus, çünkü onların özünü bilir insan. Sözüm; kendini bir bulut arkasına saklayıp net olmayan, o buluttan nem kapan, kaptığı gibi kendi dünyasında esip gürleyenlere.. Yoksa biz çocuk muyuz? Niye küselim? :)
YanıtlaSilMakyaj yapan kadina dur demek çok ayip haklisiniz 😊. Çok güzel bir yazi olmus.
YanıtlaSilÇok teşekkürler Derya, beğenmenize sevindim :)
YanıtlaSilSevgiler,