Tonalite :(Fransızca)1. (isim, müzik) Belirli bir tonda yazılmış müzik parçasının niteliği.
2.(isim) İnsan sesinin rengi.
"Sesinizin tonalitesi mükemmel." - Nazım Hikmet
Kelimenin Kökeni :
Tonalite, Fransızca ton “1. gerilim, 2. çalgı telinin gerilimi, ses perdesi, vurgu” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Latince aynı anlama gelen tonus sözcüğünden evrilmiştir. Eski Yunanca aynı anlama gelen tónos τόνος sözcüğünden alıntıdır.
Nafaka : (Arapça) 1. (isim) Geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü, geçimlik.
"Çoluk çocuğunun nafakası için geceli gündüzlü örs başından ayrılmayan demirciyi göreyim, dedim, bir gün." - Necip Fazıl Kısakürek
2.(isim, hukuk) Birinin geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselere, mahkeme kararıyla bağlanan aylık.
Birleşik Fiil veya Kalıp Söz olarak kullanımı :
Nafaka bağlanmak : Yasaca, bakılması zorunlu olan kişiye mahkeme kararıyla evlat, koca gibi bir kimsenin, geçim parası vermesini sağlamak.
Nafaka sağlamak : Geçinecek kadar para temin etmek.
Kelime Kökeni :
Arapça nfḳ kökünden gelen nafaḳa, "1. Gider, harcama, bedel, 2. İslam hukukunda eşin geçimi için harcanan tutar" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük, "çıktı, sarfetti, harcadı" sözcüğünün ismi merresidir.
Aynı kökenden gelen infak ve nifak kelimeleri için de etimoloji sözlüğündeki açıklamalar aşağıdaki gibidir.
Arapça nfḳ kökünden gelen infāḳ "harcama" sözcüğünden alıntıdır. Arapça nfḳ kökünden gelen nifāḳ "1. İslam cemaati içinde ikilik çıkarma, 2. Genelde bölücülük, hizipçilik" sözcüğünden alıntıdır.
Geleneksel Filistin müziği çalan bir ud üçlüsüdür. Üçlü, aslen Nasıra şehrinde doğmuş ve şimdi zamanlarını Nasıra, Ramallah ve Paris arasında bölüştüren Samir, Wissam ve Adnan Joubran kardeşlerden oluşuyor. Joubran kardeşler, zengin bir sanatsal mirasa sahip, tanınmış bir aileden geliyor. Anneleri Ibtisam Hanna Joubran, Muwashahat'ı (Arap İspanya'sında ortaya çıkan şiirler) söylerken, babaları Hatem, Filistin ve Arap dünyasındaki en ünlü yaylı çalgı yapımcıları arasındadır.
İlk ud üçlüsü olan gruptan, en büyük erkek kardeş Samir Joubran, Joubran Trio'nun kurulmasından yaklaşık on yıl önce, 1996 yılında başarılı bir müzik kariyerine başladı. Samir, 1996'da Taqaseem adlı iki beğenilen albüm çıkardı ve ardından 2001'de "Sou'fahm" geldi. Üçüncü albümü için Samir, küçük kardeşi Wissam'ı düetlerde kendisine eşlik etmesi için davet etti. Bu albüm (Tamaas), 2003 yılında piyasaya sürüldü. Bir turneden döndükten sonra Samir, en küçük kardeşi Adnan ile bir üçlü kurmayı teklif etti. Ağustos 2004'te Paris'teki Lüksemburg Bahçeleri'nde Le Trio Joubran hayata geçti. Dünya basınında haklarında çıkan övgü dolu yazılarla tanınan Joubran kardeşler, enstrümanlarını tek bir ses gibi büyüleyici biçimde çalıyor. Ud ve Arap lavtasının en büyük virtüözlerinden olarak gösterilen Joubran kardeşler enstrümanlarını kendi ruhlarının sesi ve bedenlerinin çarpan kalbi olarak ifade ediyor. Paris Olympia’dan New York Carnegie Hall’a uzanan farklı konser salonlarında binlerce kişiye konser veren kardeşler, ülkemizde de konserler verdiler.
Dört kuşaktır « Ud » yapımcısı ve müzisyenlerinden oluşan bir aileden gelen üç kardeş, büyük dede, dede, baba ve şimdi Samir, Wissam ve Adnan bu enstrümanı bir tutkuya, beceriye ve hayata dönüştürdüler. Filistinli üç kardeş, dünya çapında aranan müzisyenler olan Le Trio Joubran, büyük bir bireysel ve kolektif çaba ile müziğe ve halka duyulan derin sevgi ve saygı sayesinde sanatlarında ilerliyorlar.
********
Sanatçıları, yangın yeri olan bir ülkeden, ülkemizin güzelim şehri İzmir' deki yangınlara geliyorum bu müzikle. Yanımızda termosta çay ve bisküvilerle gittiğimiz ormanlık alanların üstünden, kırmızı alevler doymak bilmez canavarlar gibi geçti, gitti. Geriye şehrin üstünü tamamen kaplayan bembeyaz dumanlar, her tarafa yağan kül ve genzi yakan koku kaldı.
Anlamsız, bomboş, ümitsiz, hissiz insanlar, şehirler haline geldik.
Bir ağıt gibi dinleyelim bugün bu müziği, belki, bir gün, kimbilir....
2008' den beri blog dünyasındayım. Yazdıklarımı okuyup yorum yazan ve yazdıklarını okuyup yorum yazdığım bloggerlarla en sonunda kaçınılmaz olanı gerçekleştirmiş ve buluşmuştuk 2010 senesinde. Sonrasında başka bloggerların da katılımıyla çemberi genişletmiş ve keyifli anılar katmıştık blog dostluklarına. Ben şehir değiştirip İzmir' e yerleşince yolu buradan geçen dostlarla buluşup görüştük.
İzmir' de ilk blogger toplantısını Sevgili Kırmızı Ruh ile birlikte organize ettik ve 11 Ağustos 2024 güzel bir gün olarak, herkesin kişisel tarihinde yerini aldı diye düşünüyorum. Günün öğle saatlerinde buluşup akşama kadar beraber olmanın açıklaması budur sanırım. Sevgili Ceren, buluşmayı tatlı üslubuyla öyle güzel aktarmış ki ben buradan okumanızı öneririm.
Büyük incelikle güne katılan Makbule Öğretmenime, uzun zamandır torun sevdası ile blogtan da uzak kalan ama bugüne katılım sağlayan Kaplan Diary ve güzel eşine, sırf buluşma için İstanbul' dan kalkıp gelen Balthus' a, tanımaktan çok memnun olduğum zarif kızımız Bir Garip Şeyma' ya, benim tatlı dostum Sadece C. ye ve önerisiyle bugünü oluşturmamızı sağlayan Sevgili Kırmızı Ruh ve değerli eşine teşekkür etmek istiyorum. Büyük ve kalabalık bir İtalyan aile sofrası gibi kahkahanın, neşenin ve tadına doyulmaz sohbetlerin olduğu bu harika günü daima hatırlayacağım.