31 Mayıs 2023 Çarşamba

BİR KELİME = CEBEL





Cebel (I) : 1. (isim, halk ağzında) Sahipsiz, boş toprak.

"Ufkun arkasında kalan cebele ulaştık mı, bütün gayretimizin ödülünü alacağız."


2. (isim, halk ağzında) Ekilmemiş tarla, ekime elverişli olmayan yer.


~ ~ ~ ~ ~

Cebel (II) : (isim, eskimiş, Arapça) Dağ.



Kelime kökeni : 

Arapça cbl kökünden gelen cabal "dağ" sözcüğünden alıntıdır.







{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-





not: kullanılan fotoğraf internetten alıntıdır.




28 Mayıs 2023 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 AHMET DAYIOĞLU


(30 yıllık Akmar serüvenine veda ederken)


Ahmet Dayıoğlu
(22 Şubat 1957 - 19 Mayıs 2023)

Bu yayında benim için özel birini, 1988 yılında tanıştığım değerli bir dostumu, Ahmet Dayıoğlu' nu anmak istiyorum sizlerle. 

1957 yılında Samsun/Bafra’da doğdu. 1975 yılında Bafra Lisesi’nden mezun olduktan sonra, 1980’e kadar, İ.T.Ü. Gemi-İnşaat Mühendisliği Bölümünde okudu. Sonrasında, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo-Televizyon Bölümü’nden 1984 yılında mezun oldu. 1987 – 2017 yılları arasında, Akmar Pasajında adı “Mühürdar Sahaf” olan dükkanında sahaflık yaptı. 1989 yılında, özgün bestelerinden oluşan ve hala birçok online platformda bulunan “Gizli” albümünü çıkardı. Bunun yanı sıra, hayatının çeşitli dönemlerinde pastel resim,  Gırgır, Fırt, Çarşaf dergilerinde yayınlanan karikatür, şiir ve öykü çalışmaları oldu. 

Son tutkusu fotoğrafa, 2014 yılında, Validebağ Korusu’nun doğal güzelliği ve büyüsüyle tanışarak başladı. İlk önce cep telefonuyla başlayan fotoğraf tutkusuna, 2016 yılından sonra da fotoğraf makinesiyle devam etti. 2016 – 2018 yılları arasında, İSMEK’te, “Temel Fotoğrafçılık ve Dijital Fotoğrafçılık” dersleri aldı. Fotoğrafmetre Derneği’ne üye olmasıyla birlikte, katıldığı çeşitli atölyeler sayesinde fotoğraf becerilerini geliştirdi. Validebağ Korusu’nda çektiği fotoğraflarla, koru dayanışmasının kamuoyuna ve medyaya taşınmasında katkıları oldu. Hayatı boyunca ürettiği tüm eserlerde doğa, sevgi ve barış her daim ön planda oldu. 

Sevgili Ahmet'in kısa bir özgeçmişi bu okuduğum. Oysa onun doğum ve ölüm tarihi arasındaki kısa çizgiye sığdırdıkları, bir insan hayatının çok üstünde bence. 39 seneye yayılan ve gıptayla anlatılan sevgili dostum Adviye ile bir aşk birlikteliği, kendisine hem sanata yakınlığı, becerileri ve fiziksel olarak tıpatıp benzeyen oğlu Can' ı ilk sırada sayabilirim. Yıllar içinde bir insan hayatına bu kadar kişi girebilir mi? diye soracağınız denli sayısı kalabalık dost, arkadaş ve tanıdıklar. Hepsiyle geçirilen zamanlardan damıtılan değerli anlar, kimi zaman şiirle, kimi zaman tek bir cümleyle, kimi zaman da şarkıyla dile gelmiştir onunla. Ben de şahsıma yazılmış iki şiirle ondan payıma düşeni keyifle nasiplendim. İnce, zeka işi esprileri, çok iyi gözlem yapma yeteneği, elinin dokunduğu herkeste iz bırakmasıyla, vicdanlı, bilge konuşmaları, herkesi kucaklayan, koca yürekli  dostumu tanıdığım ve bana kattıkları için şanslı hissediyorum.   

Onun yazdığı “Geçip Giden” isimli öyküsünü 26 Kasım 2022’ de radyo yayınında seslendirmiştim. Youtube' da şarkılarına ve instagram profilinde (@ahmet_dayioglu) yayınladığı fotoğraflara bakabilirsiniz. Validebağın Yusufçukları onun vizöründen adeta birer peri gibi gözüktüler. Çekim için geçirdiği zamanların sonucunda ortaya çıkan görüntüler kelebeğin, uğur böceğinin, tırtılın, sümüklü böceğin, sincabın, kırkayak ve daha pek çok canlının ve endemik bitkinin o koruda varolduğu ve korunması adına değerli birer belgeydi.  


Ahmet Dayıoğlu pastel resim



Sevgili Ahmet, yazdığı şiirleri, öyküleri, bestelediği şarkıları, sesi, sazı, dükkana gelen öğrencilere yardım etmesi, saatlerini verdiği fotoğraf çekimleri, doğayla uyumlu muhteşem gözlemleri, bilge tavırları, esprili haliyle daima kalbimizde yaşayacak. Ruhu ışıklarda ve huzurla uyusun.

🙏






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-



not: fotoğraflar ​M©MENT©S​ arşivindendir.​




23 Mayıs 2023 Salı

BİR KELİME = MENSUP





Mensup : (sıfat, Arapça) Bir yerle veya bir kimseyle bağlantısı olan, ilişkili, -den olan, -e bağlı (kimse).

"Bu cemiyetin mevcudiyeti ve faaliyeti ordu mensuplarının asabiyetini tahrik ediyordu." - ATATÜRK



Kelimenin birleşik fiil olarak kullanımı : 

Mensup olmak : Bir şey veya kimseyle bağlantısı olmak.

"Bizde devlet ve devlete mensup olanlar imtiyazlıdır." - Burhan Felek



Kelimenin etimolojisi :

Arapça nsb kökünden gelen mansūb, "ilişkili olan, ait olan" sözcüğünden alıntıdır.







{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: fotoğraf internetten alıntıdır.





21 Mayıs 2023 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 ÇİĞDEM TALU - MELİH KİBAR




Bugün müzik dünyasından bir değil, iki değerli insanı konuk ediyoruz. 
Bu dünyada şans eseri tanışmış iki eş ruh. Böyle diyorum çünkü öğrendiklerimin ışığında, basit anlatımıyla iki aşık demek çok hafif kalıyor anlatmak istediklerime.



Çiğdem TALU - Melih KİBAR
(1939-1983)  -  (1951-2005)

Önce Çiğdem Talu’ yu tanıyalım. İstanbul’ da doğan Talu, gazeteci Muvakkar Ekrem Talu'nun kızı, gazeteci, yazar ve siyasetçi Ercüment Ekrem Talu'nun torunu, Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden şair ve yazar Recaizade Mahmut Ekrem'in torununun kızıdır. Robert Kolejde okuduktan sonra yurtdışında filoloji eğitimi alıp, Işık Lisesi'nde İngilizce öğretmenliği yaparken, 1972'de "Ağlıyorum Yine" adlı ilk şarkı sözünü yazdı ve bu şarkı, Nilüfer'in "Kalbim Bir Pusula" adlı ilk plağının arka yüzünde yer aldı. Bu plağın başarısı üzerine, başta Yeliz ve Füsun Önal olmak üzere herkese söz yazmaya başladı. 1975'te ilk defa yapılmakta olan Eurovision Türkiye elemelerine; Füsun Önal için "Minik Kuş", Yeliz için "hayalimdeki adam" ve Uğur Akdora için yazdığı "Anılar" adlı  şarkılarla katılır. 

Buraya bir nokta koyup şimdi de Melih Kibar’ın hayatına bakalım. İstanbul da doğan sanatçı, çocukluğundan beri müziğe aşkla bağlı ve üniversitede konservatuar yerine, Boğaziçi Üniversitesi’nde kimya mühendisliği okumayı tercih eden bir gençtir. Ancak akademik tercihleri genç Melih’in müzik aşkının önüne hiçbir zaman geçmez. Üniversiteden mezun olmaya hazırlandığı 1975 senesinde müzik hocası Timur Selçuk’un da ön ayak olmasıyla Türkiye’nin Eurovision macerası için çok önemli bir besteye imza atacaktır. TRT’de yayınlanacak Eurovision Şarkı Yarışması’nın sinyal müziği olacak “Çoban Yıldızı” nı besteler. Eser tüm memlekette dinlenirken, o plağı durmadan dinleyen biri daha vardır. Çiğdem Talu, besteci ile tanışmak istemektedir. Takvimler 1975 yılının Mayıs ayını gösterirken, serin bir bahar gecesinde ikili ilk defa bir araya gelir. Melih Kibar, Çiğdem Talu’ya olan hissinin asla ilk görüşte aşk olmadığını her fırsatta dile getirir. Çünkü onun Talu’ya hissettiği şey, bir erkeğin bir kadına duyacağı romantik yakınlıktan çok daha fazlasıdır. Melih Kibar, kendisinden 12 yaş büyük bu aristokrat kadına düpedüz hayrandır! Tanıştıkları ilk dakikada kafalarının ve ruhlarının tamamen aynı frekansta olduğunu anlayan Melih Kibar ve Çiğdem Talu, o günden sonra hiç ayrılmazlar. Ruhları ve kalpleri o kadar birdir ki, sanki Çiğdem Talu Melih Kibar’ın yazdığı notaları aynen harf olarak deşifre eder. Hatta Melih Kibar neden ve hangi hisle bestelediğini bile hatırlamadığı “İşte Öyle Bir Şey” için Çiğdem Talu tarafından yazılan sözleri ilk gördüğünde, “Elim birazcık kalem tutuyor olsaydı kesinlikle bu melodi için aynı sözleri yazardım” der. 

Ancak ikili birbirlerini çok sevse de aralarındaki 12 yaş fark olması onları hep huzursuz edecektir. Çıkacak söylentilerden, Çiğdem Talu’nun saray kökenli ailesinin alacağı tepkilerden ve aralarındaki ilişkinin müzikal birlikteliklerine zarar verme ihtimalinden hep korkan çift bu yüzden ilişkilerini hep saklı gizli yaşarlar. Melih Kibar’ın master için Londra’ya gitmesi efsane çiftin bir süre ayrı düşmesine neden olsa da, kendilerini hiç tanımayan insanların arasında rahatça el ele gezen ve “aşkı aşk gibi yaşayan”  Talu ve Kibar için ayrılık aşkı körükleyen bir rüzgardan başka bir şey değildir. İkili arasındaki o inanılmaz sinerjiyi özetleyen en acayip anektod ise Melih Kibar’ın İngiltere’de maruz kaldığı şiddetli bir fırtınadan duyduğu korku ile bestelediği eserin, şarkının ne koşullarda bestelendiğini hiç bilmeyen Çiğdem Talu tarafından “İçimdeki Fırtına” olarak güfteleştirmesidir.

Biraz ürkek de olsa aşklarını yaşamaya devam eden çift Türk pop müziğine damga vurmaya devam ederken Çiğdem Talu sevgilisi ile kutladığı doğum gününün akşamında içimize işleyen “o” şarkıyı yazar: “Her şey seninle güzel / Yolda yürümek bile / Olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile”
Bu şarkı asla eskimeyecek klasikler arasına girer. Ve maalesef nihayetinde Melih Kibar’la Çiğdem Talu’nun ilişkileri, toplumsal baskılara dayanamaz ve 2 sene sonra biter. Aralarındaki aşk ilişkisi bitmesine rağmen et ve tırnak gibi olmaya devam eden ikili birlikte üretmeye ve birbirlerinin en iyi dostu olurlar. Hatta birkaç sene sonra Melih Kibar eşi Ethel hanımla evlendiğinde Çiğdem Talu isyan etmez ama yakın dostları onun Melih’e olan aşkının aslında hiç bitmediğini söyler.
Yüzü hep gülse de, Melih’ten dostluğunu ve benzersiz şiirlerini hiç esirgemese de Çiğdem Talu’nun içinde aslında derin bir hüzün gizlidir. Belki de bu gizli hüzündendir bilinmez Talu, kendisine meme kanseri teşhisi konulduğunda henüz 42 yaşındadır ve tedavi için bir zamanlar biricik aşkı Melih Kibar ile el ele dolaştıkları Londra’nın yolunu tutar. Hastalığı Çiğdem Talu’ya bir an bile konduramayan Melih Kibar ise, kendi deyimiyle “zayıflık” göstererek Çiğdem’in hastalığını kabullenmez, durumunun ciddiyetini inkar eder ve onu görmek için Londra’ya gitmez.
Bu durumu kafaya takmıyor gibi görünse de Çiğdem Talu’nun Melih Kibar’a olan sitemi "Koca Çınar" şarkısının satırlarında gizlidir: “Serde delikanlılık, gençlik var koca çınar / sevda var / sen sevdanı çiğneyip geçer misin? / öte yanda gurur var ölesiye gurur var / seni unutanları sen olsan sever misin?”
Ve aşkını olduğu kadar acısını da yazdığı sözlere saklayan bu çok özel kadın, 1983 yılının  bir bahar akşamında bu dünyaya veda eder. Zayıflığı yüzünden ruh eşine layıkıyla veda edemeyen Melih Kibar, vicdan azabı ve hasretin de verdiği hisle müzikal anlamda uzun süren sessiz bir döneme girer. Usta bestecinin ölümünden 5 sene önce bestelediği “Sessiz Veda” isimli eser ise belki de bu duyguların çaresiz bir dışa vurumudur.

2005 senesinde cilt kanserinden hayatını kaybeden Melih Kibar ve Çiğdem Talu’nun yaşadığı şeyin adı ne olursa olsun, ikilinin 8 yıl 3 gün süren hayat ortaklığından geriye 250’den fazla şarkı ve asla ölmeyecek bir hikaye kalır. 

Youtube' da Can Dündar' ın hazrılayıp sunduğu “Yüzyılın Aşkları Çiğdem-Melih” başlıklı yayını, aşklarına şahit olmanız açısından izlemenizi öneririm. 

Müzikli pazarlar,








{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-






15 Mayıs 2023 Pazartesi

BİR KELİME = METANET





Metanet : (isim, Arapça) Metin olma, dayanma, dayanıklılık, sağlamlık.

"Kalbimde lüzumundan fazla metanet var." - Aka Gündüz


Birleşik fiil kullanımı :

Metanet göstermek : Kötü bir duruma katlanmak, dayanmak.



Kelime kökeni :

Arapça mtn kökünden gelen matānat "güçlü ve sağlam olma, dayanıklılık" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça matn "sağlam" sözcüğünün masdarıdır.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-






not: gif, gifer.com 'dan alıntıdır.




9 Mayıs 2023 Salı

BİR KELİME = İTTİFAK







İttifak : (Arapça) 1. (isim) Anlaşma, uyuşma, bağlaşma.

"Ölümle ittifak yapan hiçbir dava haklı olmaz." - Amin Maalouf

2. (isim) Oy birliği.



Birleşik fiil olarak kullanımı :

İttifak etmek : Anlaşmak, uyuşmak, bağlaşmak.

"Hazır bulunanların hepsi tatlı dil, güler yüz taraftarlığında ittifak etmiş gibiydiler." - Ömer Seyfettin



Kelime kökeni :

Arapça wfḳ kökünden gelen ittifāḳ, "uyma, denk gelme, uyuşma, uzlaşma" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça wafiḳa "uydu, denk geldi" fiilinin iftiˁāl vezni (VIII) mastarıdır.






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: gif, internetten alıntıdır.





7 Mayıs 2023 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 MARC ARYAN



Marc Aryan
(1926 - 1985) 

Ermeni asıllı Fransa doğumlu Belçikalı şarkıcı. Asıl adı Henry Markarian olan şarkıcı Fransa’nın güneydoğusunda Valence kentinde doğmuş, Ermeni kökenli olan ailesi önce Malatya'dan Lübnan'a yerleşmiş, oradan da Fransa'ya göçmen olarak gelmişti. Nüfusa tam 9 yıl geç yazdırıldığından, kayıtlara göre doğum tarihi 1935 olarak gözükmektedir. 7 kardeşin üçüncüsü olan sanatçının ailesi varlıklı değildi. İçine kapanık ve duygulu bir çocuk olan Henry orta öğrenimi sırasında müzik ve edebiyata ilgi duymaya başladı, yabancı dillere karşı bir yatkınlığı vardı. İlk şiir ve şarkı sözü yazma denemelerine bu yaşlarında başlamıştı. Bu aşırı müzik tutkusu yüzünden derslerini ihmal ediyordu ve birkaç kez okuldan uzaklaştırıldı.

1953'te önce babasının yanında çalışmaya başlayan Henry daha sonra müzikle ciddi olarak ilgilenmek üzere Paris'e gitti ama yıllarca sürecek bir hastalığın pençesine düştü. Çelimsiz ufak tefek bir genç olan Henry'den doktorlar ümidini kesmişti, ancak o yılmadı şehirden uzak sakin bir yaşam sürdürerek kendini toparladı. Birkaç yıl büyük bir azimle çalışarak kendi kendine nota okumayı ve piyano çalmayı öğrendi. Ailesinin de yardımlarıyla bir plakçı dükkânı açtı. Artık müzikten para kazanmaya ve sürekli müzikle iç içe yaşamaya başlamıştı, böylece içindeki müzik tutkusu daha da alevlenmişti. 1957'de dükkânını satarak Paris'e kendi bestelerini yayınlamaya gitti, fakat yapımcılar tarafından hep geri çevrildi. Şarkı sözlerini satamayınca kendi şarkı söylemeyi denedi. “Henry Markarian” adını kullanarak yaptığı plak tam bir başarısızlığa uğradı. Fakat bu onu yıldırmadı, “Markal” ismi ile kendi plak ve dağıtım şirketini kurdu, daha sonra bu şirkete ailesinin memleketi olan “Malatya” adını verdi. 1963 yılında birkaç müzisyen bir araya gelerek kendi plak şirketi için birkaç şarkı kaydettiler, “Marc Aryan with the Europe boys and the Aryanes” adlı bu mini albüm iyi satınca Brüksel'in en büyük plak firmasından teklif aldı ve önemli bir dağıtım anlaşması imzaladı.

Bu anlaşmadan sonra Fransa'yı terk ederek Belçika'da Waterloo'ya yerleşti. Artık “Henry Markarian” adını da terk etmiş, kendi soyadından türettiği "Marc Aryan" ismini kullanıyordu. 1963 yılının sonlarında gelindiğinde her plağı çıkar çıkmaz liste başı oluyordu. “Giorgina” plağı ile birlikte artık ünlü bir sanatçı olma yolunda önemli bir yol katetmişti. İlk konserini 22 Ağustos 1965'te Belçika'da verdi. Sadece şarkı sözü yazıp seslendirmekle kalmıyordu, teknik stüdyo çalışmalarına da bizzat katılıyordu. Henüz birkaç şarkısı olmasına rağmen plakları onlarca ülkede satılıyor ve liste başı oluyordu.

Dil öğrenmeye olan merak ve yatkınlığı sonucunda 9 dil öğrenmişti. 1966 ve 1969 yıllarında konserler vermek için geldiği Türkiye'de Türkçe öğrendi, Türk besteci, söz yazarı Fecri Ebcioğlu'nun kendi Fransızca bestelerine yazdığı Türkçe sözlerle birçok Türkçe plak doldurdu. Türkiye'deki konserlerinde bu Türkçe sözlü pop şarkılarına da yer verdi. Aksanlı bir Türkçe ile seslendirdiği bu şarkılar insanlara çok sempatik geldi ve plakları sürekli liste başlarında yer aldı. Aynı yıllarda birçok Avrupalı şarkıcı tıpkı onun yaptığı gibi Türkiye'de Türkçe şarkılar söylemiş ve plak yapmışlardı, bunların arasında Adamo, Mina, Johnny Hallday, Sacha Distel, Patricia Carli ve Peppino di Capri ilk akla gelenlerdir. Kırık ve aksanlı Türkçe bir dönem dinleyicilere o denli sempatik gelmişti ki Ajda Pekkan gibi bazı Türk şarkıcılar da yaptıkları aranjmanları tıpkı Avrupalı meslektaşları gibi aksanlı bir Türkçe ile söylemiş.

Marc Aryan 1969 yılı sonunda kendi kayıt stüdyosunu kurdu ve bu stüdyoya ilk uluslararası hitinin adı olan "Katy" ismini verdi. O zaman için çok ileri kayıt teknikleri kullanan bu stüdyoda 1973’ten itibaren Julio Iglesias, Salvatore Adamo, Michel Fugain, Diana Ross, James Brown, Danyel Gerard, gitarist Alexandre Lagoya, Anthony Quinn ve Patrick Hernandez gibi ünlüler albüm kayıtlarını gerçekleştirdiler.

30 Kasım 1985’te bir kalp krizi sonucunda aniden hayata veda eden Marc Aryan arkasında 200'e yakın beste bırakmıştır. 1960'lı yıllarda birçok kez Türkiye'ye gelerek konserler vermiş ve Türkçe plaklar doldurmuş, çok sevdiği Türkiye'ye adadığı "İstanbul" adlı Fransızca bir şarkı bestelemiş. Ben onun şarkılarından iki tanesini, televizyonun ilk çıktığı zamanlardan Fecri Ebcioğlu' nun hazırlayıp sunduğu programlardan hatırlıyorum.  Youtube da Türkçe altyazılı sözleriyle bulup dinleyebilirsiniz.



Ben sadece iki şarkısını biliyorken, YouTube' da bir çok şarkıya ulaşınca keyifle dinleyerek nostalji yaptım. Umarım sizler de keyif almışsınızdır.

Müzikli pazarlar,





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-






4 Mayıs 2023 Perşembe

BİR KELİME = MÜTEHARRİK






Müteharrik : (Arapça) 1. (sıfat, eskimiş) Hareketli.

2. (sıfat, eskimiş) İşleyen, çalışan.

"Buharla müteharrik vapurlar gelmişti."



Kelime kökeni :

Arapça ḥrk kökünden gelen mutaḥarrik "hareket eden, hareket halinde olan, mobil" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça taḥarrruk "harekete geçme, hareket etme" sözcüğünün tefeˁˁul vezni (V) failidir.






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-






not: kullanılan gif, pinterest' ten alıntıdır.



2 Mayıs 2023 Salı

BİR KELİME = İNKILAP







İnkılap : (Arapça) 1. (isim) Toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişiklik, iyileştirme, devrim, reform.

"Yazı inkılabı"

2. (isim, eskimiş) Bir durumdan başka bir duruma geçiş, dönüşüm.

"Münevver Türk kadını inkılaptan çok evvel çarşafı atmış ve kaçgöçü kaldırmıştı." - Peyami Safa



Kelimenin birleşik fiil olarak kullanımı:

İnkılap etmek : Bir durumdan başka bir duruma dönüşmek.



Kelimenin kökeni :

Arapça ḳlb kökünden gelen inḳilāb "altüst olma, tersine dönme, tepetaklak olma" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça ḳalb "dönme, dönüşme" sözcüğünün infiˁāl vezni (VII) masdarıdır. 





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: fotoğraf internetten alıntıdır.