Artık :1.(sıfat) İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan.
2.(isim) Bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü; çıktı.
"Dibinde bir yudumluk kararmış çay artığı vardı." - Yusuf Atılgan
3.(sıfat) Daha çok, daha fazla.
4. (zarf) (a'rtık) ► Bundan böyle.
"Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı." - Tarık Buğra
5. (isim, müzik) Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli.
6.(isim, tarih) Geriye kalmış, arkaya kalmış kimse.
"... Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan'ın az fakat disiplinli ordusunun kılıç artığı olmaktan kendilerini kurtaramamışlardı." - Fevzi Samuk
* * * * *
Birleşik Kelime olarak kullanımı :
Artık değer :(isim, ekonomi) İşçinin, iş gücünün karşılığı olarak ödenen değerin üzerinde ürettiği ve işverenin, karşılığını ödemeksizin sahip olduğu ek değer.
"Marksçı dilin değişken anamalı sadece emekçi ücretlerini dile getirir çünkü sadece emekçi ücretleridir ki artık değer üretir." - Orhan Hançerlioğlu
Artık emek :(isim, ekonomi) İşçinin, ek süre içinde harcadığı ve sonucunda artık değer yarattığı, karşılığı ödenmeyen emek.
Artık göl :(isim, coğrafya) Deniz ve gölün kuruması veya çekilmesi sonucunda oluşmuş yeni göl.
Artık gün : (isim) Artık yıllarda şubat ayına eklenen yirmi dokuzuncu gün.
Artık yıl : (isim) Dört yılda bir gelen 366 günlük yıl; seneikebise.
1996, 2000, 2004, 2008 gibi dört ile bölünebilen her yıl, artık yıldır.
Eksik artık :(zarf) Elde ne varsa.
Üretim artığı :(isim, ekonomi) Ekonomide üretim fazlalığı.
* * * * *
Kelime Kökeni :
Eski Türkçe art- fiilinden +Ik sonekiyle türetilmiştir. Art- kelimesi ise *ār "arka, sırt" sözcüğünden +It önekiyle türetilmiştir.