Mütedeyyin : (sıfat, eskimiş, din bilimi, Arapça) ► Dindar.
"Nitelikli dolandırıcılık, kalpazanlık, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet, kaçakçılık gibi suçlardan fezlekesi bulunan mütedeyyin milletvekilleri var." - Yılmaz Özdil
👇
Dindar : (sıfat, din bilimi, Arapça dīn + Farsça -dār) Din inancı güçlü, din kurallarına bağlı, dinin emirlerini yerine getiren (kimse); mütedeyyin.
"Dualarında hep hayırlı, dindar evlat isterdi." - Ömer Seyfettin
* * * * *
Kelime Kökeni :
Arapça dyn1 kökünden gelen mutadayyin, "dindar" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük, Arapça tadayyun "bir dine mensup olma" sözcüğünün tefe'ul vezni (V) failidir.
Kelime, Değerli Blogger Recep Altun tarafından önerilmiştir. Katkıları için teşekkürler.
"… bir müddet Bursa’da yaşadıktan sonra onsuz yapamayacağını defaatle söyleyen efendisinin yanına dönmesini, bu hâlin birçok kadınların başına geldiğini söyleyerek saatlerce nasihat etti." - Meliha İksel
(Defaat :(isim, çokluk, Arapça) Kezler.)
* * * * *
Kelime Kökeni :
Arapça dafˁāt دفعات "defalar" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük Arapça dfˁ kökünden gelen dafˁat دفعة sözcüğünün çoğuludur.
"Burada yığınla gördüğümüz ölü kemikleri defaten yani bir defada işlenmiş bir cinayetin asarı değildir." - Hüseyin Rahmi Gürpınar
2.(zarf) Ansızın.
"Sönük bakan gözleri defaten parladı." - Hüseyin Rahmi Gürpınar
* * * * *
Kelime Kökeni :
Arapça dafˁatan دفعةً "bir defada, tek darbede" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük, Arapça dafˁat دفعة "darbe, vuruş, defa" sözcüğünün zarfıdır.
Ek açıklama : "Defalarca" anlamında kullanımı galattır yani yanlıştır. Bir sonraki yayında "Defaatle" kelimesi incelemeye alınıp, iki kelime arasındaki fark aktarılacaktır.
Almanya-Berlin' de yaşayan sanatçı, besteci, Multi-Enstrümantalist aynı zamanda film, televizyon, radyo dramaları, reklamlar ve konserler için müzik yapımcısıdır. Yıllarca sahnede çeşitli gruplar ve orkestralarla çalışıp, dünya çapında turneye çıktıktan sonra oryantal stil ve çağdaş doğaçlamayı birleştirerek çalan bir topluluk kurdu.
Sürekli olarak Viadrius Trio, Sebo Beats takma adı Glenn Chiller, Falk Effenberger, Naile Tuncer (Tuncer & Gromotka), Sybille Hein, Felicitas Conrad ile çalışan müzisyen, şimdilerde solo projesine odaklanmakta. İnstagram ve Youtube sayfalarından çalışmalarını takip edebilirsiniz.
Kıranta :(İtalyanca)1.(sıfat) Saçları ağarmaya başlamış (erkek).
"Yeni şube reisi, kırk beşlik, ellilik, kıranta, ağzı kalabalık bir adam." - Memduh Şevket Esendal
2.(sıfat) İlerlemiş yaşına rağmen bakımlı, özenli (erkek).
"Masanın başında, güneşten yanmış yüzü, sert ve derin çizgilerle dolu, keskin bakışlı, kıranta bir adam oturuyor." - Esat Mahmut Karakurt
3. (sıfat) Kırlaşmış (saç, sakal).
"Erkek, tıraşı uzamış kıranta saçlı, kırk yaşlarında bir köylüydü." - Reşat Nuri Güntekin
* * * * *
Kelime Kökeni :
İtalyanca grande "büyük, yüce, gösterişli" sözcüğünden alıntı olabilir; ancak bu kesin değildir. İtalyanca sözcük Latince grandis "büyük" sözcüğünden evrilmiştir.
Latince “grandis” terimi, “büyük” veya “büyüklük” anlamında kullanılan “grandis” kökünden gelmektedir. “Grandis” kelimesinin kökeni, daha eski Hint-Avrupa dillerine kadar uzanmaktadır. Özellikle Latince’de “grandis” kelimesi, bazı dillerde karşılık gelen benzer anlamların bulunduğu eşdeğer kelimelere yol açmıştır. Örneğin, İtalyanca “grande” ve Fransızca “grand” kelimeleri de anlam olarak benzerlik içerir.
"Arapça, Kürtçe, Türkçe en galiz küfürlerin birbirine karıştığı bu çığırtkan yaygarayı lezzetle dinlerdim." - Ahmet Hamdi Tanpınar
* * * * *
Kelime Kökeni :
Arapça ġlẓ kökünden gelen ġalīẓ غليظ "kalın, koyu, kaba" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça ġilẓat غلظة "kabalaşma, koyulaşma" sözcüğünün sıfatıdır.
Kelime, Sevgili KuyruksuzKedi tarafından önerilmiştir, katkılarına teşekkürler.