2 Haziran 2025 Pazartesi

BİR KELİME = CİHANNÜMA





Cihannüma : (Farsça)
1. (isim) Her yanı görmeye elverişli, camlı çatı katı veya taraça; kule.

      "Söz konusu cephede, üst kat divanhanesinin geniş saçağı batıya doğru ilerleyerek sonradan eklenmiş olan cihannümayı alt katlardan ayırmaktadır." - Nuri Akbayar

2. (isim, eskimiş) Dünya haritası.

* * * * *

Kelime Kökeni :

Farsça cihān  "dünya" ve Farsça numā  "gösteren" sözcüklerinin bileşiğidir. (NOT: Bu sözcük Farsça numūdan, numā  "göstermek" fiilinden türetilmiştir.) 


Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler;
“dünya panoraması, atlas” [Neşrî, Kitab-ı Cihannümâ, 1492]
Kitab-ı cihān-nümā

“panoramik balkon” [Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki, 1900]
Cihānnümā: (...) 2. çatının üzerinde her tarafa nezāreti olan açık taraça





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, homeadore.com sayfasından alıntıdır.




25 Mayıs 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 ÖZEL




Bugün kahvaltı sonrası dilime bu şarkı dolandı ve mırıldanırken birden TRT Müzik programında çok sevdiğim Münir Özkul' un ipeksi sesi ve sahne rahatlığıyla bu şarkıyı seslendirdiğini hatırladım.

Tam pazar sabahına yakışacak tatlı, latif ve bir o kadar da özlemle dolu bir şarkı/video paylaşmak istedim. Gününüz bu sesin kadife yumuşaklığında geçsin.

Müzikli pazarlar,




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-



21 Mayıs 2025 Çarşamba

BİR KELİME = DEĞER





Değer : 1. (isim) Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık; fehamet, kadir, kıymet.

      "İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlıyor." - Halikarnas Balıkçısı

2. (isim) Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı; kıymet, paha, valör.

      "Bildiği bütün Fransızcayı toparlayarak vitrindeki kravatın değerini sordu." - Nâzım Hikmet

3. (isim) Üstün nitelik, meziyet; kıymet.

4. (isim) Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse.

      "Bence ziyan olmuş, eski deyimiyle heder olmuş bir değerdir." - İhsan Oktay Anar

5. (isim) Bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan maddi ve manevi ögelerin bütünü.

      "Edebiyat, sanat, fikir, ilim ve başlıca değerlerimize toptan bir bakış lütfeder misiniz, efendim!" - Ahmet Kabaklı

6. (sıfat) Uğrunda belli bir bedel ödenecek veya belli bir zahmet göze alınacak nicelik veya nitelikte olan.

      "160 odası olan otelin dekorasyonu ile iç donanımı görülmeye değer bir güzellikteydi." - Adnan Özyalçıner

7. (isim, felsefe) Kişinin isteyen, gereksinim duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey.

8. (isim, matematik) Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı.

* * * * *

Deyim veya Birleşik Fiil Olarak Kullanımı :

Değer biçmek : Bir şeyin değerini belirtmek, bir şeye değer koymak.

Değer vermek : Değerli saymak, önem vermek.

* * * * *

Birleşik Kelime Olarak Kullanımı :

Değer Analizi, Değer Artırma, Değerbilir, Değerbilmez, Değer Düşümü, Değer Düşürme, Değer Düşürümü, Değer Katma, Değer Kuramı, Değer Yargısı, Değerler Dizisi, Artık Değer, Bağıl Değer, Eş Değer, Geçer Değer, Günlük Değer, Hazır Değer, İzafi Değer, Katma Değer Vergisi, Kayda Değer, Milli Değer, Mutlak Değer, Nominal Değer, Salt Değer, Saygıdeğer, Taşınır Değer, Toplumsal Değer, Ulusal Değer, Uygun Değer, Yaklaşık Değer, Beyan Değeri, Birleşme Değeri, Borsa Değeri, Piyasa Değeri, Satış Değeri, Viskozite Değeri, Sosyal Değerler.

(Çok fazla kelime yer aldığından, açıklamaları olmadan sadece kelimeleri yayına aldım. Anlamları için TDK sözlükten bakabilirsiniz.)

* * * * *

Kelime Kökeni :

Eski Türkçe tegir “pay, hisse, kıymet” sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Eski Türkçe teg- “eşit olmak” fiilinden Eski Türkçe +()r ekiyle türetilmiştir.

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve kullanım örnekleri :

Eski Türkçe: [Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073]
ol at tegirinde boḳurdı [[atı değerinden ucuza verdi]]

Türkiye Türkçesi: [Ahmed Vefik Paşa, Lehce-i Osmani, 1876]
değer: Kadir, kıymet. (...) değerli: Zī-kıymet, muteber.







{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, internetten alıntıdır.




18 Mayıs 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 JEFF RUSSO




Jeff Russo
(31 Ağustos 1969)

ABD'li besteci, söz yazarı, gitarist, vokalist, müzik yapımcısı ve aynı zamanda americana grubu Low Stars'ın kurucu üyesi olan Russo, müzik kariyerine rock müzisyeni olarak başladı ve Tonic grubunun kurucu ortağı oldu. 2006 yılında birden fazla film ve TV projesinde çalışırken stüdyoya yardımcı olması için davet edildi ve bu süreçten ne kadar keyif aldığını fark etti. 

The Umbrella Academy, Lucy in the Sky, Altered Carbon, Mile 22, Lizzie, Three Christs,  Snowfall, Fargo, Legion ve Counterpart başta olmak üzere çeşitli film ve televizyon dizilerinin yanı sıra Star Trek serisi Star Trek: Discovery, Star Trek: Picard ve Star Trek: Strange New Worlds ve For All Mankind'da besteci olarak yaptığı çalışmalarla da tanınır. Ayrıca mini dizi The Night Of ve beğenilen video oyunu What Remains of Edith Finch'in müziklerini de yaptı. Fargo'daki çalışmasıyla 2017'de Sınırlı Dizi, Film veya Özel Dalda En İyi Müzik Bestesi dalında Primetime Emmy Ödülü'nü kazandı. 

Legion ve Fargo benim izlediklerim arasında en çok hatırladığım ve sevdiklerim. Bu pazar yayına Fargo film müziğini ekledim. Genç besteciye, daha uzun yıllar bir çok film/diziye besteleriyle ruh katacağı ödüllü çalışmalar diliyorum.

Keyifli ve müzikli pazarlar,





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





14 Mayıs 2025 Çarşamba

BİR KELİME = FİRAK





Firak : (isim, eskimiş, Arapça) ► Ayrılık.


Firaklı : (sıfat) Üzüntülü, dokunaklı, içe işleyen.

      "Başka türlü yazamazdı, canı isterse hem onun yazacağı çok tesirli, firaklı olurdu." - Refik Halit Karay

* * * * *

Kelime Kökeni:

Arapça frḳ kökünden gelen firāḳ, "ayrılık, birbirinden ayrı kalma" sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça faraḳa “ayırdı” fiilinin fiˁāl vezninde masdarıdır.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: gif, tenor.com dan alıntıdır.




6 Mayıs 2025 Salı

BİR KELİME = BİLFİİL





Bilfiil : (zarf, Arapça) ► Fiilen.

      "Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek hâkimiyet ve saltanatını, isyan ederek kendi eline, bilfiil almış bulunuyor." - Atatürk

* * * *

Fiilen : (Arapça) 1. (zarf) Fiilî olarak; bilfiil.

      "Harbin fiilen başlaması ise seçim günlerinin arifesine rastlıyor." - Haldun Taner

2. (zarf) Gerçekten yaparak, işleyerek, çalışarak; bilfiil.

* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça bi'l-fiˁl, “fiilen, eylemli olarak” sözcüğünden alıntıdır.

Türkçede benimsenmiş olan bazı kalıp deyimlerde Arapça harf-ı tarif olan el ile birleşerek bil- biçimini alır: bil-umum, bil-fiil, bil-akis vb. 
Arapça bazı sözcüklerde /l/ sesi sonraki sessize asimile edilir: bit-tabii, biz-zat, bin-netice.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, günceloku.com dan alıntıdır.



2 Mayıs 2025 Cuma

BİR KELİME = ARTIK




Artık : 1. (sıfat) İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan.

2. (isim) Bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü; çıktı.
      
"Dibinde bir yudumluk kararmış çay artığı vardı." - Yusuf Atılgan

3. (sıfat) Daha çok, daha fazla.

4. (zarf) (a'rtık) ► Bundan böyle.

      "Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı." - Tarık Buğra

5. (isim, müzik) Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli.

6. (isim, tarih) Geriye kalmış, arkaya kalmış kimse.

      "... Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan'ın az fakat disiplinli ordusunun kılıç artığı olmaktan kendilerini kurtaramamışlardı." - Fevzi Samuk

* * * * *

Birleşik Kelime olarak kullanımı :

Artık değer : (isim, ekonomi) İşçinin, iş gücünün karşılığı olarak ödenen değerin üzerinde ürettiği ve işverenin, karşılığını ödemeksizin sahip olduğu ek değer.

      "Marksçı dilin değişken anamalı sadece emekçi ücretlerini dile getirir çünkü sadece emekçi ücretleridir ki artık değer üretir." - Orhan Hançerlioğlu

Artık emek : (isim, ekonomi) İşçinin, ek süre içinde harcadığı ve sonucunda artık değer yarattığı, karşılığı ödenmeyen emek.

Artık göl : (isim, coğrafya) Deniz ve gölün kuruması veya çekilmesi sonucunda oluşmuş yeni göl.

Artık gün : (isim) Artık yıllarda şubat ayına eklenen yirmi dokuzuncu gün.

Artık yıl : (isim) Dört yılda bir gelen 366 günlük yıl; seneikebise.

      1996, 2000, 2004, 2008 gibi dört ile bölünebilen her yıl, artık yıldır.

Eksik artık : (zarf) Elde ne varsa.

Üretim artığı : (isim, ekonomi) Ekonomide üretim fazlalığı.

* * * * *

Kelime Kökeni :

Eski Türkçe art- fiilinden +Ik sonekiyle türetilmiştir. Art- kelimesi ise *ār "arka, sırt" sözcüğünden +It önekiyle türetilmiştir.

Kelimenin kullanıldığı yazılı ilk kaynak :

artuk "artan, arta kalan, fazla (sıfat)" [ Orhun Yazıtları (735) ]
artık "daha çok, bundan fazla (zarf)" [ Meninski, Thesaurus (1680) ]







{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel internetten alıntıdır.​




29 Nisan 2025 Salı

BİR KELİME = BÜHTAN





Bühtan : (isim, eskimiş, Arapça) ► İftira.

      "Çobanlar, senin kara sevdanı duyduklarından, yakıştırıp tasvir için bühtan söylemişlerdir." - Kemal Bilbaşar


{► İftira : (isim, Arapça) Bir kimseye kasıtlı ve asılsız suç yükleme; kara, bühtan.

      "Kaynağını iftiradan ve yalandan alır." - Nâzım Hikmet}

* * * * *

Birleşik Fiil şeklinde kullanımı :

Bühtan etmek : İftira etmek.

      "Bedbaht bir adama bühtan etme Ekrem, sana yakışmaz bu!" - Esat Mahmut Karakurt


* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça bht kökünden gelen buhtān,  "iftira" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük, Arapça bahata  "şaşırttı, şoke etti, iftira attı" fiilinin masdarıdır.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, internetten alıntıdır.





27 Nisan 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 WILL PADGETT



Will Padgett

Amerika/Tennessee doğumlu, mesleğinde çok disiplinli müzisyen Will Padgett, "her işi yapan hiçbir işte usta olamaz" atasözüne adeta meydan okuyor. Aslen klasik besteci ve piyanist olan Will'in çağdaş stiller, enstrümanlar ve tekniklere olan hayranlığı, ses tutkusundan kaynaklanıyor ve onu günümüzün en yetenekli sanatçılarının eklektik çeşitliliğiyle sahneyi paylaşmaya yöneltiyor. Hem orkestra şefi, hem de yardımcı müzisyen olarak sahnede yer alan Will, müzikal olarak öne çıkmak isteyen profesyonel bir tavra sahip sanatçılar ve topluluklar için doğal bir seçim. Müzik tarzı, cazın armonilerinin, rock ve soul ritimlerinin ve memleketinin country müzik mirasının şarkı söyleme melodilerinin bir birleşimidir. Ama en çok caz formu üzerinde çalışmaları vardır.

Youtube' da ya da kendi internet sayfasında (buraya tıklayıp, inceleyebilirsiniz) yayınlanmış diğer besteleri keyifle dinleyeceğinizi tahmin ediyorum. 

Bahar yağmurlarıyla bezenmiş, enfes bir gün dileğimle. 






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





24 Nisan 2025 Perşembe

BİR KELİME = TEZKERE





Tezkere : (Arapça) 1. (isim) Pusula.

      "Bu vaziyette en tabii çare, ona küçük bir tezkere yazmaktı." - Reşat Nuri Güntekin

2. (isim) Bir iş için izin verildiğini bildiren resmî kâğıt.

      "Nihayet yol tezkerem yapıldı, üstüm başım düzeltildi." - Yahya Kemal Beyatlı

3. (isim, askerlik) Askerlik görevinin bittiğini bildiren belge.

* * * * *

Birleşik Fiil veya Kalıp Söz olarak kullanımı :

Tezkere Almak : (askerlik) Askerlik görevini tamamlayarak bunu bildiren bir belge almak.

Tezkere Bırakmak : (askerlik) Askerlik görevini bitirdiği hâlde orduda çalışmasını sürdürmek, orduda kalmak.

Tezkeresini Eline Vermek : İşine son vermek, kovmak.

* * * * *

Birleşik Kelime olarak kullanımı :

Av Tezkeresi : (isim) Avcılara verilen izin belgesi.

      "Orman ve korularda avcılık edenler, av tezkeresi almak mecburiyetindedir." - Afet İnan


Mürur Tezkeresi : (isim, eskimiş) Bir yere gitmek için gerekli olan izin belgesi.

      "Kazanan, yani mürur tezkeresi alan sevinçle İstanbul'a gidermiş." - Aydın Boysan


Nüfus Tezkeresi : (isim) Nüfus cüzdanı.

      "Her zaman çantasında bu resimli nüfus tezkeresi bulunurdu." - Sait Faik Abasıyanık


* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça ḏkr kökünden gelen taḏkirat,  "andıç, memorandum, not" sözcüğünden alıntıdır.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: fotoğraf, janusmezat.com' dan alıntıdır.




21 Nisan 2025 Pazartesi

BİR KELİME = TESKERE





Teskere : (Farsça) 1. (isim, eskimiş) Sedye.

2. (isim, eskimiş) Özellikle yapılarda malzeme taşımak için kullanılan, dört kollu ve iki kişinin taşıdığı tahta araç.

* * * * *

Kelime Kökeni :


Farsça "deskere" sözcüğünden dilimize geçmiştir.




Ek açıklama : Bir sonraki yayında, benzer ve söylerken karıştırılan "tezkere" kelimesi incelemeye alınacaktır.




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, creazilla.com' dan alıntıdır.





20 Nisan 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 SEBASTIAN PLANO




Sebastian Plano

Çellist, besteci ve prodüktör olan Sebastian Plano, 1985 yılında Arjantin'in Rosario kentinde müzisyen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Anne ve babası şehrin senfonik orkestrasında olduğu için, erken yaşlarda klasik müzikten ve ayrıca yerel olarak ünlü bir bandoneon sanatçısı olan büyükbabası aracılığıyla tangodan etkilendi. Plano, yedi yaşında çello çalmaya ve 12 yaşındayken müzik yazmaya başladı. 2008'de Rosario'nun Opera Binası'nda prömiyeri yapıla,n dört bölümlük bir orkestra eseri olan bestesinden kısa bir süre sonra, çalışmalarına ilgi gösterilmeye başlandı. 

17 yaşındayken, United World College of the Adriatic'te tam burslu olarak dünya çapında seçilen 4 genç müzisyen arasında yer aldı ve bu da ona ünlü Trio di Trieste ve Çellist Enrico Bronzi ile çalışma fırsatı verdi. Boston Konservatuvarı ve San Francisco Konservatuvarı'nda art arda tam burslar kazandıktan sonra eğitimine Amerika Birleşik Devletleri'nde devam etti. Klasik yetiştirilme tarzının yanı sıra, Plano'nun elektronik müziğe olan coşkusu ve keşfi bir hobiye dönüştü. Kariyerine 2011 yılında ilk albümü "Arrhythmical Part of Hearts" ın kendi yayınladığı albümle solo plak yapımcısı olarak başladı. Müziğini tanıtmak için bir araç olarak, San Francisco metrosunda çalmaya başladı ve yeni albümünü halka tanıttı. 

19 Nisan 2013'te, hem üçüncü albümü "Verve" yi, hem de eski Kronos Quartet çellisti Jeffrey Zeigler ile bir uzunçaları henüz bitirmişlerdi ki, bir hırsız Plano'nun arabasına girdi ve bilgisayarıyla, tamamlanmış kayıtları içeren iki sabit diski çaldı. Tüm çabalara rağmen, bu çalışmalara ulaşılamadı. Aynı yılın Ağustos ayında Berlin'e taşındı ve burada kayıp parçaları yeniden inşa etmeye başladı ve 2017'de "Verve"  piyasaya sürüldü. Bu arada oyun ve film müzikleri hazırladı. 90. Akademi Ödülleri'nde En İyi Kısa Animasyon Filmi Akademi Ödülü için  listeye alındı ve Oscar'a hak kazanan ilk video oyunu fragmanı oldu. 2018'de kanalizasyon kirliliğine karşı Keynvor Projesi'ne katıldı ve bunun için Atlantik Okyanusu'ndan sesler içeren üç parçalık bir EP yazdı. 2019 albümü Verve, 62. Grammy Ödülleri'nde En İyi New Age Albümü dalında aday gösterildi.

Genç bir müzisyenin, hüzünlü ama dinlendirici bestesini sunuyorum bu yayında sizlere.

İyi pazarlar,






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




17 Nisan 2025 Perşembe

BİR KELİME = NOVA





Nova : (isim, gök bilimi, Latince) Parlaklığı birdenbire artan, patlamalı değişen yıldız.


* * * * *

Kelime Kökeni :

Latince novus "yeni" sözcüğünden türetilmiştir. Sözcük, Hint Avrupa Anadilinde aynı anlama gelen yazılı örneği bulunmayan newo kökünden türetilmiştir.

Benzer bir kelime olan Fransızca innovasyon da, Latince innovare "yenilemek" fiilinden +tion sonekiyle türetilmiştir.




Kelime, blogger JDSEZER tarafından önerilmiştir. Katkılarına teşekkürlerimle,




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: gif, Pinterest'ten alıntıdır.




14 Nisan 2025 Pazartesi

BİR KELİME = MÜTEDEYYİN




Mütedeyyin : (sıfat, eskimiş, din bilimi, Arapça) ► Dindar.

"Nitelikli dolandırıcılık, kalpazanlık, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet, kaçakçılık gibi suçlardan fezlekesi bulunan mütedeyyin milletvekilleri var." - Yılmaz Özdil

👇

Dindar : (sıfat, din bilimi, Arapça dīn + Farsça -dār) Din inancı güçlü, din kurallarına bağlı, dinin emirlerini yerine getiren (kimse); mütedeyyin.

      "Dualarında hep hayırlı, dindar evlat isterdi." - Ömer Seyfettin

* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça dyn1 kökünden gelen mutadayyin, "dindar" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük, Arapça tadayyun  "bir dine mensup olma" sözcüğünün tefe'ul vezni (V) failidir.





Kelime, Değerli Blogger Recep Altun tarafından önerilmiştir. Katkıları için teşekkürler.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, learnreligions.com dan alıntıdır.




11 Nisan 2025 Cuma

BİR KELİME = DEFAATLE





Defaatle : (zarf) Defalarca.

      "… bir müddet Bursa’da yaşadıktan sonra onsuz yapamayacağını defaatle söyleyen efendisinin yanına dönmesini, bu hâlin birçok kadınların başına geldiğini söyleyerek saatlerce nasihat etti." - Meliha İksel


(Defaat : (isim, çokluk, Arapça) Kezler.)

* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça dafˁāt دفعات  "defalar" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük Arapça dfˁ kökünden gelen dafˁat دفعة  sözcüğünün çoğuludur. 

 



{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: gif, tenor.com dan alıntıdır.





8 Nisan 2025 Salı

BİR KELİME = DEFATEN




Defaten : (Arapça-def'aten) 1. (zarf) Bir defada.

      "Burada yığınla gördüğümüz ölü kemikleri defaten yani bir defada işlenmiş bir cinayetin asarı değildir." - Hüseyin Rahmi Gürpınar

2. (zarf) Ansızın.

      "Sönük bakan gözleri defaten parladı." - Hüseyin Rahmi Gürpınar


* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça dafˁatan دفعةً  "bir defada, tek darbede" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük, Arapça dafˁat دفعة  "darbe, vuruş, defa" sözcüğünün zarfıdır. 



Ek açıklama : "Defalarca" anlamında kullanımı galattır yani yanlıştır. Bir sonraki yayında "Defaatle" kelimesi incelemeye alınıp, iki kelime arasındaki fark aktarılacaktır.







{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: gif, tenor.com dan alıntıdır.





6 Nisan 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 ROBERT GROMOTKA



Robert Gromotka

Almanya-Berlin' de yaşayan sanatçı, besteci, Multi-Enstrümantalist aynı zamanda film, televizyon, radyo dramaları, reklamlar ve konserler için müzik yapımcısıdır.  Yıllarca sahnede çeşitli gruplar ve orkestralarla çalışıp, dünya çapında turneye çıktıktan sonra oryantal stil ve çağdaş doğaçlamayı birleştirerek çalan bir topluluk kurdu.

Sürekli  olarak Viadrius Trio, Sebo Beats takma adı Glenn Chiller, Falk Effenberger, Naile Tuncer (Tuncer & Gromotka), Sybille Hein, Felicitas Conrad ile çalışan müzisyen, şimdilerde solo projesine odaklanmakta. İnstagram ve Youtube sayfalarından çalışmalarını takip edebilirsiniz.

Müzikli pazarlar,





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





4 Nisan 2025 Cuma

BİR KELİME = KIRANTA




Kıranta : (İtalyanca) 1. (sıfat) Saçları ağarmaya başlamış (erkek).

      "Yeni şube reisi, kırk beşlik, ellilik, kıranta, ağzı kalabalık bir adam." - Memduh Şevket Esendal

2. (sıfat) İlerlemiş yaşına rağmen bakımlı, özenli (erkek).

      "Masanın başında, güneşten yanmış yüzü, sert ve derin çizgilerle dolu, keskin bakışlı, kıranta bir adam oturuyor." - Esat Mahmut Karakurt

3. (sıfat) Kırlaşmış (saç, sakal).

      "Erkek, tıraşı uzamış kıranta saçlı, kırk yaşlarında bir köylüydü." - Reşat Nuri Güntekin

* * * * *

Kelime Kökeni :

İtalyanca grande "büyük, yüce, gösterişli" sözcüğünden alıntı olabilir; ancak bu kesin değildir. İtalyanca sözcük Latince grandis "büyük" sözcüğünden evrilmiştir. 

Latince “grandis” terimi, “büyük” veya “büyüklük” anlamında kullanılan “grandis” kökünden gelmektedir. “Grandis” kelimesinin kökeni, daha eski Hint-Avrupa dillerine kadar uzanmaktadır. Özellikle Latince’de “grandis” kelimesi, bazı dillerde karşılık gelen benzer anlamların bulunduğu eşdeğer kelimelere yol açmıştır. Örneğin, İtalyanca “grande” ve Fransızca “grand” kelimeleri de anlam olarak benzerlik içerir. 





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-



not: görsel, internetten alıntıdır.​




1 Nisan 2025 Salı

BİR KELİME = GALİZ




Galiz : (sıfat, Arapça) Kaba ve çirkin.

"Arapça, Kürtçe, Türkçe en galiz küfürlerin birbirine karıştığı bu çığırtkan yaygarayı lezzetle dinlerdim." - Ahmet Hamdi Tanpınar

* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça ġlẓ kökünden gelen ġalīẓ غليظ  "kalın, koyu, kaba" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça ġilẓat غلظة  "kabalaşma, koyulaşma" sözcüğünün sıfatıdır.




Kelime, Sevgili KuyruksuzKedi tarafından önerilmiştir, katkılarına teşekkürler.




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: ​gif, www.seventeen.com' dan alıntıdır.




28 Mart 2025 Cuma

BİR KELİME = KADİT




Kadit : (Arapça) 1. (sıfat) Çok zayıf.

      "Gözlerini kadit elleriyle iyice ovdu." - Ömer Seyfettin

2. (isim) Güneşte veya hafif alevde kurutulmuş et.

3. (isim) ► İskelet.

* * * * *

Birleşik Fiil, Kalıp Söz olarak kullanımı :

Kadidi çıkmak : 1. Çok zayıflamak, bir deri bir kemik durumuna gelmek.

      "Sıtmalı arabacıların titredikleri, cılız, kadidi çıkmış öküzlerin iç ezici bir şekilde düşündükleri görülürdü." - Sait Faik Abasıyanık

2. İskeleti görünmek.

* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça ḳdd kökünden gelen ḳadīd قديد  "ince şerit şeklinde kesilip kurutulmuş et" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça ḳadda قدّ  "şerit şeklinde kesti, dildi" fiilinin sıfatıdır.



Güzel ülkem için aydınlık ve adaletli bayramlar diliyorum.


{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, retrowaste.com' dan alıntıdır.​




25 Mart 2025 Salı

BİR KELİME = DURUM





Durum : 
1. (isim) Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi; yer, vaziyet (I), hâl, hâlet, keyfiyet, mevki, manzara, pozisyon.

      "Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı." - Reşat Nuri Güntekin

2. (isim) Duruş biçimi; tavır.

3. (isim) Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.


* * * * *

Birleşik Kelime olarak kullanımı : 

Durum eki, açık durum, coğrafi durum, geçerli durum, istenmeyen durum, ruhsal durum, seferî durum, süredurum, sürer durum, üç durum yasası, yalın durum, ad durumu, araç durumu, ayrılma durumu, belirtme durumu, birliktelik durumu, bulunma durumu, çıkma durumu, çiçek durumu, dış çizgiler durumu, duygu durumu, eşitlik durumu, gün durumu, hava durumu, ilgi durumu, isim durumu, kalma durumu, tamlayan durumu, uzaklaşma durumu, yönelme durumu, yükleme durumu.

(Liste uzun olduğu için kelimelerin açıklamalarını buraya alamadım. TDK' dan bknz.)

* * * * *

Birleşik Fiil veya Kalıp Söz olarak kullanımı :

... durumuna düşmek, ... durumunda olmak (veya bulunmak), durum almak, durumdan ders çıkarmak, durumdan vazife çıkarmak, durumu bozulmak, durumu düzelmek, durumunu açmak.


* * * * *

Kelime Kökeni:

(Bilgiler, Nişanyan sözlükten alıntıdır.)

Eski Türkçe turum “boy, endam” sözcüğü ile eş kökenlidir. Bu sözcük Eski Türkçe tur- fiilinden Eski Türkçe +Im ekiyle türetilmiştir.

Türkiye Türkçesi kullanımdan düşmüş bir sözcük iken, Dil Devrimi döneminde canlandırılmıştır.
(durum vaziyet)

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler :

Eski Türkçe: “boy” [Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073]

"bir er turumı sūw" [bir adam boyu su]

Yeni Türkçe: “vaziyet, hal” [Cumhuriyet (gazete), 1934]

"Böylece yurd yarı koloni oldu. Bu durum kurtuluş savaşına kadar sürdü."






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, internetten alıntıdır.




23 Mart 2025 Pazar

BİR KELİME = NÜMAYİŞ





Nümayiş : (isim, eskimiş, Farsça) ► Gösteri.

      "Darülfünun gençleri İstanbul'da büyük bir nümayiş yapmışlardı." - Falih Rıfkı Atay

👇

Gösteri :

1. (isim) İlgi, dikkat çekmek için bir topluluk önünde gösterilen beceri veya oyun.

      Uçakların uçuş gösterileri.

2. (isim) Bir istek veya karşı görüşün, halkın ilgisini çekecek biçimde topluca ve açıkça yapılması; nümayiş.

3. (isim) Sinema veya tiyatroda film, oyun gösterme işi.

      Sinematekte film gösterileri başladı.

4. (isim) Genellikle şarkı, dans vb.nin yer aldığı eğlence; şov.

5. (isim) Birinin, bir topluluğun kendi duygusunu gösteren sözü veya davranışı, tezahüratı.


* * * * *


Kelime Kökeni:

Farsça numāyiş نمايش  "gösterme, gösteri, gösteriş" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük, Farsça numūdan, numā- نمودن, نما  "göstermek, görünmek" fiilinden +iş sonekiyle türetilmiştir. Bu sözcük Orta Farsça (Pehlevice veya Partça) aynı anlama gelen nmūdan, nmāy- fiilinden evrilmiştir.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, www.bbc.com dan alıntıdır.





21 Mart 2025 Cuma

BİR KELİME = YAKİNEN





Yakinen : (zarf, Arapça) Kesin olarak.

      "Hatta yakinen biliyorlardı ki öyle ufaktan bir aileye mensup değildi." - Refik Halit Karay

* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça yaḳīnan يقينً  "mutlak surette, kesin olarak" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça yḳn kökünden gelen yaḳīn يقين  "kesin olma, herhangi bir akıl yürütme gerektirmeksizin bilinme" sözcüğünün zarfıdır. Bu sözcük, yaḳn يقن  "kesinlikle bilme, kesin olma" sözcüğünden türetilmiştir.


Yakin : (Arapça) 1. (isim, eskimiş) Sağlam, kesin bilgi.

2. (isim, eskimiş) Bir şeyi iyice, kesinlikle bilme.

* * * *


Dipnot : Yakinen sözcüğünü, "yakından" kelimesinin eski ve daha ağdalı hali sanabiliriz ki ben de öyle düşünüyordum. "Hamili kart yakinimdir" gibi farklı/yanlış kullanımlar da bunu körüklemiş olabilir. Ekşi Sözlük' te şöyle bir açıklama gördüm: "Hâmil-i kart yakînimdir" olan cümle kalıp olarak, Osmanlı'nın son dönemlerinde bürokraside icat edilmiş ve çok kullanılmıştır. Dolayısıyla halk ağzıyla değil saray ağzıyla konuşulur ve yazılırdı o zamanlar.




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: gif, tenor.com dan alıntıdır.




18 Mart 2025 Salı

BİR KELİME = KERTERİZ






Kerteriz : (Rumca)
1. (isim, denizcilik) Bir yerin nerede bulunduğunu pusula ile ölçme.

2. (isim) Balıkçıların denizde sığlıkları belirlemek için kullandıkları işaretlerin bütünü.

* * * * *

Birleşik Kelime kullanımı :

Kerteriz noktası : (isim, denizcilik) Geminin bulunduğu yeri anlamak için kerteriz almaya yarayan fener kulesi, duba, şamandıra vb.nin harita üzerindeki yeri.

* * * * *

Birleşik Fiil veya Kalıp Söz olarak kullanımı :

Kerteriz almak (veya etmek) : Bir yerin hangi yönde veya geminin nerede bulunduğunu pusula ile ölçmek.

"Uzakta, sancak tarafında, kerteriz ettiğimiz fenerin ışığı bir yanıp bir sönüyor." - Zeyyat Selimoğlu

* * * * *

Kelimenin Kökeni :

Yeni Yunanca kartárizo καρτάριζο  "pusulanın 32'de bir bölümlerine göre yön tayin etmek" fiilinden alıntıdır. Yunanca fiil Venedikçe aynı anlama gelen yazılı örneği bulunmayan *quartarisàr sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Venedikçe quarta "kerte" sözcüğünden türetilmiştir. 



Kerte : İtalyanca quarta "1. çeyrek, 2. pusula kadranının 1/16 dilimini belirtmek için kullanılan söz" sözcüğünden alıntıdır. İtalyanca sözcük Latince quartus "çeyrek" sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Latince quatuor, quatr- "dört" sözcüğünden türetilmiştir.




Kelime, Sevgili Mindmills' in sayfasından yayına alınmıştır. Katkılarına teşekkürlerimle,




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, eastmarine.com.tr den alınmıştır.




16 Mart 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 ART FARMER



Art Farmer
(1928 - 1999)

 Nüfusta kayıtlı adı Arthur Stewart Farmer olan ABD'li caz trompetçisi bugünkü konuğumuz. Ayrıca kendisi için özel olarak tasarlanmış bir trompet-flugelhorn kombinasyonu olan flumpet çalan sanatçı, ikiz kardeşiyle birlikte henüz dört yaşındayken vefat eden babasının ardından tüm ailesi ile birlikte Phoenix, Arizona'ya taşındılar. İlkokulda piyano çalmaya başladı, 13 yaşında kornet ve ardından trompette karar kılmadan önce bas tuba ve kemana geçti. Ailesi müzikle ilgiliydi, çoğunluk bir enstrüman çalıyordu. Farmer'ın okulundaki öğretmenler kapsamlı müzik dersleri veremiyordu. Kendi kendine müzik okumayı öğrendi ve yeni ana enstrümanı olan trompet pratiği yaptı. O ve erkek kardeşi 1945'te Los Angeles'a taşındılar ve müzik odaklı Jefferson Lisesi'ne gittiler, burada müzik eğitimi aldılar ve diğer müzisyenlerle tanıştılar. Art, 16 yaşında profesyonel olarak trompet çalmaya başladı ve çeşitli gruplarla sahne aldı.
Liseyi terk etti ve Los Angeles'ta bir ergen olarak, bebop ve swing döneminin büyük grupları Farmer'ın dikkatini çekti. On yıl sonra, "Cazda olmam gerektiğini biliyordum. İki şeye önem verdim – büyük bir grupta trompet bölümünün sesi ve bir jam session duymak". Farmer'ın 1940'larda trompetinden etkilendiği isimler Dizzy Gillespie, Miles Davis ve Fats Navarro'ydu, ancak kendi sözleriyle, "Sonra Freddie Webster'ı duydum ve sesini sevdim. Ses üzerinde çalışmaya karar verdim çünkü benim yaşımdaki erkeklerin çoğu sadece hız üzerinde çalışıyor gibi görünüyordu." demiştir. Daha sonra Johnny Otis liderliğindeki bir grupla turneye çıktı, ancak Farmer'ın dudağı pes ettiği için bu iş sadece dört ay sürdü. Haftanın yedi günü uzun süreler boyunca performans sergilemek, bu tür fiziksel taleplerle başa çıkmak için yeterince gelişmemiş olan tekniği üzerinde büyük bir baskı oluşturdu ve sonunda dudağı yırtıldı, çalamayacak duruma geldi. Daha sonra New York'ta teknik eğitim aldı ve burada bir süre hademe olarak çalıştı. 1947 ve 1948 yılları arasında serbest müzisyen olarak çaldı. 

Dizzy Gillespie'nin büyük grubu için yapılan seçmelerde başarısız oldu. 1940'ların sonlarından 1950'lere kadar Los Angeles'ta beyaz müzisyenlerin egemenliği altında olduğu için kulüp ve stüdyo çalışmaları yapmak zordu, üstelik konsere giderken hayati tehlikeler de atlattı. Bir gece araba ile konsere giderken, Farmer'ın içinde bulunduğu araba yüksek hızdan devrildi ve o beyin sarsıntısı geçirirken, bir diğer müzisyenin kaburgaları kırıldı. 1948 de ilk stüdyo kaydını yaptı ve devamı geldi. Ardından televizyon şovları, festival katılımları derken adı daha fazla duyulmaya ve ünlenmeye başladı.
1950'lerin ortalarından itibaren Farmer, George Russell, Quincy Jones ve Oliver Nelson da dahil olmak üzere günün önde gelen aranjörlerinin kayıtlarında yer aldı ve her şeyi çalabilme konusundaki ünü nedeniyle talep gördü. 1959'da besteci ve tenor saksofoncu Benny Golson ile birlikte, her biri bağımsız olarak diğerinin yeni altılısının bir üyesi olması gerektiği sonucuna vardıktan sonra Jazztet'i kurdu. Jazztet 1962'ye kadar sürdü ve bir kaç albüm kaydettiler. 1965-66'da Avrupa'yı gezdi. 1968'de Viyana'ya yerleşti ve burada The Kenny Clarke/Francy Boland Big Band ile sahne aldı ve Avusturya Radyo Orkestrası'na katıldı. 1980'lerin başında, Farmer yaşam tarzında bazı değişiklikler yaptı. The New Yorker'da 1985 tarihli bir makale için röportaj verdiğinde, birkaç yıl önce 30 kilo verdiğini ve bundan birkaç yıl önce sigarayı, içkiyi bıraktığını aktaran Farmer, müzisyenlerin çoğunun uyuşturucuyla ilgili sorunlarından kendini kurtarmayı başarmıştı. 1994 yılında Avusturya Altın Liyakat Madalyası ile ödüllendirildi. Aynı yıl, New York'taki Alice Tully Hall'da başarılarının onuruna bir konser düzenlendi. Farmer ayrıca, daha sonraki kariyeri boyunca, ABD ve Avrupa orkestralarıyla bazı klasik müzik parçaları da dahil olmak üzere, bir lider olarak kapsamlı kayıtlar yaparak, 68 yaşında hala en iyi döneminde olduğunu kanıtladı. 1999'da National Endowment for the Arts Jazz Master olarak seçildi. Birkaç ay sonra, 71 yaşındayken Manhattan'daki evinde kalp krizinden öldü.

Bu dünyadan giden çoğu sanatçıda olduğu gibi arkasında çok iyi seslendirilmiş parçalar bıraktı, bizler de onların dokundukları notaları dinleyerek onurlandırmaktayız.

Müzikle renklendirilmiş enfes bir pazar günü diliyorum.
 





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-