16 Mart 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 ART FARMER



Art Farmer
(1928 - 1999)

 Nüfusta kayıtlı adı Arthur Stewart Farmer olan ABD'li caz trompetçisi bugünkü konuğumuz. Ayrıca kendisi için özel olarak tasarlanmış bir trompet-flugelhorn kombinasyonu olan flumpet çalan sanatçı, ikiz kardeşiyle birlikte henüz dört yaşındayken vefat eden babasının ardından tüm ailesi ile birlikte Phoenix, Arizona'ya taşındılar. İlkokulda piyano çalmaya başladı, 13 yaşında kornet ve ardından trompette karar kılmadan önce bas tuba ve kemana geçti. Ailesi müzikle ilgiliydi, çoğunluk bir enstrüman çalıyordu. Farmer'ın okulundaki öğretmenler kapsamlı müzik dersleri veremiyordu. Kendi kendine müzik okumayı öğrendi ve yeni ana enstrümanı olan trompet pratiği yaptı. O ve erkek kardeşi 1945'te Los Angeles'a taşındılar ve müzik odaklı Jefferson Lisesi'ne gittiler, burada müzik eğitimi aldılar ve diğer müzisyenlerle tanıştılar. Art, 16 yaşında profesyonel olarak trompet çalmaya başladı ve çeşitli gruplarla sahne aldı.
Liseyi terk etti ve Los Angeles'ta bir ergen olarak, bebop ve swing döneminin büyük grupları Farmer'ın dikkatini çekti. On yıl sonra, "Cazda olmam gerektiğini biliyordum. İki şeye önem verdim – büyük bir grupta trompet bölümünün sesi ve bir jam session duymak". Farmer'ın 1940'larda trompetinden etkilendiği isimler Dizzy Gillespie, Miles Davis ve Fats Navarro'ydu, ancak kendi sözleriyle, "Sonra Freddie Webster'ı duydum ve sesini sevdim. Ses üzerinde çalışmaya karar verdim çünkü benim yaşımdaki erkeklerin çoğu sadece hız üzerinde çalışıyor gibi görünüyordu." demiştir. Daha sonra Johnny Otis liderliğindeki bir grupla turneye çıktı, ancak Farmer'ın dudağı pes ettiği için bu iş sadece dört ay sürdü. Haftanın yedi günü uzun süreler boyunca performans sergilemek, bu tür fiziksel taleplerle başa çıkmak için yeterince gelişmemiş olan tekniği üzerinde büyük bir baskı oluşturdu ve sonunda dudağı yırtıldı, çalamayacak duruma geldi. Daha sonra New York'ta teknik eğitim aldı ve burada bir süre hademe olarak çalıştı. 1947 ve 1948 yılları arasında serbest müzisyen olarak çaldı. 

Dizzy Gillespie'nin büyük grubu için yapılan seçmelerde başarısız oldu. 1940'ların sonlarından 1950'lere kadar Los Angeles'ta beyaz müzisyenlerin egemenliği altında olduğu için kulüp ve stüdyo çalışmaları yapmak zordu, üstelik konsere giderken hayati tehlikeler de atlattı. Bir gece araba ile konsere giderken, Farmer'ın içinde bulunduğu araba yüksek hızdan devrildi ve o beyin sarsıntısı geçirirken, bir diğer müzisyenin kaburgaları kırıldı. 1948 de ilk stüdyo kaydını yaptı ve devamı geldi. Ardından televizyon şovları, festival katılımları derken adı daha fazla duyulmaya ve ünlenmeye başladı.
1950'lerin ortalarından itibaren Farmer, George Russell, Quincy Jones ve Oliver Nelson da dahil olmak üzere günün önde gelen aranjörlerinin kayıtlarında yer aldı ve her şeyi çalabilme konusundaki ünü nedeniyle talep gördü. 1959'da besteci ve tenor saksofoncu Benny Golson ile birlikte, her biri bağımsız olarak diğerinin yeni altılısının bir üyesi olması gerektiği sonucuna vardıktan sonra Jazztet'i kurdu. Jazztet 1962'ye kadar sürdü ve bir kaç albüm kaydettiler. 1965-66'da Avrupa'yı gezdi. 1968'de Viyana'ya yerleşti ve burada The Kenny Clarke/Francy Boland Big Band ile sahne aldı ve Avusturya Radyo Orkestrası'na katıldı. 1980'lerin başında, Farmer yaşam tarzında bazı değişiklikler yaptı. The New Yorker'da 1985 tarihli bir makale için röportaj verdiğinde, birkaç yıl önce 30 kilo verdiğini ve bundan birkaç yıl önce sigarayı, içkiyi bıraktığını aktaran Farmer, müzisyenlerin çoğunun uyuşturucuyla ilgili sorunlarından kendini kurtarmayı başarmıştı. 1994 yılında Avusturya Altın Liyakat Madalyası ile ödüllendirildi. Aynı yıl, New York'taki Alice Tully Hall'da başarılarının onuruna bir konser düzenlendi. Farmer ayrıca, daha sonraki kariyeri boyunca, ABD ve Avrupa orkestralarıyla bazı klasik müzik parçaları da dahil olmak üzere, bir lider olarak kapsamlı kayıtlar yaparak, 68 yaşında hala en iyi döneminde olduğunu kanıtladı. 1999'da National Endowment for the Arts Jazz Master olarak seçildi. Birkaç ay sonra, 71 yaşındayken Manhattan'daki evinde kalp krizinden öldü.

Bu dünyadan giden çoğu sanatçıda olduğu gibi arkasında çok iyi seslendirilmiş parçalar bıraktı, bizler de onların dokundukları notaları dinleyerek onurlandırmaktayız.

Müzikle renklendirilmiş enfes bir pazar günü diliyorum.
 





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





4 yorum:

  1. Merhabalar.
    Bir taraftan caz trompetçisi Art Farmer'in bizim için seçtiğiniz eserini dinlerken, bir yanda da hayatını okumaya devam ettim. Dudağının yarılmasına sebep olan müzik aleti trompet değil mi? Ben öyle anladım. Nefesli çalgılarda otoriteler, kişinin dudak yapısını inceleyerek işte "sen şu enstrümanı yapabilirsin" şeklinde önerilerde bulunduklarını biliyorum. Çünkü kardeşim de askeri bando da görevliydi ve hemen hemen bandoda kullanılan tüm nefesli çalgıları icra edebiliyordu. Onu da genç yaşta elim bir trafik kazası sonucu 38 yaşında kaybetmiştik.

    Farmer'in müzik hayatının bir noktasında sigara ve alkolü bırakması iyi olmuş ama, yine de 71 yaşında kalp krizinden vefat etmiş. Allah rahmetiyle muamele eylesin.

    Trompet enstrümanının üzerinde sadece üç tane nota düğmesi var. Ben hep merak ederdim sadece bu üç nota ile bir eseri nasıl icra edebiliyorlar diye, tabi bu üç düğmeye üfleme tekniği takviyesi ile yedi ana sesi çıkarabiliyorlarmış. Trombon da icrası zor bir enstrüman, ben trombonu perdesiz (keman, ut, cümbüş vb) sazlara benzetirim. Tüm nefesli sazlarda temiz üflemek marifettir. Telli çalgılarda da temiz vuruş ve temiz basış marifettir. Gençliğim de yaylı ve mızraplı enstrümanlar (bağlama, keman, kabak kemane, ut, mandolin, gitar vb.) üzerinde çok çalıştım. Bu çalgıların virtüözü olamadım ama, her birini rahat bir şekilde icra edebiliyordum. Daha sonra nefesli sazların içinde mey ve zurnaya sardırdım ama beceremedim bıraktım. 2000 yılından beri hepsinden elimi ayağımı çektim.

    Batılılar nasıl bizim gazel, uzun hava, kırık hava, bozlak vs. müzik formlarımızı garipsiyorlarsa, bizler de Batı'nın müzik formlarını garipsiyoruz. Örneğin yaşlı bir İç Anadolu insanına bir caz müziği dinletsek, "bu nasıl müzik" der. İşin başlarında Batı müziğinin her türü bize de öyle geliyordu. Ancak, müzikle uğraşırken, belli bir mesafe aldıktan sonra Batı müziği formlarından da zevk almaya başladık.
    Müziğin formu ne olursa olsun, içindeki nota seslerini ayırt edebilir bir kulak yapınız varsa, dinlediğiniz her eserden zevk alırsınız.
    Bu güzel Pazar günü müziği paylaşımınız için çok teşekkür ederim. Sayenizde ismini ve müziğini hiç bilmediğimiz, duymadığımız sanatçıları ve onların icra ettikleri eserleri tanımış oluyoruz. Emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Recep Bey merhabalar,
      Evet haklısınız, Art Farmer okullu bir icracı olmadığından, epey zorlu bir müzik aleti olan trompeti kullanırken dudağı yırtılmış. Daha sonra tekniği öğrenince her şey yoluna girmiş.

      Kardeşinize çok üzüldüm, Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın.
      Nefesli çalgılar gerçekten zor, Neyzen'le ilgili anıları okurken öğrenmiştim. Telli çalgılarda iyiyimdir ben de. Yine de müzikle, enstrümanla uğraşmak çok keyifli bir şey, iyi ki zamanında siz de ilgilenmişsiniz.

      İlk başta her şey yabancı gelebilir insana ama eğitimle ve ilgi ile her şey başarılır ve zevkler bile gelişir. Hayatta tek tip hiç bir şey yok, o yüzden değişikliklere, yeniliklere mümkün olduğu kadar kapıları açık tutmak gerek sizin de eklediğiniz gibi. Güzel tınılar dolsun ve neşe katsın hayatımıza.
      Çok teşekkür ederim değerli görüşlerinizi, beğeninizi bizlerle paylaştığınız için.
      Sağlık ve afiyetler diliyorum.
      Saygılarımla,

      Sil
  2. Yazının içindeki pek çok karakteri bilirken ve dinlemişken Arthur'u ilk kez duyuyor ve dinliyorum. Benim bilmemem normal çünkü cazla tanıştığımızda çocuktuk, hep büyük sanatçılar vardı, onları bilirdik, gençken de caza yakındık ama yine de diğer türlere olduğu kadar değil Öğrenmenin yaşı yoktur derler ya, bu da ben açısından bir örnek. Tanıştırdığın için çok teşekkürler Sevgili Dostum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Dostum Buraneros,
      Haklısın, ayrıca Türkiye' de öne çıkan müzisyenler daha çok Frank Sinatra, Bing Crosby, Elvis Presley gibi sanatçılardı. Caz bir tık geride kalmış bir türdü zannımca.
      Her daim öğrenmek ve buna açık olmak harika bir şey. Yorumun için teşekkürler sana

      Sil

{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-


Dikkat Spama düşen yorumlar denetimden geçerek yayınlanacaktır.

:)

;)

:D

:(

=(

:@

:X

:O

:P

:F

:Y

:A

<3


:T

:H