Bugün yayında "İnsan Ne İle Yaşar?" başlıklı yazıyı seslendirdim.
İnsanın doymak bilmeyen açlığının sonuçlarını anlatan öyküde, aslında oldukça güncel bir durumdan bahsediliyor. Tıpkı bugün içinde bulunduğumuz durum gibi.
Yayını dinlemek için buraya tıklayınız.
|)_)
-”-”-
Çok güzel seslendirmişsin, teşekkürler.
Hikaye etkileyici. İnsanların gözü hiç doymuyor. Sonda söylediklerin de çok anlamlıydı. Günümüze bakınca geçmiş zamanlar daha mantıklı geliyor. Büyük ev ve çok eşya içine kendimizi hapsettik, sonra da bitmeyen ev işlerinden yakınıyoruz. Her şeyi kendimiz açıyoruz başımıza.
YanıtlaSilduygu emanet,
SilAslında tüm ihtiyacımız 2 ya da 3 öğün yemek, mevsime göre giysi ve bol izlemek, öğrenmek, okumak, sevgi yeşertmek. Gerisi o kadar boş ki.
Teşekkür ederim yorumuna
Soldaki Podcast karakterlerini hemen anladım
Ve suluboya resim yine... Daha önce söyledim mi bir an hatırlayamadım ki söylemişimdir, tekrar da olsa sözümü esirgemeyeceğim: Bir sergi hayali kurduruyor insana
YanıtlaSilBir de aklım dinlerken not etti. İki farklı seslendirme; biri usta bir yazardan, diğeri hayattan öyküde. Dinlerken iki anlatımdaki farklı hız ve tempoya ayak uyduran ses ritminin ve duygusunun fazlasıyla dikkatini çektiğini, kolay bir iş olmadığını düşündü zihnim ve bunu ifade et diye de dürttü beni. Elçiye zeval olmaz dedim ben de
buraneros,
) Teşekkürler bunun için.
))
SilSergi için sıkı çalışmam lazım ama olur gibi geliyor bana sizlerin de destekçi sözlerinizle
Dikkat edip not aldığınız konuda haklısınız, konuların farklılığı, bendeki hissiyatı etkili oluyor seslendirmede.
Bu ayrıntılara dikkat ettiğiniz için gerçekten teşekkür ederim.
Elçi başımızın tacı.
Güzel ve ibretlik bir hikaye. İhtiyaçlarımız ve taleplerimiz arasındaki mesafeyi kapatmamız lazım.
YanıtlaSilTurgay Aksoy,
SilÇok doğru söylediniz, teşekkür ederim yorumunuzla katılımınıza
menekşeleri çizmişsiniz sanırım, çok güzel resim her zaman ki gibi
hikaye çok anlamlı gerçekten keşke herkes bunun farkına varabilse
YanıtlaSilAhmet Ozan,
Çok teşekkür ederim.
SilEvet
Aslında alacağımız önemli bir ders var hikayede. Keşke dediğiniz gibi mümkün olsa.
Bu hikâyeyi okumuştum ama sesinizden dinlemek çok daha etkileyici. İnsan çoğu zaman hırsına yenik düşüyor. Daha fazlası, daha fazlası diye diye tüketiyor ömrünü. Oysa hikâyede konu edildiği üzere dünyadan götürebildiği birkaç kürek topraktan başka bir şey yok! Resim yine şahane, teşekkürler
YanıtlaSilKaystros Tyrha,
)
SilÇok anlamlı bir hikaye gerçekten. Kendime ve etrafıma sürekli soruyorum bir şey almak istediklerinde; "İhtiyacın var mı? Gerekli mi?" diye, o zaman o şeye uzanan elleri duruyor biliyor musunuz
Beğeni ve yorumunuz için kalpten teşekkürler.
Toprak doyursun gözünü diye boşuna dememişler. Dünya üç günlük, hırslarıyla hareket edenler için güzel bir hikaye, ders alabilene tabi.
YanıtlaSilEmeğine sağlık canım
Filmgündemi,
SilÇok doğru söyledin, bazılarına yetmiyor işte.
Yorumunla katkına çok teşekkür ederim.
Bu hikayeyi biliyordum. Ama dinleyince yine etkiledi beni. Bir avuç toprak işte. Hepsi bu.
YanıtlaSilYaşamdan Yazılar,
SilÇok etkili bir hikaye. Ayda bir hatırlatmak lazım kendimize.
Teşekkürler,
Ben gene podcastten geldim ama benim dinlediğimde ıhlamurlar çiçek açmıştı. Ihlamurlar çiçek açtığı zaman ki o koku... Sesiniz de çok yakışmış şiire, ıhlamurun efil efil esen rüzgarda yaydığı huzur gibi yayıldı ofise. İyi geldi güne. Resme bayıldım pek naif. Bahar gibi
YanıtlaSilEvren, ne harikasınız

SilEvet bugün Dünya Şiir günü nedeniyle podcastte daha önce bir blogdaşın önerdiği (kimdi not almamışım, özür diliyorum kendisinden) bu şiiri seslendirmek istedim. Kokusu, tadı, görünüşü hepsi tek kelimeyle harika olan bir ağaçtır. Okumayı beğendiyseniz ne mutlu.
Beğeni ve destekleriniz için kalpten teşekkürlerimle