29 Mart 2012 Perşembe

teşekkür












"....Bu sefer inanmak ve ümit etmek kabiliyetini ben kaybetmiştim. İçimde insanlara karşı öyle itimatsızlık, öyle bir acılık peyda olmuştu ki, bundan zaman zaman kendim de korkuyordum. Kim olursa olsun, temasa geldiğim herkesi düşman, hiç değilse muzır bir mahluk telakki ediyordum. İnsanlara duyduğum şüphe, kin derecesine çıktı. Bana yaklaşmak isteyenlerden kaçtım. Kendime en yakın bulduğum veya bulacağımı zannettiğim insanlardan en çok korkuyordum. "O bile böyle yaptıktan sonra!.." diyordum... Ne yapmıştı, bu malûm değildi; ve asıl bunun için muhayyilem en fena ihtimaller üzerinde duruyor ve en ağır hükümleri veriyordu...." *


Telefon çaldı.  Okuduğu kitabın sayfasına bir ayraç koyup, telefona uzanıp açtı. Arayan sevgilisiydi. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle konuşmaya başladı. Sevgili o akşam bir yemekteydi ve onun sesini duymak istemiş, bir boşluktan yaralanarak, dışarı çıkıp aramıştı. Konuşma esnasında sokaktan geçen çalgıcılara bir istek şarkı çalıp çalamayacaklarını sordu. Hangi şarkıyı istediğini sordu sevgiliye. "Sevemez kimse seni" dedi sevgili. Hemen istek parçayı girdi sokaktaki çalgıcılar ve ahizenin deliklerinden nağmeler kulaklarına dolmaya başladı. Gülümseyerek sözleriyle eşlik etti şarkıya. 

Şarkı çalarken birden çok eskilere gitti. Kendisine bu kadar incelikli davranan bir sevgiliyi hayal etmişti hep. Onu özleyen, duygularını hiç çekinmeden, üstüne bir yük yüklemeden gösterebilen, aynı düşünce paralelinde birini. Öyle ki, birbirlerinin herhangi bir olay karşısında ne düşüneceğini bilecek kadar... ve işte öyle biri yıllar sonra karşısına çıkmıştı. 


Daha önce yaşadığı ilişkide bir sahneye kaydı hafızası. Evin içinde yemek hazırlığı yapmakta ve kapı çalıyor. Gidip kapıyı açtığında sevdiği adamın geldiğini bilmesine rağmen, sevinç ve şaşkınlık içinde boynuna atılıyor ve öpüyorken, birden adam onun kollarını tutup bedenini ondan ayırıyor ve "tamam tamam hoşbulduk" diyerek bıkkın bir halde sevgi seramonisine son veriyor. Bu sahne bir kaç kez üst üste tekrarladığında, artık zil çaldığında "Pavlov' un köpekleri" misali geri durması, yılışmaması gerektiğini anlıyor. Okuduğu kitaptaki son paragrafta işte bu hayal kırıklığını, "o bile böyle yaptıktan sonra.." deyip kişinin bir değersizlik duygusuna kapılabileceğini ve sevmeye açık bir kalbin kapılarını işte böyle kapatabileceğini anlatıyordu. Tam o paragrafı okurken, sevgilisinin araması da, geçmişte yaşanan olaya harika bir gönderme yapıyordu.


Şanslıydı. Böyle bir olay yaşadıktan sonra, tekrar sevgiyi yeşerten ve yaslanabileceği, her koşulda güven veren ve herşeyini paylaşan bir sevgili vermişti hayat ona. Bunun için teşekkür etmeliydi. Hemen bir şairden yardım aldı. Ve cep telefonu mesajına şunları yazıp gönderdi.



"Ben sana teşekkür ederim, beni sen öptün,

Ben uyurken benim alnımdan beni sen öptün;
Serinlik vurdu korulara, canlandı serçelerim;
Sen mavi bir tilkiydin, binmiştin mavi ata,
Ben belki dün ölmüştüm, belki de geçen hafta.

Sen bana çok güzeldin, senin ayakların da." **




{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




not: (*) Girişteki paragraf, Sabahattin Ali' nin Kürk Mantolu Madonna adlı eserinden alıntıdır. 
      (**) Şiir şair Ülkü Tamer' in Ben Sana Teşekkür Ederim isimli şiiridir.
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-