*****************
"Bazen ona bir şeyler yazarsın, yazar silersin... yazar silersin...
"Bazen ona bir şeyler yazarsın, yazar silersin... yazar silersin...
O hiç birini okumamış olur; ama sen hepsini söylemiş olursun"
Murathan Mungan
Sallanan koltuğuna oturdu, elindeki kağıtlarda cümleleri özenle notaların altına yerleştirdi. Elleri, kendinden bağımsız çalışıyordu sanki. Ama hiç şikayeti yoktu. Bu otomatiğe bağlanmış hal, onu kafasındaki düşüncelerden arındırıyordu. Sırtında bir ürperme hissetti ve hemen şömineye baktı. Ateş hızını kaybetmişti, hemen kalktı mutfakta hazırlanan odun dolu sepeti sürüye sürüye odaya getirdi. En irilerinden bir iki parça odun atıp, ateşi karıştırdı. Alev; içinde bir canavar canlanıp kükrüyormuş gibi hareketlendi. Ellerini uzatıp parmaklarındaki mermer soğukluğunu yumuşattı.
"Bir bardak çay hiç de fena gitmez" diye düşündü. Hemen mutfağa gidip ocağa suyu koydu. Mutfak kızıl bir renge bürünmüştü, camdan yansıyan batmakta olan güneşin ışıklarıyla. Gözleri ilerdeki tepelerde dolandı, ağaçlar çıplaklıklarından utanmayan bir görünüm sergiliyor, kuşlar tepelerinde kocaman daireler çizip, dağılıp, tekrar biraraya geliyorlardı. Yüzüne bir tebessüm gelip yerleşti.
Kaynayan suyun sesiyle kendine geldi ve tepsiyi aldı içeri gitti. Mutfaktaki manzaradan sonra keyiflenmişti ve pikaba doğru yöneldi. Sahneleri kasıp kavurduğu zamanlardan, en sevdiği şarkıyı, odayı dolduran müzikle beraber sessizce söylemeye başladı.
*************
Alkışlar bitmek bilmiyordu. Seyirciler deli gibi alkışlıyor ve onun tekrar sahneye çıkmasını istiyorlardı. Bu dördüncü bis olmuştu. Üstelik hep aynı şarkıyı istiyorlardı. "Sensiz yaşayamam". Menajeri aynı zamanda 2 ay sonra evleneceği sevgilisiydi. "Hayatım harikasın! biliyorum yoruldun ama seni istiyorlar, hadi son kez" dedi. Sahneye çıkıp şarkısını son kez söyledi ve kulise kendini zor attı. Son zamanlarda kendini çok yorgun hissediyordu, çabuk yoruluyordu. Bu festival için epey zorlu bir çalışma sürecine girmişti, belki ondandır diye düşünüyordu ama yine de bir doktor kontrolünden geçmesi gerektiğini hissediyordu.
2 ay sonra evlenecek biri için de kendini o kadar mutlu hissedemiyordu. Arkadaşları ve annesi menajerinin iyi bir hayat arkadaşı olmayacağı yönünde aynı görüşteydiler. Sonuna kadar karşı çıkmıştı onlara ama şimdi neden böyle hissettiğini anlayamıyordu. Mesleğinde iyi bir yerdeydi, iyi kazanıyordu ama çok da çalışıyordu. Hayatında şarkı söylemekten başka bir de onu çok sevmişti ve onunla yaşlanmak istiyordu. Etrafındaki insanların da zamanla onu tanıyıp seveceğine inancı tamdı. Sadece şimdi kendiyle ilgilenmesi gerektiğini hissediyordu.
****************
Ertesi gün doktorundan randevu almıştı. Doktor detaylı bir tarama yapmak istediğinden bahsedince, kimseye haber vermeden hastahaneye yatmak geldi aklına. Babasının uzun süreli hastalığında yakınlarının gözlerindeki üzüntüyü izlemekten dolayı daha fazla hasta olduğunu hissetmişti. Bu yüzden kısa süreli bir dinlenme tatili dedi annesine de, sevgilisine de bu ortadan kaybolma için. Annesi üstelemiş ve sorulara boğmuştu onu. Onun elinden zor kurtulduğu için, sevgilisinin bunu çabuk kabullenmesine memnun olmuştu art niyetsiz.
Kontroller başladığında biraz sessizlik iyi geldi ona. Hemşireler ve bazı doktorlar imza için yanına geldiklerinde bozuluyordu bu sakinlik. Tüm taramalardan geçti, sıra tüm bu koşturmacaların sonucuna gelmişti. Doktorun karşısındaki koltuğa oturdu ve gözlerine baktı. Umutsuzluğu okudu tüm uzuvlarından. Gerçek; dökülmeye başladı doktorun dudaklarından; "Ses tellerinde oluşan kötü huylu kist vardı, yapılan tüm taramalarda tablonun iyimser olamayacak kadar vahim bir durumu sergilediği açıktı. En iyimser tabloda ölmeyecek yaşayacaktı ancak geçireceği operasyondan sonra bir daha şarkı söyleyemeyecek, hatta gırtlağından ses çıkmasına ancak bir alet yardımcı olabilecekti. Ve bir an önce müdahale edilmeliydi." Ses yankılandı, yankılandı ve süratle ordan uzaklaştığını hissetti, her yer karardı.
"Ayılıyor galiba", "Beni duyuyor musunuz?", "Biraz daha iyi misiniz? Tansiyonunuz epey düşmüş, bir ilaç verdik size."
Evet onları duyuyor görüyordu ama kimse onun içindeki çığlıkları duyamıyordu.
*************
Bu durumu en sevdikleriyle hemen paylaşması gerekiyordu. İlk önce sevgilisine gitmeye karar verdi. O yanında olursa, annesine bu durumdan bahsetmek daha kolay olabilirdi. Eve gitti, anahtarla kapıyı açtı, evde olmayabilirdi, şu günlerde şarkıların kayıtlarıyla uğraşıyordu. İçeri girdi, çantasını hole bıraktı. Mutfaktan bir bardak su almak gittiğinde içerden sesler geldiğini duydu. "Yatak odasındaki televizyonu açık bıraktı herhalde" dedi içinden. Attığı her adımda seslere yaklaşırken, şehveti algıladığını hissetti. Ve açık kapının tam ortasında tüm hislerini kaybederken elindeki bardakta yere düşüp, tuzla buz oluyordu.
***************
Ameliyat sonrası annesi ve arkadaşları yanındaydı. Boş bir çuval gibi hissediyordu kendini. İki ay sonra evleneceği adamı vokallerinden biriyle yakalamıştı, hemen ardından kendini ifade ettiği şarkıcılığı tamamen kaybedeceği ameliyatı geçirmişti. Kocaman bir oyunun içinde olduğu dünyadan indirilmişti sanki ve yeni bir şey öğrenmesi gerekiyordu. Şarkı söyleyemiyorsa eğer onları yazmalıydı.
Ameliyat sonrası tedavinin ardından, annesinin ve arkadaşlarının desteğiyle sıfırlanan hayatına yeni bir yön vermeye başlamıştı ve içine korkularını, acılarını, duygularını, koca bir yaşamı kattığı şarkıları okumak için evinin kapısını aşındıran şarkıcılar vardı bu sefer hayatında.
Hayat, her seferinde baştan aldıkları şarkı kayıtlarında olduğu gibi değildi. Artık notaları ve sözcükleri özenle bir kerede seçmeliydi !..
{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-
(*) sensiz yaşayamam
B A Y I L D I M M M M ...
YanıtlaSilÇok güzeldi.Hem dinlediğim parça, hem okuduğum satırlar,gerçekten çok güzeldi momentosum, yüreğine sağlık...
Ebrulim sağolasın... :) öylesine karalıyorum şu ara.
YanıtlaSilYaşlılık ve yalnızlık eşdeğerdir. Yüreğinin sıcaklığı ile mermerin soğukluğu birbirini yalıtır adeta.. Pencereden baktığında yüzbinlerce kuşun bir ahenk içinde gökyüzündeki seronomisi bizi de büyüleyebirir. Biz de bilinen ve bilinmeyen evrenlerin bir üyesiyiz çünkü.. O zaman bu seranomiye eşlik edecek bir taş pilak gramofonda dönmektedir. Bu sesi soğuk mermer mezar taşının altında yattığımız da da duyabiliriz. Çünkü bu ses varlığımızı oluşturan yüreğimizin derinliklerinden gelen bir sestir. Artık mutlu olabiliriz.
YanıtlaSilYorumunuz başlı başına bir öykü niteliği taşımakta Profösör... ellerinize sağlık.
YanıtlaSilSevgili Momentos,
YanıtlaSilMadem Murathan Mungan dizleri anahtarı olmuş bu öykünün, gene aynı şairin şiirini yorum diye bırakmaya karar verdim. Yüreğine sağlık.
Daha az seviyorum seni..
Giderek daha az..
Unutur gibi seviyorum..
Azala azala..
Aramızdaki uzaklığın karanlığında..
Geceler kısalıp..gündüzler uzuyor öyle olunca..
Daha az seviyorum seni..
Kendini iyileştiren bir yara gibi..
Daha az..
Ve zamanla..
Sen geceyi tutuyorsun..ben nöbetini..
Uzak dağ kışlalarında..
Görmüyoruz birbirimizi..
Usul usul sis iniyor..
Kopmuş yollara..
Işığı hafif..uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin..
Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda..
Sevgilim sevgilim
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da..
Artık daha az seviyorum seni..
Unutur gibi..ölür gibi daha az..
Yeniden ödetiyorum kendime
Onca aşkın öğretemediğini..
Kolay değildi..
Yalnızca sevgilimi değil..evladımı da kaybettim ben..
Kaç acı birden imtihan etti beni..
Bir tek gece vardır insanın hayatında..
Ömür boyu sürer nöbeti..
Bu da öyleydi..
İyi ol..
Sağ ol..
Uzak ol..
Ama bir daha görme beni.. MURATHAN MUNGAN
HayalKahvem eline sağlık... :)
YanıtlaSilsevdiğim şiirlerindendir Mungan' ın.