8 Mart 2010 Pazartesi

tuhaf bir hikaye






Telefonu çaldığında uyuyordu...derin bir uykuyu, üstündeki tozu silkeler gibi silkeledi ve buruşturduğu yüzünde ışığa hassaslaşan gözlerini açmaya çalıştı. Şu deliler gibi çalan aygıtı neden salonda bıraktığını hatırlaması için bir iki saniye geçmesi gerekti. Geceyi hatırladı birden ve telefona doğru koşarken yorgan ayağına takıldı, yataktan kalkarken hızlıca yaptığı hamle onu doğruca yere serdi. Dişlerinin arasında gevelediği küfürleri savururken, ağzından minik damlalar da yere saçıldı. Bu kadar sevimsiz bir sabah beklemiyordu doğrusu. Yorgandan ayağını kurtarmaya çalışırken telefon büyük bir sessizlik çukuruna gömülmüş gibi aniden sustu. "pof" ladı ve artık hızlı hareket etmesinin bir anlamı kalmadığından yavaş hareketlerle kalktı.


Cevapsız aramada gördüğü ismi hemen çevirdi ve telefon uzun uzun çaldıktan sonra, karşıdan oldukça uykulu bir "alo" sesi geldi. Hayret etti, oysa biraz önce o aramamış mıydı?!.. bir anda bu kadar derin uykuya nasıl dalabilir diye düşünerek ağzından "alo" yu çıkarttı o da bu durumun verdiği şaşkınlıkla.

"Evet?!" diye sordu karşı taraf sabırsızlık ve huysuzlukla... "ehhmm şey uyandırdım mı? affedersin.. ama biraz önce... ", "sen miydin?" diye şaşıran bu sefer karşı taraftı.. neler oluyordu cidden... huzursuz ama derin uykusundan telefonu çalarak uyanmıştı, şimdi onu geri arıyordu ama rahatsız ettiğini ima eden bir ses tonuyla konuşuyordu o. Artık sinirlenmeye başlamıştı ve ağzından ilk çıkan "beni aradın!" oldu.. bu sefer karşı taraftaki ses ayılmaya çalışan bir tonla, şaşkınlığı da yüklenerek "ben mi?" diye sordu. "Evet sen". "İyi de ben senin telefonunla uyandım ve neler olduğunu anlamaya çalışıyorum." "Ben de öyle !! Bak; biliyorum akşam çok sinirliydim, üzgündüm.. ama sabah beni sen aramışsın gibi yapıp geri arayarak sana rol vermeye çalışmıyorum ! beni tanıyorsun.. herşeyi olduğu gibi söyleyen biriyim işte ben.. ama bu arada hazır aramışken seni kırdıysam gerçekten özür diliyorum. Böyle bir şeyi planlamamıştım.." ağlamaya başladı kendini tutamayarak ve devam etti.. "sana söylemek istediklerim o kadar farklıyken ve seni ne kadar sevdiğimi söyleyecekken bazen seni ve kendimi anlayamıyorum.. hatta tanıyamıyorum. seni o kadar çok seviyorum ki; onca zaman sana kırılacak biblo gibi davranmışken senin birden başka insanların hayatlarından ve onların senden neler istediğinden bahsetmen beni çileden çıkardı". "Tamam anlıyorum canım..ben de özür dilerim senden.. belki de hayatımda şimdiye kadar verici davranmadığım ve bunu hiç de hak etmeyen tek insansın !.. saçmalıyorum bazen haklısın.. sadece biraz zamana ihtiyacım var.. biliyorsun zor anlar geçirdim, geçiriyorum.. bunlar bitecek ve sen nasıl bir aşık olabileceğimi ancak o zaman göreceksin ! şimdiki ben; aslında bir siluetim..." Duyduğu sözler, toprağına su değmiş çiçekler kadar iyi geldi yüreğine..gözlerini silerken "Peki, bunları artık telefonda konuşamayacak kadar yoruldum.. bana kahvaltıya gelebilir misin?". "Elbette, ancak bu telefon olayı nedir? ben aramadım, sen de.. e o zaman?!".  "Belki hayattır.. bizi doğaüstü güçleriyle sarıp sarmalamak istemiştir". Gülümsediği anlaşılan bir sesle "Yarım saat sonra ordayım" dedi.

Kimse yaramaz bir kediye yüklemedi bu telefon hadisesini. Evin kedileri hassastır, sevdiği sahiplerini birbirine yaklaştırmanın yolunu, her ne kadar kabul edilemez gibi gelse de bazen teknolojiyi kullanarak da hallediverir işte. Siz yine de bilmiyormuş gibi yapın ama bir gün beklenmedik bir telefon gelirse de....






{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




not: görseller Google' dan alıntıdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-