(Bugün, söylenişi aynı ama iki farklı anlamı olan bir kelime yayında. Aşağıda ayrı ayrı anlam, kullanış ve birleşik fiil açıklamaları mevcut.)
Matiz :(isim, denizcilik, Rumca) İki halatı ek yeri kalınlaşmayacak biçimde birbirine ekleme işi.
Birleşik Fiil olarak kullanımı :
Matiz etmek : İki halatı ek yeri kalınlaşmayacak biçimde birbirine eklemek.
"Şafak sökerken şatı ta uzaklarda gördük. Ona gittik, denizciler kopan halatı matiz ettiler. Şatı bağladık." - Halikarnas Balıkçısı
* * * * *
Matiz : (Rumca) 1. (sıfat, argo) Çok sarhoş.
2. (sıfat, argo, tiyatro) Orta oyununda ve Karagöz'de sarhoş rolü.
Birleşik Fiil olarak kullanımı :
Matiz olmak :(argo) Sarhoşluktan sızacak duruma gelmek.
"Bak şu moruğa matiz oluyor gene." - Orhan Kemal
* * * * *
Kelime Kökeni :
Yeni Yunanca máthisos μάθυσος "sarhoş" sözcüğünden alıntıdır. Kelime, Eski Yunanca aynı anlama gelen methystēs μεθυστης sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Eski Yunanca methý μεθύ "mayalanmış içki, şarap" sözcüğünden türetilmiştir. Yunanca sözcük, Hintavrupa Anadilinde yazılı örneği bulunmayan *medhu- "mayalanmış içki" biçiminden evrilmiştir.
"Baban diyor ki ‘Meserret çocukların, yalnız / Çocukların payıdır!’ Ey güzel çocuk, dinle." - Tevfik Fikret
Kelimenin Kökeni :
Arapça srr kökünden gelen masarrat مسرّة "neşe, sevinç, gülüş" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük, Arapça sarra سرّ "neşelendirdi, gıdıkladı" fiilinin mastarıdır.
Kelime kökeni konusunda herhangi bir bilgiye ulaşamadım. Teşhir kelimesinden yola çıkarak yaptığım araştırma da bir sonuç vermedi maalesef. Bilgi paylaşımı yapmak isteyen olursa seve seve yayınlarım.
Mahlas : (isim, Arapça) Kendi adından başka eğreti alınan ad,takma isim.
"Yazılarında mahlas kullanan Gevheri ve Dadaloğlu'nun gerçek adları neredeyse unutulmuştur."
Kelime kökeni :
Arapça χlṣ kökünden gelen maχlaṣ "1. kurtuluş yeri, sığınak, 2. şiirde takma ad" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça χalāṣ "kurtulma" sözcüğünün ismi zaman ve mekânıdır.
(1) Mürekkep : (Arapça) 1.(sıfat) İki veya daha fazla şeyin karışmasından oluşan, birden çok ögeden veya parçadan oluşan, sade ve düz olmayan; bileşik.
"Millî kültür bir doktrin değil, yüzlerce eserden mürekkep bir kütüphane ve müzedir." - Mehmet Kaplan
2.(sıfat, kimya) Bileşik.
3.(sıfat) -den oluşmuş.
Birleşik kelime olarak kullanımı aşağıdaki gibidir :
Mürekkep cümle : (isim, eskimiş, dil bilgisi) Birleşik cümle.
Mürekkep fiil : (isim, dil bilgisi) Birleşik fiil.
Mürekkep isim : (isim, eskimiş, dilbilgisi) Birleşik isim.
Mürekkep makam : (isim, müzik) Birleşik makam.
Mürekkep zaman : (isim, müzik) Birleşik çekim.
Birleşik fiil olarak kullanımı aşağıdaki gibidir :
Mürekkep olmak : -den oluşmak.
* * * * *
(2) Mürekkep: (Arapça) 1.(isim) Yazı yazmak, desen çizmek veya basmak için kullanılan, türlü renklerde sıvı madde.
"Delikanlının elinden yere kocaman bir mürekkep şişesi düşüp patladı." - Reşat Nuri Güntekin
2.(isim, hayvan bilimi) Mürekkep balığının anüsünün yakınında, bağırsağına açılan bir torbada depolanan, tehlike anında suyu bulandırmak için salgıladığı siyah ve koyu sıvı.
Birleşik kelime olarak kullanımı aşağıdaki gibidir :
Mürekkep balığı : (isim, hayvan bilimi) Kafadan bacaklılardan, ılıman ve sıcak denizlerde yaşayan, eti yenen, kendini korumak için siyah renkli bir sıvı salarak suyu bulandıran bir yumuşakça; sübye (Sepia officinalis).
Çini mürekkebi : (isim) Simsiyah, ince ve solmaz bir is mürekkebi.
"Diğer bir usul de çini mürekkebi ile yapılan çizimlerde hatalı kısmın kırılmış bir jiletle hafifçe kazınmasıdır." - Turgut Bilgin
Kopya mürekkebi : (isim) Yazısı, üzerine konulan kâğıda ancak ıslatıldığında çıkan mürekkep.
Birleşik fiil - kalıp söz olarak kullanımı aşağıdaki gibidir :
Mürekkebi kurumadan bozmak : Kararı, sözleşmeyi, anlaşmayı yazılmasından çok kısa süre sonra bozmak.
Mürekkep yalamak : Çok okumuş, yazmış olmak.
"Herhâlde aile terbiyemin, görgümün ve az buçuk mürekkep yalamış olmamın da bu Tanrı vergisini beslemekte tesiri olacaktır." - Reşat Nuri Güntekin
Kelimenin kökeni :
Arapça rkb kökünden gelen murakkab "1. terkip edilmiş, 2. bileşik, bileşim, kompozit" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça tarkīb "bindirme" sözcüğünün tefˁîl vezni (II) mefˁuludur.
Bu kelime Sayın Recep Altun' un önerisi olup, kendisine katkılarından dolayı çok teşekkür ederim.
"Kalbimde lüzumundan fazla metanet var." - Aka Gündüz
Birleşik fiil kullanımı :
Metanet göstermek : Kötü bir duruma katlanmak, dayanmak.
Kelime kökeni :
Arapça mtn kökünden gelen matānat "güçlü ve sağlam olma, dayanıklılık" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça matn "sağlam" sözcüğünün masdarıdır.
Arapça ḥrk kökünden gelen mutaḥarrik "hareket eden, hareket halinde olan, mobil" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça taḥarrruk "harekete geçme, hareket etme" sözcüğünün tefeˁˁul vezni (V) failidir.
"Kendisi için bu budalaların arasında bir dakika geçirmek artık bir asır kaybetmeye müsaviydi." - Ömer Seyfettin
Kelimenin Kökeni:
Arapça swy kökünden gelen musāwī "karşılıklı eşleşen, eşit, denk" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça musāwāͭ "eşleşme, eşit olma" sözcüğünün mufā"alat vezni (III) failidir.
"İlk çocuğunu doğuran genç bir kadına meşum şeyler söylememeliydim, sustum." - Aka Gündüz
* * *
Sevgili Kaystros Tyrha bu kelimeyi önerirken, bununla karıştırılan diğer kelimeyi, Meşhum' u da önerdi. Ayrı ayrı çalışacaktım bu iki kelimeyi ancak "Meşhum" TDK' de yer almıyordu. Bu yüzden iki kelimeyi bir arada çalışıp, farklılıklarını göstermek istedim.
Meşhum kelimesi için, Osmanlıca Türkçe sözlükten yardım aldım.
Meşhum : - Cesaretli, sözü geçer kimse, zeyrek, zeki, akıllı.
- Korkmuş, korkutulmuş.
- Çok güzel hareketli at.
Kelime, blogger Kaystros Tyrha tarafından önerildi. Katkısından dolayı kendisine teşekkür ederim.