Ağustosun sonu ve ülke mücadelesinde zafere ulaşılmış günün yıldönümü.
30 Ağustos Zafer Bayramı
Geçenlerde bir video izledim. Bir soru sorulmaktaydı sokak röportajında.
"15.055 nedir?" idi soru.
Soru yöneltildiğinde herkes ardından muzip bir şey gelecek düşüncesiyle gülümsüyordu, kimisi ilginç cevaplar veriyordu, kimisi ise "illa ki bileceğim ben bunu" diye cevap hakkını ardarda kullanıyordu.
Sonunda yanıt geldi!
"15.055 Kurtuluş savaşında vatan için canını veren şehitlerimizin sayısı"
O andan sonra herkes dondu kaldı. Gözleri yaşaranlar, ağlayanlar, "ciddi misiniz?" diye ağlamaklı soranlar, dua edenler, susup kalanlar oldu.
İşte tam orda hepimiz birdik!
O rakam, kalbimize, ruhumuza dokunmuştu.
O rakam, gözlerimizden akmıştı.
O rakam kalbimizi acıtmış, gönül telimizi titretmişti.
Bizlerin şu anda yaşadığı topraklarda, bizden önce genç, yaşlı, çocuk bir sürü insanın savaşıp öldüğü gerçeği ile rakamsal olarak karşı karşıyaydık.
Bu bütünlük duygusu, sadece seyrettiğimiz 5 ya da 10 dakikalık videolarda kalmasa, herkes BİZ olabilse...
Teşekkürler ATA' m, Teşekkürler tüm ŞEHİTLERİMİZ !
Fırından yeni çıkmış "Brutti ma Buoni" (çirkin ama lezzetli) kurabiyelerin kokusu her tarafı sarıyor. İçinde un olmayan şeyler tüketme çabası, bana Google' da bir sürü sayfaya sörf yaptırdığından, sonunda uygun tarifler bulup, hemen uygulamaya geçiyorum. Tarifini yazının sonunda vereceğim.
Pazar günlerinin, uzun zamandır bende ayrıcalığı yok. Çalıştığım zamanlarda, haftasonu tatilinde yapacak şeyleri bir hafta öncesinden planlamaya bayılırdım. Şimdi ise haftanın her günü, her şeyi yapabilirim ya da yapmayabilirim. Yaşam enteresan bir döngü, gençliğinde yapmak istediklerin oldukça fazla oluyor ama okul-iş buna fırsat tanımıyor. Sonrasında tüm zamanlar senin oluyor, bu sefer de ya keyfin olmuyor, ya hayatın sana bazı sürprizlerinden başını alamıyorsun, ya paran olmuyor, ya da eski iştahın kalmıyor.. (ya da' ları çoğaltmak mümkün)
Geçen gün birden bir an hatırladım. Aniden geldi gözümün önüne. Bir arkadaşım çok kilit noktada birinden bahsetmiş, telefonunu da vermiş, üstelik benden de ona bahsettiğini söylemiş, "mutlaka aramalısın, birlikte bir şeyler üreteceğinizi düşünüyorum" demişti. O kağıt parçası uzun süre durdu ajandamın arasında, eminim hala duruyordur. Ama aramadım.
Şimdi ise bu dönüm noktasını değerlendiremediğimi görüyorum. Ne ilginç, kimbilir arasaydım şu an ben de, onun olduğu yerde olurdum. Hayat cidden dönüm noktalarından ibaret. Neyi istediğimizi belirlemek ve korkmamak gerek. Eski dönem ebeveynleri, yokluk zamanlarından geçtikleri için daha garanticiydiler, çocuklarının yapmak istediklerini belki de korkularından engelleyerek, pasifize ettiler. Eminim ki, yine de kafasındaki düşüncelere ve isteklerine inatçı şekilde tutunanlar, istedikleri şeyler konusunda kendi son sözlerini söylediler. Ama mutlu, ama mutsuz oldular.
Tüm bunların yanında bir duygu var ki, ne olursa olsun hiç kaybetmek istemeyeceğimiz, belki de bizimle olduğu için şükran duyacağımız bir duygu, o da "neşe". Geçenlerde bir arkadaş, okuduğu kitaptan bir paragraf paylaştı:
"Yavaş yavaş müzik ve onunla birlikte yaşamımın ilk yıllarında eşlik etmiş olan neşe de yok oldu. Neşe, evet, en çok özlediğim şey bu olmuştur. Sonraları mutlu oldum, ama mutluluk neşenin yanında, güneşin yanında bir elektrik lambası gibidir. Mutluluğun hep bir nesnesi vardır, birşeyler yüzünden mutlu olunur, varlığı dışardan bir olaya bağımlıdır. Oysa neşenin nesnesi yoktur. Belirgin olmayan bir nedenle sarar seni, varlığı güneşe benzer, kendi yüreğinin ısısıyla yakar."
Bu yazıyı okuduğumda birini anımsadım. Umarım kısa zamanda içindeki neşe kaynağına ulaşacak bir şeyler yaşar. Umarım... İyi pazarlar.
*Brutti Ma Buoni Tarifi: Yarım kg kavrulmuş kırık fındık (yer fıstığı da olabilir, pastacılıkta pirinç fındık diye geçiyor adı kırık fındığın) 150 gr pudra şekeri 1 paket vanilin 3 yumurta beyazı Yapılışı: -Yumurtalar oda sıcaklığında olup, yumurta akları derin bir kapta 5-6 dakika, krema kıvamına gelinceye kadar çırpılacak. -Başka bir kasede kırık fındıklar, pudra şekeri, vanilya karıştırılacak. -Bu kuru karışımın üzerine çırpılmış yumurta akı katılıp, kaşıkla yavaş yavaş ama iyice karıştırılacak. -Tepsilere yağlı kağıt koyup, tatlı kaşığı ile küçük parçacıklar alınıp, küçük bezecikler şeklinde konulacak. Bu bezeler yamru yumru olabilir ama çok büyük olmasın. -Önceden 130 derecede ısıtılmış fırında 50 dakika pişecek. Bezeler kolayca parçalanmadan ve ağdalanmadan yağlı kağıttan çıkacak gibi olduğunda, fırının düğmesini kapatıp, kapısını aralık bırakıp 20 dakika soğusun diye fırının içinde bekletiyoruz. Afiyet olsun.
Pazar günleri için daha önceden düzenli yaptığım yayınlar vardı. O güne özel bir parça seçip yayınlıyordum. Nihayet laptopuma kavuştuğum için bu pazar da böyle bir yayınla başlayayım dedim.
O' nun sesini, gittiğim filmin jeneriği akarken dinledim. O kadar duru ve kırılgandı ki... sanki bir perde üstten söylemeye çalışsa şarkıyı, bir çatlama olacak gibi hissettim abartısız. Sessizce konuşur gibi, etraftaki kimseyi rahatsız etmemeye çalışır gibi söylüyordu şarkıyı. Shazam' ı açıp hemen dinlettim parçayı, kim olduğunu anlamak için. Maalesef bulamadı. Şarkıdaki bir kaç cümleyi not ettim aklıma, nedense filmden çıktığımda filmin soundtracklerini bulamayacakmışım gibi.
İşte o denli büyülendim sesten. Tamam kabul ediyorum "o kadar ahım şahım değil" diyecek belki birileri ama hani bir an vardır ya, insan bir şey duyar ve o anın içindeki sihirle etkilenir. Bende de böyle oldu sanırım.
Filmde son sahnede söylediği bir şarkı vardı "Son Mektup". Onu burda yayınlamak istemedim, nasılsa filme giden herkes buna vakıf olacaktı.
Dün (cumartesi) sabah kalktığımda, cep telefonuna gönderilmiş bir mesaj, kasvetli, yağmurlu başlayan bir günün melodiyle nasıl da değişebileceğini işaret ediyordu. Aynı şarkıcı, şimdi de yağmura methiyeler düzüyordu.
Bu şarkıyı ezberlemeyi ve artık "camdan bakan arap kızı" şarkısını unutup, bunu söylemeyi istiyorum. 😃
Bir pazar gününden daha merhaba. Evet gün geçmek üzere neredeyse farkındayım yine de yakaladım kaçmadan 😀
Yine değişik bir ses yakaladım meşhur radyomda. Bu grubun adı da ilginç. Önce şarkının adı sandım hatta. 2011 den beri piyasada varlık gösteriyorlarmış, bir kaç albümleri de mevcut. Ekşi sözlükte "Gaffola" adlı şarkısını da methetmişler. Ben pazarı pazartesiye bağlayan güne atıfta bulunan şarkılarını konuk ettim.
Diğer şarkıları dinlemek size kalmış. İyi dinlemeler 🎧