2 Şubat 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 FİKRET KIZILOK




Fikret Kızılok
(10 Kasım 1946 - 22 Eylül 2001)

Münir Fikret Kızılok, İstanbul' da dünyaya gelmiş, Türk rock müziği sanatçısıdır. Hafif Türk müziği için rock tınıları ve deneysel çalışmalarıyla yakın dönemin en önemli sanatçılarından biridir. Öğrenim hayatına Galatasaray Lisesi'nin ilkokul kısmında başlayan Kızılok'un, müzikle de tanışması burada oldu. İlk enstrümanı, kendisine yaş gününde armağan edilen kırmızı bir akordeondu. Kızılok ve sınıf arkadaşlarının oluşturdukları Fikret Kızılok ve Orkestrası adlı küçük müzik grubu, çaldığı halk türküleri ile alkış alıyordu. Lise yıllarında akordeonu bırakan sanatçı, Elvis Presley'den etkilenerek eline gitarı aldı. Kızılok'un o dönemdeki en büyük destekçileri ise üst sınıflarda okuyan Barış Manço ile Timur Selçuk'tu. 1964'te arkadaşı olan Cahit Oben ile birlikte yeni bir atılım içine girdi, böylece "Cahit Oben 4" isimli grup doğdu. Kendilerini "Beatles tipi müzik yapan bir grup" olarak tanımlıyorlardı. Sanatçı çalışmalarını sürdürürken girdiği dişçilik yüksekokulundaki eğitimini sürdürerek bir süre sadece okuluyla ilgilendi. Müzikten kopamayacağını anladığında ilk solo plağını doldurdu, ancak ses getirmedi. Bu arada arkadaşlarının kurduğu Kaygısızlar'la birlikte çalıştı; Barış Manço'ya eşlik etti.  Ancak Barış Manço'nun ilk eşi Marie Claude ile aşk yaşamaya başladığı için ikilinin yolları ayrıldı. Diş Hekimliği son sınıfta okurken arkadaşı Arda Uskan ile çıktığı yolculukta Aşık Veysel ile tanıştı. Dönüşte gitarını eline alan Kızılok stüdyoya girdi ve 1969'da Aşık Veysel'in "Uzun İnce Bir Yoldayım" türküsünü yeni bir düzenlemeyle kayda aldı. Bunu bir 45'lik olarak yayınladı. İkinci solo 45'liği Fikret Kızılok'un hayatında da önemli bir dönüm noktası oldu. Arka yüzünde sözlerini kendi yazdığı bir halk şarkısı, "Pınar Başından Bulanır" türküsünün bir bölümünü kullanan "Benim Aşkım Beni Geçti" yer aldı. O güne dek sürdürdüğü suskunluğu ve bunu bozmasının nedenini de plak kapağında şöyle açıkladı: "Piyasa, öylesine Türk benliğinden uzak melodilere kucak açmıştı ki, beni dinlemeyeceklerdi bile. Bugün ise durum büyük bir hızla değişiyor. Bu öz benliğimize dönüşte ben de üzerime düşen görevi yapmaya karar verdim..."

Kasım 1969'da yine Aşık Veysel'in yanına Sivrialan'a gitti. Kar yolları kapayınca üç ay ustasının yanında kaldı. Döndüğünde çalışmalar hazırdı ve "Yumma Gözün Kör Gibi / Yağmur Olsam", "Söyle Sazım", "Güzel Ne Güzel Olmuşsun", "Vurulmuşum" şarkılarına Karacaoğlan, Ahmed Arif' in şiirlerini de besteleyerek ekledi. Ödüller, altın plaklar ve liste başı olan eserleriyle gündeme oturan sanatçı Aşık Veysel' in ölümüyle müziğe küstü ve uzaklaştı. Sonrasında farklı çalışmalar denediyse de dönemin karışıklığı onun çalışmalarına da yansıyarak yasaklandı ve müziği bıraktığını açıkladı. O güne dek 13 altın plak ve çeşitli ödüller alan sanatçı, bundan sonra derin bir sessizliğe gömüldü. Buna gerekçe olarak da "hazırladığı yapıtların ticari olmadığı gerekçesiyle plak evleri tarafından geri çevrilmesini" gösterdi ve bir daha profesyonel olarak müzik hayatına dönmeyeceğini bildirdi. Ancak 
1983 te yine muhteşem şarkılarla dönüş gerçekleşti. "Zaman Zaman", "Sevda Çiçeği", "Bu Kalp Seni Unutur mu?", "Gecenin Üçünde" gibi hala dinlemeye doyamadığımız şarkılar ortaya çıktı. Siyasal taşlama tarzında bir bestesi de bulunan sanatçı, Uğur Mumcu' nun "Sesleniş" yazısını, senfonik şiir olarak besteleyip, "Vurulduk Ey Halkım" adıyla albüm haline getirdi. Mustafa Kemal Atatürk' ün hayatını anlatan, "Mustafa Kemal - Devrimcinin Güncesi" adında destansı, lirik bir müzik yaptı. 

Kızılok bir çok sanatçı ve gruba da güfte verdi ve bestelerinde yardımcı oldu. 1998 de geçirdiği kalp krizinden sonra 2001 de bir kez daha kriz geçirerek vefat etti. Ben bugün değerli bir siyaset adamı Bülent Ecevit' in yazdığı şiiri ve şiirin bestelenmiş halini yayına almak istedim. Hiç bir yerden güzel haber alamadığımız bir ortamda, sanata yaslanıp, ondan güç almayı hedefledim hepimiz için.

Biraz uzun bir yazı oldu farkındayım ama sanatçının her anı dopdolu ve üretken geçtiğinden yine de kısaltarak buraya naklettiğimi bilmenizi isterim. Yukardaki videoya tıklayıp, şuraya ekleyeceğim şiiri okumanızı öneririm. Sonrası, iyilik güzellik olsun!

İyi pazarlar,

* * * * * *

Sıla Hasreti

Sıla derdine düşünce anlarsın
Yunanlıyla kardeş olduğunu
bir Rum şarkısı duyunca gör
gurbet elde İstanbul çocuğunu

Türkçenin ferah gönlünce küfretmişiz
olmuşuz kanlı bıçaklı
yine de bir sevgidir içimizde
böyle barış günlerinde saklı

Bir soyun kanı olmasın varsın
damarlarımızda akan kan
içimizde şu deli rüzgâr
bir havadan

Bu yağmurla cömert
bu güneşle sıcak
gönlümüzden bahar dolusu kopan
iyilikler kucak kucak

Bu sudan bu tattandır ikimizde de günah
bütün içkiler gibi zararı kadar leziz
bir iklimin meyvasından sızdırılmış
bir içkidir kötülüklerimiz

Aramızda bir mavi büyü
bir sıcak deniz
kıyılarında birbirinden güzel
iki milletiz

Bizimle dirilecek bir gün
Ege'nin altın çağı
yanıp yarının ateşinden
eskinin ocağı

Önce bir kahkaha çalınır kulağına
sonra Rum şiveli Türkçeler
o Boğaz'dan söz eder
sen rakıyı hatırlarsın
Yunanlıyla kardeş olduğunu
sıla derdine düşünce anlarsın

Londra, 1947
Bülent Ecevit





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-