Bileniniz var mı bilmem Celaliye' yi... ama ben iyi bilirim.
10-11 yaşlarımın haşarı hali, oralarda geçti. Denizi sevdiğimin farkındaydım ama yüzme öğrenmek ayrı bir işti. Hele ki, yüzmeyi sadece kurbağalama olarak uygulayan sülalede şansım ne kadardı bilmiyordum. Her şeyden önce bir öğretmene ihtiyaç vardı herhalde. İlk yaz orada tutulan evde kalabalık olan sülalenin, sırayla kalma işi organize edildi. Hoş; arada daha fazla gelmeye çalışanlar nedeniyle tartışmalar çıkmıyor değildi ama sonunda bunun mutlaka bir düzende yapılması gerekliliğini algılayıp, herkesin yaz' dan keyif alması sağlandı.
10-11 yaşlarımın haşarı hali, oralarda geçti. Denizi sevdiğimin farkındaydım ama yüzme öğrenmek ayrı bir işti. Hele ki, yüzmeyi sadece kurbağalama olarak uygulayan sülalede şansım ne kadardı bilmiyordum. Her şeyden önce bir öğretmene ihtiyaç vardı herhalde. İlk yaz orada tutulan evde kalabalık olan sülalenin, sırayla kalma işi organize edildi. Hoş; arada daha fazla gelmeye çalışanlar nedeniyle tartışmalar çıkmıyor değildi ama sonunda bunun mutlaka bir düzende yapılması gerekliliğini algılayıp, herkesin yaz' dan keyif alması sağlandı.
İşte
o yazlığa ilk gidişimde, çok heyecanlanmıştım. Apartmanın ön kısmı yola
bakıyor ve dairenin içine girildiğinde de salonun ve mutfağın önünde,
tamamen uçsuz bucaksız görünen kumsal ve denize baktığı görülüyordu.
Öyle güzel bir manzaraydı ki; kumlar altın gibi ışıldarken gözlerim
kamaşıyor ve bir an önce denize ayaklarımı değdirmek istiyordum. Hemen
giyinip, kumlara indim.
Deniz
durgundu, kıyıya yakın siteye ait kayıklar nazlı nazlı salınıyorlardı.
Etrafıma baktım ve öğrenecek ne kadar çok şey olduğunu farkettim. Öte
yandan acaba kendi yaşıtım arkadaşlar da var mıydı diye merak ediyordum.
Yerleşme ve öğle telaşını atlattıktan sonra akşam üzeri deniz ve güneş
banyosu için evdekiler de indiler. Komşularla tanışma faslı sonrasında,
yaşıtım bazı çocuklarla tanıştırıldım.
İçlerinden
sadece bir tanesi herşeye kafa tutar gibiydi. Adını maalesef
hatırlamıyorum ama biz ona Ali diyelim. Ali, biraz hırçın bir çocuktu.
Her fırsatta meydan okuyan tavırla yanıma gelip, "sen yüzme biliyor
musun?" diye sorardı. Önceleri bu soruyu geçiştiriyordum ama dişine göre
birini bulduğunu farketmiş olacak ki, soruları hakkında daha da baskın
çıkıyor ve açıkça bilgisiyle beni ezmeye çalışıyordu. Kesin rol model
aldığı biri vardı ailesinde böyle davranan. O yaşta çocuğun ruhsal
durumunu çözümleyebilecek durumum yoktu haliyle ve restlerine, ben de
restle karşılık vermeye başladım. Ali, benim içimdeki anarşist,
dizginlenmez, ateşli yanımı ortaya çıkartmıştı.
Genellikle
denizin kıyısında debelenip duruyordum, zira annemden tembihliydim. Bu
yüzden kıyıya paralel yüzerken sığ yerde olduğumdan ellerim denizin
içinde girdiğinde kumlardan kuvvet alarak vücudumu ileri ittiriyordum,
sonra öteki kulaç, sonra öteki, derken dışardan bakan biri için
basbayağı yüzüyor görünümündeydim. Ben en azından kendi başıma yüzme
alıştırmalarını yapar ve sonrası için büyük adımlara hazırlanırken, Ali
yine yanımda bitiverdi ve meşhur soruyu sordu. "Sen yüzme biliyor
musun?", "Görmüyor musun, yüzüyorum işte", "Var mısın yarışa?", Ah kışkırtma beni Ali, kışkırmaya hazırım "Varım !", "Tamam o zaman", "Tamam ama kıyıya paralel yüzeceğiz annem izin vermez yoksa...", "İyi".
Kendimi
hemen kıyıya yakın tarafa alıp onu dış kısma koyuyordum. Her seferinde
buna itiraz edecek oldu ama bir şekilde onu alt ettim. Yarışlarda hep
başabaş geliyorduk. Zordu çünkü ellerimle kendimi ileri ittirmek. Bir
keresinde sanırım farkeder gibi oldu ve itiraz etti. Ben de çirkefe
yattığını, basbayağı da yüzdüğümü söyledim. Sonraki günlerde ilginç bir
şey oldu. Ben günümün çoğunu denizde geçiriyor ve sürekli ellerimi
ayaklarımı çırpar pozisyonda çalışıyordum. Ellerimin ve ayaklarımın
yerden kesildiğinin farkına varmadığım bir gün suyun üstünde
kalabildiğimi görmek inanılmaz mutlu etmişti beni. Artık daha beter kafa
tutuyordum Ali' ye. O da, iddialarını çeşitlendirmeye başladı.
"Sen denize dalabiliyor musun?" Eyvaah, tabii ki bilmiyorum..
"Biliyorum!", "İyi o zaman yarışalım". Birden ellerini önünde uzatarak
birleştirdi ve nefes alıp denize daldı. Çok fazla başarılı değildi ama
bunu hiç yapmamış olan o yaştaki ben için zorlu bir mücadele olacaktı.
Onun yaptıklarının aynısını yaptım ama çabuk çıktım yüzeye ve o hemen
itiraz etti. "Ohhooo, dalamadın işte", "Sanki sen çok iyi daldın.", "E
tamam bir daha o zaman". İşte o bir dahalar sonunda denize her dalışımda
gözlerim açık etrafa bakmaktan ve denizin dibinin ne kadar zengin bir
dünya olduğunu keşfetmiştim. Enteresandır bu konuda da günler sonra onu
geçtim. Denize daldığım yerden epey ilerde çıkıyordum yüzeye ve
böbürlenme sırası bana gelmişti.
(devam edecek)
|)__)
-”-”-
(not: fotoğraf google görsellerden alıntıdır.)
* tekrar yayındır.
Ali bugün karşına çıksa ve "sen yüzme biliyor musun?" diye sorsa yine ! nasıl olurdu ? nasıl bir şey başlardı aranızda :))
YanıtlaSil"Ali ben yüzme bilmiyorum, bana öğretir misin?" derdim :))
SilENTERESAN BİR YAZI OLMUŞ.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Eğitim Pınarı :)
SilRica ederim.
Sil😊
SilBen hala iyi yüzemiyorum :) Orta Anadolu'da doğup denizin 14 yaşında görünce yüzmek pek kolay olmuyor :) Zevkle okudum :)
YanıtlaSilVarsın olsun Yurdagül, denize girebilmek bile balı başına enfes bir olay. Teşekkür ederim canım :)
SilCelaliye yi merak ettim bir ara tanıtırmısınız acaba bize...devamını bekliyoruz hikayenin...teşekkürler...
YanıtlaSilTekirdağ yönünde, Kumburgaz' dan hemen sonraki sayfiye yeridir Celaliye. Çok teşekkür ederim B.a.takvimciği :))
SilSevgili arkadaşım :) Okuma listesini ihmal etmemin ne büyük bir ihmal olduğuna bugün kanaat getirdim. Artık hiç atlamam. Bakmasaydım nereden görecektim arkadaşımın yazısını? E-maille takip butonun var mı Sezer'ciğim? Yorumumu bitirdikten sonra bakınacağım. Zira sırf gmailime odaklanmışım ben.
YanıtlaSilGelelim bu güzel anılara... Çok güzel bir hikâye bekliyor bizi,
tabii biz de onu.
Yüzmekten açılmışken, ben denize çok geç kavuşanlardanım. Ailem tatil nedir hiç umursamazdı. Bu nedenle ellili yaşlarda suyla tanıştım. Ancak kızımın koluna yapışıp biraz ileri gidebiliyorum. Bu konuda Ali'nin sana çok yardımcı olduğunu düşünüyorum. İyi ki seninle inatlaşmış :)
Devamına gidiyorum arkadaşım. Seni, okumak çok güzel...
Hoşgeldin canım Ece :) tam sana o butonun nerde olduğunu yazacaktım ki, diğer bölümde bulduğunu yazmışsın :)
SilHer öykü bir hayat, her hayat bin öykü. Öyleyse yazmalı durmadan. Deniz tatilleri sanırım belli bir zamandan sonra başladı, bu da 70 lerin sonları 80 lerin başları olabilir. (yazlık evleri adada olanları tenzi ediyorum) Kültür olarak aslında denize girmek eski zamanlara dayanıyor. İstanbul Salacakta cumhuriyet zamanlarına ait enfes fotolar gördüm. Belki deniz şehri olmanın şansını yaşadık bizler. Ama derim ki ben, deniz suyu şifadır, buldu mu girmeli insan. :) sevgiler canım..
Ali aslında bir nevi teşvik etmiş :))
YanıtlaSil😊 doğru valla Kağıt Salıncak
SilNihayet gelebildim canım. Ve harika bir hikayeyle karşılaştım. Kalemine sağlık. Yeni gelen yaza uyumlu bir hikaye kaleme almışsın keyifle okudum. :)
YanıtlaSilHoşgeldin Filmgündemi 🤗 beğenmene çok sevindim canım. Tesekkür ederim yorumun için ☺
SilCelaliyeyi bilmez miyim çok gittim tanidiğimizin yazliğina. Vivaldi nin dört mevsimini de çok severim 😊
YanıtlaSilDerya, ortak paydalarımız çok.. :) sevgiler canım.
Sil