Telefonda ağlayarak diyor ki, "Hayat çok acımasız.. insanlar neden bu kadar kötü?" Kalakalıyorum.. söyleyecek öyle çok şeyim var ki.. sadece "Bu bir süreç.. her insanın burda deneyimlemesi gereken şeyler var. Biri açlığı ve sonuçlarını deneyimler, öbürü ihaneti, diğeri hainliği, acizliği, parayı, parasızlığı, aşkı, aşksızlığı.. ama herkesin bir kapısı var, açılması ya da tamamen kapanması da onun elinde olan." dyebiliyorum.
"Biliyorum haklısın ama artık bu hayat omuzlarıma çok ağır geliyor, bu naiflikle taşıyamıyorum be canım!" cümlesi, öğretmenin tahtada tebeşirle yazarken kör bir noktaya gelmesiyle çıkan ses gibi çiziyor içimi.
Telefon ahizesinden geçip, yakın tarihte belli zaman dilimlerine gidiyorum.
Haksızlık nedir? Haksızlık; yapanın içinde bulunduğu durumu tamamen pozitife çıkartabilecek bir pozisyon olabileceği gibi, yapılanın da kendisine hak görülen bu durumu kendi mağduriyeti olarak açıklayabileceği bir olgu sadece. Bulunduğun "taraf" ile ilgili bakış açısı. Kimse "ben haksızlık yaptım" demez, "haklıyım" der. Ama sıkça şu cümleyi duyarız "bana haksızlık yapıyorsun"
Yaklaşık beş senedir "hak" konusunda çok hassasım. "Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma" sözü yol rehberim olarak seçtiğim bir cümledir. İnsanlık dürtüleriyle bazen şaşsam da kısayoldan dönüşü bulma çabalarım, ruhumu rahatlatır daima. Hayatım bazen önüme sürpriz şeyler çıkarır diyebilirdim çok önceleri ama o "sürpriz" diye nitelenen şeyleri aslında benim çağırdığımı farkettim. Farkettiğimden beri de kendimi rahat bırakıp, içindeki öğretinin ne olduğunu anlamaya çalışıyorum ve yaşıyorum.
Belki bana da haksızlıklar yapılmıştır ama benim o olaylarda nasıl bir tutum sergilediğim daha önemli. Telefonun ucundaki ses, telefon açtığı kişiye hayatın acımasızlığından bahsederken, kendisiyle ilgili herhangi bir davranışı süzgeçten geçirmiş miydi acaba? Ya da telefon açtığı kişinin, kendisiyle ilgili ruh, duygu durumunu gözden geçirmiş miydi? Elbette hayır... sadece o an' ki yaşadığı duygu bulanıklığını paylaşmak istemişti.
Hayat çok acımasız !...
{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-
not: görsel Google'dan alıntıdır.bu yazı, bir tekrar yayındır.
Sarabande'yi çok severim. Betimlemelerini çok sevdim,tespitler harika olmuş. Bence sende haklısın :)
YanıtlaSil
YanıtlaSilKalp kırmaktan çekinmişimdir hep. Çünkü kalbin sahibi Allah'tır derim ben. Bugün etten, kemikteniz, yarın toprak olup gideceğiz ama kalbimizle varlığımızı sürdüreceğiz. İnancımızın ve umudumuzun mabedidir kalb. Aynen Kabe gibi ve Allah'ın evidir kalp. Kalp kırmak, gönül kırmak, insanların umuduyla oynamak; sükutu hayale uğratmak kadar vahşi bir tutum göremiyorum aslınad ben. İşte o zaman adaletin de, hakkaniyetin de, ahlakın da, vicdanın da terazissi bozuluyor. Hakkı çiğneyerek zullüm yapıyoruz o zaman. Allah böyle durumlara düşürmesin bizi. En büyük itibarımız adil ve ahlaklı oluşumuzdur. İnsan gibi insan olduğumuzda, inançlı ve iyi niyetli olduğumuzda hataya düşsek de geriye dönüp onarabiliyoruz. Yoksa gaflete de düşebiliyoruz. Anlamak ve anlaşılmak birbirimizle aynı değerlerde bütünleşerek senkronizasyon içinde olmakla mümkündür. Allah evreni yarattığında "Ol" demi; ve sevgiyle herşey olmuş. Sevgiyle şefkat ve merhamet kardeş olmuş. Varlığımızın değerini bilelim.
Balthus klasik müzik sevmene sevindim.. yorumunu çok sevdim :) eh sen de haklısın :D
YanıtlaSilZulüm, sadece fiziki işkence ederek olmuyor elbet Profösör.. Allahın verdiği aklı kullanmak da maalesef her kula nasip olmuyor. O yüzden de aklımızı, ruhumuzu, bedenimizi, kalbimizi geliştirmeliyiz.. insan olmak kolay değil.. Sevgiler
YanıtlaSilHayat bazen çok acımasız gerçekten....
YanıtlaSilsayfanıza blogger gazetemiz sayesinde ulaştım, takibe aldım, bende beklerim..
sevgiler..
http://blogdakicin.blogspot.com.tr/
Hoşgeldiniz Fatma Üzmez :) hemen ziyaret ettim sizi.. sevgiler,
YanıtlaSilseyrettiğim bir film vardı, şöyle bir söz geçmişti "hayat belki üzücü, ama her zaman çok güzel" yazını okurken o aklıma geldi. insanın karşısına güçlük çıkabilir, evet. ama bu tam tersi olmayacağı anlamına gelmedi. nedense olumsuzluklara rağmen olumlu bakmayı seviyorum. ^^
YanıtlaSiltoz pembesi demeyelim de. diğer yönünü düşünmek hoşuma gidiyor.
Merhabalar. ^^
İlknur'un etkinliğiyle buldum, geldim bu arada. :)
Hoşgeldiniz River,
YanıtlaSilBen de sizin gibiyimdir, bu yaşadığımda bir öğreti vardır mutlaka, dur sakin ol derim yükseldiğim zamanlarda :)
Tekrar merhabalar :)
Bu müziği ne zaman dinlesem bir sessizliğe gömülüyorum. Yazdıklarınız o sessizliğin içinde çok tatlı bir sadelikte fısıldandı sanki kulağıma. Haklı olmak ya da haklı olmamak. İkisinden biri olmak zorunda değiliz. Olmamalıyız. Buna dair bir şeyler karalamıştım bloğumda. Belki göz atmak istersiniz diye linki bırakıyorum. :) Kaleminize sağlık. Sevgiler...
YanıtlaSilhttp://agustosinsani.blogspot.com.tr/2016/10/siz-zaten-delisiniz.html
Merhaba Oksijensizm,
YanıtlaSilMüzik ruhumun gıdası, kalbiminki de yazmak.. birbirleriyle bütünlük sağladıkları zaman benden mutlusu yok :) Bu yoruma cevap yazmadan önce hemen verdiğiniz linke gittim ve yorumumu bıraktım.
Ziyaretiniz beni memnun etti, Sevgiler gönderiyorum.
Bir yazının içinde insan kendini bulabiliyorsa bu bir başarıdır, samimiyettir, değer belirtisidir. Yeni keşfettim kaleminizi, düşüncelerinizi, bloğunuzu :)))
YanıtlaSilGüne bir blogdaşımın naif cümleleriyle başlamak çok iyi geldi :) Teşekkür ederim, hoşgeldiniz Esra Balgay.
YanıtlaSilSevgilerimi gönderiyorum,
doğru, hep kendimizi temize çıkarırız; oysa kendimizde de mutlaka bir hata payı vardır.... böyle bakabilince hayat rahatlıyor:)
YanıtlaSilKeskin sınırlar çizip, onun içinde hapsolmuş halde yaşamak yoruyor.. şekilde görüldüğü gibi sadece kişinin kendisini değil başkalarını da..
YanıtlaSilTeşekkürler ziyaretinize ��