27 Aralık 2010 Pazartesi

şans/sız





 ****************

Şüphesi yoktu, artık emindi. Kendini anlatmalıydı. Onu farkettiğini, ondan  ne kadar hoşlandığını, onun ayak seslerini dinlemeyi ne kadar sevdiğini mutlaka söylemeliydi. İnsanların birbirlerini sıkça sevdiklerini söyleyen bir ortamda büyümüştü ve sevginin, hissedildiğinde paylaşılması gerektiğini, insanları yumuşatan, hassaslaştıran, çoğaltan bir şey olduğunu biliyordu. 

Kalpten kalbe mutlaka bir yol vardı ve o yolun kapısını açacaktı. İlk hareketin ondan gelmesini beklemenin aptallık olduğuna karar verdi. Beyninde kurguladığı tüm düşünceler ona müthiş heyecan verdi, içindeki dalgalanma yükseldi ve yüzüne vurdu tatlı bir renkle.

Eline telefonu aldı ve tuşlara dokundu.

*******************

Çoktan gelmesi gerekirdi, artık meraklanmaya ve hatta korkmaya başladı. Bir daha arasam mı düşüncesinden hemen sıyrıldı. Saate baktı... bir terslik olmalıydı. Telefonda sesi o kadar heyecanlı geliyordu ki, bu gecikmenin onun taşıyamayacağı acılıkta bir sebebi olmaması için dilekte bulundu.

Tam o esnada kapı çaldı. Yüreği ağzında kuş olup uçtu kapıya. Ortak arkadaşları, omuzları aşağı düşmüş, gözleri kırmızı ve ıslak vaziyette ona bakıyordu.

O an taş kesildi. Hiç şanslarının olmadığını farkedip acı bir gülümseme belirdi dudaklarında. 

Son telefon konuşmasını ölene kadar hatırlayacaktı.





{ಠ,ಠ}

|)__) 
-”-”-




13 yorum:

  1. GÜNAYDIN! Momentos; öncelikle bloğunun görselliği çok huzur verici olmuş,yazılarına yakışmış..
    CHARLES AZNAVOUR' u lise yaşlarımdan beri çok severim.;)
    ŞANS/SIZ mini hikayen sabah sabah tüylerimi diken diken etti..:)
    ..

    YanıtlaSil
  2. Günaydın CWRM;
    Çok teşekkürler yeni halimi beğenine.

    son iki öyküde bir ortak nokta sezdin mi? :)

    YanıtlaSil
  3. HATTA AYNI YAZIYI MI OKUYORUM DİYE İKİLEM YAŞADIM ;)

    YanıtlaSil
  4. :) aynı cümleyle ne kadar farklı öykülere kapı açılabilir diye düşündüm de, ordan çıktı... devam edebilirim belki.

    YanıtlaSil
  5. En azından içinde kalmamış ve söylemiş... ya tıksaydı içine? ya kendine saklasaydı?

    her iki hikayenin de özü bu sanırım.. iyiyi de, kötüyü de "yeri geldiğinde" içeride tutmamak.. ah o yer.. ha deyince gelmiyor ki...

    YanıtlaSil
  6. Doğru Mügeciğim... Tanrı biliyor, kul biliyor, eeee o zaman diğer kul da bilsin di mi ama :)

    Öğrenmek gerek...

    YanıtlaSil
  7. Yaaa hafta başı böyle acıklı şeyler yazma ne olur. Zaten hassasım.:-( .. Tebdili mekanda değişiklik var:-) şık olmuş can dostum :-))

    YanıtlaSil
  8. :) senin ağlayasın var lalem... diğerlerini oku sen bak iyi gelir :))

    sana da yapalım istersen ;)
    beğenmene sevindim.

    YanıtlaSil
  9. Hüzanla bir durm. iyi bir anafikir üzerinde durmuşsun. Herşeye hazırlıklı olma uyarısını da almış oldum ben.Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  10. Hayat; hazan ve hüzün' e hep yakın. Asıl ben teşekkür ederim yoruma Profösör..

    YanıtlaSil
  11. Ooo, müzik güzel, metin güzel, keyif aldığım bloglardan birisi burası :))
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  12. Ekin' in annesi Sevgili Berna :)))
    Hoşgeldiniz..
    Çok teşekkürler yorumunuza.. yeni yıl ailenize sağlık, huzur ve bereket getirsin inşallah :)

    Sevgiler,

    YanıtlaSil
  13. Çok teşekkürler :) Aynı dilekleri sizin için de dilerim :))

    Sevgiler...

    YanıtlaSil

{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-


Dikkat Spama düşen yorumlar denetimden geçerek yayınlanacaktır.

:)

;)

:D

:(

=(

:@

:X

:O

:P

:F

:Y

:A

<3


:T

:H