****************
Şüphesi yoktu, artık emindi. Kendini anlatmalıydı. Onu farkettiğini, ondan ne kadar hoşlandığını, onun ayak seslerini dinlemeyi ne kadar sevdiğini mutlaka söylemeliydi. İnsanların birbirlerini sıkça sevdiklerini söyleyen bir ortamda büyümüştü ve sevginin, hissedildiğinde paylaşılması gerektiğini, insanları yumuşatan, hassaslaştıran, çoğaltan bir şey olduğunu biliyordu.
Kalpten kalbe mutlaka bir yol vardı ve o yolun kapısını açacaktı. İlk hareketin ondan gelmesini beklemenin aptallık olduğuna karar verdi. Beyninde kurguladığı tüm düşünceler ona müthiş heyecan verdi, içindeki dalgalanma yükseldi ve yüzüne vurdu tatlı bir renkle.
Eline telefonu aldı ve tuşlara dokundu.
*******************
Çoktan gelmesi gerekirdi, artık meraklanmaya ve hatta korkmaya başladı. Bir daha arasam mı düşüncesinden hemen sıyrıldı. Saate baktı... bir terslik olmalıydı. Telefonda sesi o kadar heyecanlı geliyordu ki, bu gecikmenin onun taşıyamayacağı acılıkta bir sebebi olmaması için dilekte bulundu.
Tam o esnada kapı çaldı. Yüreği ağzında kuş olup uçtu kapıya. Ortak arkadaşları, omuzları aşağı düşmüş, gözleri kırmızı ve ıslak vaziyette ona bakıyordu.
O an taş kesildi. Hiç şanslarının olmadığını farkedip acı bir gülümseme belirdi dudaklarında.
Son telefon konuşmasını ölene kadar hatırlayacaktı.
{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-