Kürek
çekmeyi bıraktı. Güneşin altında saatlerdir yorulmuştu. Deniz, sandalı
tatlı tatlı sallarken kendini bırakmak, bedenini dinlendirmek istedi.
Sandalın
içindeki brandayı başının altına destek yaptı ve gözlerini kapattı.
Uzaktan teknelerin motor sesleri melodi gibi geliyordu kulağına.
Dalgaların arasında bir balık yakalayabilmek için bakınıp duran
martıların çığlıkları, tuzlu suların tahtayla buluşma sesleri hepsi
birer bütünlük içinde ruhunun kapısını çalıyordu. Öyle keyifle geçiş
yaptı ki uykuya, anlamadı bile. Gerçekle rüya arasında eşikteydi.
Biraz
uzakta beyazlar giymiş insanlar ona bakıyorlardı. Güneş ışınlarından
yorulmuş gözleri, uzaktaki siluetleri netleyemiyordu bir türlü. O
kalabalık geride flulaşırken bir kadın öne çıktı. Annesiydi bu. Ona
gülümsüyor ve gülümseyişiyle sarıp sarmalıyordu adeta. İlk defa böyle
bir duygu yaşıyordu. Hemen ardından babası yaklaştı. Çocukluğundan
beri şakacı, muzip gülümseyişini kalbinde sakladığı o haliyle bakıyordu
ona. Hareket etmediği halde babasının parmaklarını, daima o çok sevdiği
boynundaki beninde hissetti. Gözünü kırpıp açtığında bu sefer dedesi tüm
heybetiyle duruyordu. Anlaşılan tüm sülale resmi geçit yapmaya
kararlıydı. Dayısı beyaz takım elbisesinin içinde, tüm zerafetiyle ona
bakıyordu. Ardından en sevdiği amcası, annesinin dayı ve teyzeleri, hiç tanıma fırsatı bulamadığı teyze, dayı ve halası hepsi burdaydılar.
Onların
hemen yanında şefkatle bakan, hiç tanımadığı birileri daha vardı. En
yaşlı olan erkek ve kadın öne geldiler. Hiç konuşmuyorlardı ama
sözcükler ona ulaşıyordu. Sevgilisinin dede ve ninesiydiler. Sonra
babası, çok sevdiği erkek kardeşi ve diğer akrabaları hepsi sırayla
ikisini de çok sevdiklerini ve onların aşkını imrenerek izlediklerini
ilettiler. Sevgilisinin yakınları oğullarını mutlu gördükleri için
kadına teşekkür ettiler. Kalplerindeki ateşin hiç sönmemesi için daima
yanlarında olduklarını, ikisinin de bunu hakettiğini ve ilerde hep
birarada olduklarında bir kutlama yapacaklarını ilâve ettiler. Müthiş
bir aydınlık ve huzur içindeydi. Sevgi yumağının tam ortasına gömülmüş
gibi hissediyordu kendini.
Yüzünde
tatlı bir esinti hissetti. Hafifçe gözlerini araladığında yüzüne doğru
eğilen sevgilisini gördü. Rüyanın etkisiyle, "Ama beyaz giymemişsin"
dedi. Adam, "Bugün günlerden mavi sevgilim" deyip öptü kadını.
Şaşkınlığını
üzerinden atıp "Nasıl tahmin ettin burda olduğumu?" diye sordu adama.
"Kafandaki sorunları nasıl hallettiğini bilecek kadar tanıyorum seni
sevgilim" dedi ve "Nasıl geçti günün?" diye ekledi. "Çok yoruldum"
deyince "Kürek çekmekten başka bir şey var mı peki?" diye sordu adam.
Kadın gülümsedi ve "Bugün
hiç ağzımı açmadan dünyanın lafını ettim" diyerek soru işaretleriyle
yüzüne bakan sevgilisine gördüğü rüyayı anlatmaya başladı.
|)__)
-”-”-
not: kullanılan görsel buradan alıntıdır.
(*) tekrar yayındır.