Vikipedi :Uluslararası medya tarafından "Koreli Mariah Carey" olarak adlandırılan, kontrollü, yetenekli ve gelişmiş sesiyle tanınan Güney Koreli şarkıcı.Sohyang'a göre amacı, zor zamanlardan geçen insanları teselli etmek için sesini kullanmak.Sohyang aynı zamanda 2013'ten beri en çok bilinenleri Crystal Castle ve Anaxion olan birden fazla fantastik roman yayınlayan bir kurgu yazarıdır.
(Bloggerdan not: Sesin nasıl mükemmel bir enstrüman olduğuna mükemmel örneklerden biridir Sohyang.)
Adam bir hukuk profesörüydü. Gözlerinde bir hasarla doğmuş, biraz da olsa ışığı seçebiliyorken 5 yaşında düşüp kafasını çarptığından itibaren onu da kaybedip, tamamen karanlığa gömülmüştü.
Üniversitede dersler vermenin yanısıra, kendi hukuk bürosunu yönetmekteydi. Kendi camiasında tanınıp, sevilen ve saygı duyulan birisiydi. Ancak özel yaşamına çok fazla özenli değildi. Bunu bilen arkadaşları her fırsatta onu işten sıyırıp, sosyalleşmesi için emri vaki yaparlardı.
Resim sergisinin açılış kokteyline bu vesile ile gelmişti. Sergide görme özürlüler için tablolarla ilgili bilgileri aktaran görevliler de olduğundan rahatlıkla eserlere ait bilgileri edindi. Eserleri anlatan kadın rehberin sesinden etkilendi. Renklerin ve nesnelerin tarifini detaylı yaparken, sesine bir melodi vererek büyülü bir masal anlatıyormuş hissi yaratıyordu. Profesör ona mesleğiyle ilgili sorular sordu. Rehber, akademide resim bölümünde son sınıfta olduğunu, resme olan ilgisi sayesinde de böyle sergilerde görev aldığını söyledi. Sergiyi gezmeyi bitirdikten sonra da ressamın yanına götürerek, yanlarından ayrıldı.
Ressamla sohbet ederken profesörün aklı resim rehberindeydi. Neyinden etkilendiğini anlamaya çalışıyordu. Şimdiye kadar bazı toplantılarda bu tarz rehberler eşlikçi olmuştu ama sesinin tınısında onun dünyasına ulaşan bir şey vardı. Gözleri uzakta bir şeye dalmış gibi düşünürken yüzünde hafif tebessüm belirdi. Kokteyle birlikte geldiği arkadaşlardan biri durumu farkedip kulağına, "Tam karşında bir kadın ona bakıp gülümsediğini sanıyor ve gözlerini sana kilitlemiş, karşısındaki adam da allah bilir kendi üstüne alınıyordur. Gelmek için nazlandın ama kısmetin bol bakıyorum." dedi. "O kadını bilemem de, benim aklım anlatıcı rehberde kaldı" diye cevap verdi. Arkadaşı hemen gözüyle salonu taradı ve rehberi, salonun diğer ucunda duvarda asılı boğaziçinin resmedildiği bir tablonun önünde gördü.
Profesör rehberin yanına gitti ve "Bu tabloyu satın almak istiyorum, işlemler için yardımcı olur musunuz?" dedi. Rehber gülümseyerek döndü "Elbette" deyip galeri yöneticisine durumu bildirerek, hemen resmin yanına satıldı etiketi konuldu.
"Sanırım siz de bir İstanbul aşığısınız" dedi profesör. "Evet öyle de diyebiliriz, aslında benim aşık olduğum bir şehrin ortasından geçen deniz, nehir, su. İlham verici buluyorum bu görüntüyü." diye cevapladı. Profesör içinden deniz geçen başka şehirleri sıralayınca rehber çok ilgilendi. Ve profesör sohbete başka bir yerde devam etmek üzere kendisini davet edince kokteylden ayrıldılar.
Gece öncesinde hiç bir beklentisi olmayan iki insan, hayal bile etmedikleri bir ilişkiye doğru yol aldılar.
(Yıllar önce yazdığım öykünün devamı için bana ilham olan tüm blogdaşlarıma teşekkürler.)