Evdeki işlerini bitirince, bilgisayarın başına geçti. Maillerini kontrol ederken, "onun" gönderdiği mesajı da gördü. Açıp baktığında, telefonda söylediği cümleden pek farklı bir şey olmadığını, "biz farklı düşünüyoruz, o yüzden seninle görüşmek istemiyorum" diye yazdığını okuyunca şöyle bir düşündü.
Yıllarını tıp eğitimine harcamış bu şahıs, özel hayatında zamansız girişimlerde bulunduğundan uzmanlık sınavını geçememiş ve plasiyer doktor ünvanı ile geçen yıllarda ezilmiş, yaş 60 a gelince, kaybettiği sağlığını ve senelerin acısını kelleşen kafasına yapıştırdığı bir kaç tel saç ile çıkartıp, internetin nimetlerinden olan tanışma sitelerine kaydını hızlıca yaptırırken, yanına en genç ve dirisinden birini hayal ediyordu.
Tanışmanın ilk yarım saatinden sonra, karşı tarafı kendi problemleriyle bunaltıp, bundan sonraki yaşam için, hemen, kesin ve net bir cevap bekleyen bu şahsın, boşa geçecek bir dakikaya bile tahammül edemediğini anlamış ve ordan ardına bakmadan kaçmanın planlarını yapıyorken bulmuştu kendini.
Aralarındaki takvim uyuşmazlığını en uygun dille ona nasıl anlatırım diye düşünürken, onu rahata erdirecek bir durum oluşmuştu işte.
"Sporumu yaptıktan sonra ararım" diye düşündü. 45 dakika boyunca vücudundaki toksinleri ve telefonda konuşacağı konunun gerginliğini üstünden attıktan sonra duşa girdi. Kendini iyi hissediyordu. "Umarım o da bu sabah böyle hissediyordur" dedi.
Telefonu eline aldı ve arayacağı ismi bulduktan sonra ara tuşuna bastı. Telefon üç kez çaldı tam açmayacağını düşünürken, "Merhaba" dedi. "Nasılsın bugün?" diye sordu hemen. "İyiyim ancak ben seninle artık görüşmek istemiyorum, sana bir mail yolladım, lütfen posta kutuna bak, iyi günler" dedi ve kapattı. Bu kadar hızlı telefon görüşmesi yapmamıştı hiç, yüzünde alaycı bir gülümseme kalakaldı.
"Eh" dedi sonra yüksek sesle, "çabuk gelen, çabuk gidermiş, isabet oldu !"
Kalkıp radyoyu açtı ve çiçeklerini sulamaya başladı.