29 Nisan 2011 Cuma

bir gündü, yaşandı öldü...






























Bir gündü;
yaşandı öldü.
Ve bir akisti kalan
          yaşadıklarımızdan...






{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




(fotoğraflar  M©MENT©S objektifimden)


27 Nisan 2011 Çarşamba

ulaşamadığım insan




══════ஜ۩۞۩ஜ═══════ ══════ஜ۩۞۩ஜ═══════ ══════ஜ۩۞۩ஜ══════


Gecenin yüzünde hep bir hüzün vardır. Herşeyin ne kadar çıplak yalnızlıkta olduğunun göstergesi gibidir. Ya uykuya dalar kişi hemen, ya da alkole sarılır. İkisi de unutmak içindir. 

İçersin, önce lezzetli gelir, bir tane, bir tane daha... Arkasından ne tad kalır, ne düşünce. Dilin peltekleşir, gösteremediğin duyguların dışarı çıkıp, uç noktalarda dans etmeye başlar. Sense ne onların ritmine ayak uydurabilirsin, ne de oturduğun yerde kalabilirsin. Ölmek de değildir bu; ama hissetmek de. Çok önce sahne sırası gelip de, yaşanmadan kapanan perdeler ardındaki itiş kakışdır. Zamanı geçtikten sonra ortaya çıkınca da, küçük bir çocuğun kendine uymayan bedende giydiği elbiseler gibi, sakil durur işte.

Gece yürür, alır başını gider saatler. Herşey olduğu yerdedir oysa, düşüncen beyninde, sevgin kalbinde, dilin ağzında, söyleyemediğin sözcüklerin boğazında...

Ahh gece !....Biraz efkar dağıtmakla başlayan karanlık saatlerde, bir kadehle aydınlanmaktır umut. Ama yüzüne ilk çizgisi düştüğünde kederin, arkası gelecektir. Artık bunu kabul edip-etmemek arasında savaş verirsin hepi-topu. Ya içersin konuşursun, ya içer susarsın. 

Konuşanlar, hayatın yüreklerine yüklediği, bedelleri ödenmiş ya da ödenmemiş tüm faturaları masa, çerçeve, sandalye, tabak, bardaklara ağızlarından sızdırıp rahatlarlar. Kenar köşede takılır kalır sözcükleri, bir gün bir başkası alır, kullanır onları.

Ya konuşmayanlar...bakışları kadehin içindeki sıvıya dalıp boğulmuş, ordan cesedi çıkartılıp lakerda tabağına defnedilmiş bir halde, susturulmuş bir tabanca gibi her an patlamaya hazırdırlar.

En çok korktuğum susan insan, ulaşamadığım insan. 





{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-



25 Nisan 2011 Pazartesi

el mismo amor, la misma lluvia*




ƸӜƷ    ƸӜƷ    ƸӜƷ    ƸӜƷ




Adam bakışlarıyla, "Aslında seni hep sevdim, sen hiç bilmedin" dedi. Kadınsa meraklı bakışlarla, ne söyleyeceğini bekliyordu. 

Yıllar öncesinin yolları kesişmiş iki kişisi, kendilerini sınayan kadere yeniden merhaba diyorlardı bir akşam vakti. İkisi de yaşlarının olgunluğunu saçlarında, yüzlerinde ve bedenlerinde taşıyordu.  "Bana böyle bakmanı özlemişim" dedi kadın, sessiz bir sesle. "Ölene kadar.." diye konuştu adam. O anda gök gürledi ve yağmurun habercileri tek tek damlalarını dökmeye başladı.

Yıllar önce ikisi de işten dönerken karşılaşmışlardı, adam kadının yorgun halini farketmiş ve bundan da yararlanarak biraz sohbet için onu alıkoymuştu yolundan. Sadece o gece belki birşeyler olacakken, adam umutsuzluğun ve aşkın verdiği ızdıraptan ağlamaya başlamıştı. Sözlerinin arasında duyulur duyulmaz bir "seni seviyorum" çıkmıştı ağzından ama kadından bir tepki gelmeyince duyulmadığını sanmış, susmuştu. İşte o akşam kadın ilk defa onu yumuşak kollarıyla, şefkatlice sarmış ve onunla birlikte ağlamıştı yağan yağmurla beraber.

Aynı aşk ve aynı yağmurla ölene dek ıslanacağını biliyordu artık adam.





{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-



not; görsel Google'dan alıntıdır.
(* aynı aşk, aynı yağmur)