Çocukluğumdan beri nine ve dedemden masal gibi dinlediğim ayrıldıkları köyleri, evleri, bahçeleri ile ilgili bilgilerin, aklımın bir yerlerinde dönüp durduğunu ve oraları görmek için yanıp tutuştuğunu oraya gidince anladım.
Bir çok bina ve yapılarıyla bizden bir coğrafya gibi ama bizden olamayacak kadar inanılmaz yeşil ve suları lezzetli. Gezinin, benim için manevi yönü oldukça ağırdı. Her gördüğüm şehirde, dinlediğim müzikte, tattığım yemekte ruhlarını andım tüm ölmüşlerimin.
7 gece 8 gün süren bir tur ve rehberimiz ile İstanbul Sabiha Gökçen havaalanından kalkıp, Belgrad' a vardık. Belgrad' da önce otobüsle panoramik turdan sonra, yürüyerek gezdiğimiz Kale Meydanı, Askeri Müze, İstanbul Kapı, Saat Kulesi, Damat Ali Paşa Türbesi, Zindan Kapı, Sokullu Mhemet Paşa Çeşmesi, Stefan Lazerevic Anıtı, Nebojna Kulesi, Cumhuriyet, Terazi ve Taş Meydanları görmeye değerdi. Devlete ait bazı binaların yıkık ve delik deşik olduğunu görünce sorduğumuzda, Nato Kuvvetleri, iki önemli binayı uyarı mahiyetinde bombalayınca, Sırp Devleti bunun unutulmaması ve savaşın ne kadar acı bir şey olduğunu hatırlatması babından binaları olduğu gibi bıraktıkları söylendi rehberimiz tarafından.