BİR KELİME

18 Ağustos 2025 Pazartesi

BİR KELİME = GÖNENÇ




Gönenç : (isim) Bolluk, rahatlık ve varlık içinde iyi yaşama; refah.

     "Yurtta istediğimiz gönenci sağlamak için çok çalışmalıyız."


 * * * * *


Kelime Kökeni :

Orta Türkçe könen- (gönen/mek) “doğrulmak, sevinmek” fiilinden evrilmiştir. Bu fiil Eski Türkçe köni “düz, doğru, sağ” sözcüğünden Türkiye Türkçesi +(g)An- ekiyle türetilmiştir.

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler :

Kıpçakça: [Codex Cumanicus, 1303]
eygi keycgä konêmizim 
[iyi ahlaka gönenmişiz]

Türkiye Türkçesi: [Şeyh Elvan Şirazî, Gülşen-i Raz Tercümesi, 1426]
Hakkun rahmetlerin görmiş gönenmiş.

Çağatayca: [Ali Şir Nevai, 1500 yılından önce]
gönāndürüb méni yolumġa göndür 
[sevindir beni yoluma gönder]

Türkiye Türkçesi: gönç [Hamit Zübeyr & İshak Refet, Anadilden Derlemeler, 1932]
gönç (Teke): şen. 




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-






not: görsel, freepik.com dan alıntıdır.



17 Ağustos 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 CALEB ARREDONDO




Bu pazar günü yayınını, yeni bir tarz yaratmaya çalışan genç bir saksafoncuya ayırdım. 
Caleb Arredondo, Oklahoma Üniversitesi'nde bir öğrenci ve kendi bestelediği saksafon parçalarını sosyal medyada paylaşarak bu işe başlamış. Boş bir otoparkta doğal yankıyı kullanarak saksafon çalma konusundaki özgün yaklaşımı, "eko saksafon" adını verdiği kendine özgü bir ses yaratmış. 

Caleb'i bir otoparkta gösteren ilk video büyük beğeni toplarken, o da bu deneyimi şöyle aktarmış: 

"Boş bir otoparkta muhtemelen 3 saat geçirdim ve otopark yankısında aklıma gelen her şeyi çaldım. Bu, uzun zamandır ilk videom, bu yüzden bu gönderiye fazla etkileşim beklemiyorum." diye eklemiş, oysaki bu görüşünün aksine, video 1,4 milyondan fazla izlenme alarak viral olmuş.

Caleb' in ilk videosunu da ekliyorum, buraya tıklayın lütfen.


Keyifli ve huzurlu bir pazar günü diliyorum.






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





14 Ağustos 2025 Perşembe

BİR KELİME = EKÂBİR




Ekâbir : (çokluk, Arapça) 

1. (isim) Büyükler, devlet büyükleri, ileri gelenler.

      "Kaymakam beyin hemen arkasında kalan ekâbiri umursamadan sıtma doktoru da kalkmıştı." - Tarık Buğra

2. (isim, alay yollu) Kendini beğenmiş kimse.

      "Senin gibi ekâbir bir adam bu tür haberlerin peşinde koşturmaz." - Ahmet Ümit


* * * * *


Kelime Kökeni :

Arapça akābir,  "büyükler, önde gelenler" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük Arapça kbr kökünden gelen akbar,  "daha büyük, en büyük" sözcüğünün çoğuludur. Aynı şekilde kibār, kibir  "büyükler, ekâbir" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük Arapça kbr kökünden gelmektedir. 



Kelime, Sevgili Arpi' nin bloğundan alıntılanmıştır. Katkılarına teşekkürlerimle,





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel pinterest' ten alıntıdır.





11 Ağustos 2025 Pazartesi

BİR KELİME = DEMAGOG





Demagog : (isim, Fransızca) ► Laf cambazı.

      "Demagog, kelime oyunu içinde hakikati güme götüren bir hokkabazdır." - Necip Fazıl Kısakürek


* * * * *

Kelime Kökeni :

Fransızca démagogue, "halkı galeyana getirme" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük, Eski Yunanca dēmagōgós δημαγωγός  "halk güden, halkı galeyana getirme" sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca dēmos δημος  "halk, ahali, özellikle aşağı tabakadan halk" ve Eski Yunanca agōgós αγωγός  "önder, öncü" sözcüklerinin bileşiğidir. 

(Not: Yunanca sözcük, Eski Yunanca ágō άγω  "gütmek, sürmek, sevketmek" fiilinden türetilmiştir. )





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-






not: görsel, internetten alıntıdır.



8 Ağustos 2025 Cuma

BİR KELİME = MÜSTEFİT





Müstefit : (sıfat, eskimiş, Arapça) Yararlanan.

* * * * *

Birleşik fiil olarak kullanımı :

Müstefit etmek : Yararlandırmak.
      "İlminden, irfanından büyük küçük herkesi müstefit ederdi." - Ömer Seyfettin


Müstefit olmak : Yararlanmak.





Kelime, Sevgili Kumçocuk' tan esinlenerek yayına alınmıştır. Teşekkürlerimle,




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





3 Ağustos 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵




Bugün YouTube' da karşıma çıkan bir videoyu paylaşıyorum sizlerle. Kanalın sahibi Cadillac Records olarak gözüküyor. Bununla ilgili araştırma yaptığımda önüme 2008 yılında çekilmiş biyografik bir film çıktı, Chess Records müzik yapım firmasının sahibi Leonard Chess' in hayatını anlatan film ve yazılardan öğrendiğim kadarıyla satışlardan büyük başarı elde eden sanatçılarına cadillac marka araba hediye etmesiyle tanınırmış. YouTube' daki kanalın onunla bir ilgisi var mı bilmiyorum ama ünlü şairlerimizin bestelenen şiirleri ile karşılaşınca şaşırdım ve sevindim.

Sözlerini bildiğimiz şiirler, caz formunda ve dinlemesi çok keyifli. Sizlerle de paylaşmak istedim. "Sabahattin Ali' ye Cazla Saygı" çalışmasına da buradan ulaşabilirsiniz.

Keyifli ve mayışık bir pazar dilerim.

  



{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




 

29 Temmuz 2025 Salı

BİR KELİME = YEDİEMİN




Yediemin : (isim, hukuk, Arapça yed + emīn) Birden çok kişi arasında hukuki durumu çekişmeli olan bir malın, çekişme sonuçlanıncaya kadar emanet olarak bırakıldığı kimse.

* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça yadd  “el” ve Arapça amīn “güvenli” sözcüklerinin bileşiğidir.

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak :

Yeni Osmanlıca: [TDK, Türkçe Sözlük, 5. Baskı, 1969]
yediemin: Yasaca güvenilir kimse olarak seçilen kişi






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





27 Temmuz 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 BARBRA STREİSAND & STING




Sıcakların insan bedenini zorladığı şu günlerde, bir koltuğa kendinizi bırakıp keyifle dinleyeceğiniz enfes bir parçayı, iki değerli sanatçının birlikte çalışmasında dinleyeceğiz.

Sakin ve müzikli bir pazar diliyorum.






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-






25 Temmuz 2025 Cuma

BİR KELİME = NAMAHREM




Namahrem : (Farsça nā + Arapça maḥrem)
1. (sıfat) Evlenmelerinde yasa bakımından sakınca olmayan (kadın ve erkek).

2. (sıfat) ► Yabancı.

     "Doğrusunu isterseniz beni aldatmamıştır ama namahrem karşısında oynamıştır." - Sait Faik  Abasıyanık

* * * * *

Kelime Kökeni :

Farsça nā-maḥram “harem dairesi dışında kalan (dolayısıyla nikâhı caiz olan) kişi, yabancı” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça maḥram sözcüğünden nā+ ön ekiyle türetilmiştir.


Tespit edilen en eski Türkçe kaynak :

[Nasırüddin Rabguzi, Kısasü'l-Enbiya terc., 1310]
"nâ-maḥremka bakğan közlerni ot birle toldurğuları" 
[namahreme bakan gözleri ot ile doldurula]




Bu kelime Sevgili KuyruksuzKedi tarafından önerilmiştir. Katkılarına teşekkürlerimle,



{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, istanbulsanatevi.com dan alıntıdır.



22 Temmuz 2025 Salı

BİR KELİME = NAHAK





Nahak : (sıfat, eskimiş, Farsça nā + Arapça ḥaḳḳ) Haksız, gereksiz.

      "Talihin sana bilasebep verdiği nahak bir mükâfatın kıymetini takdir edemiyorum." - Ömer Seyfettin


* * * * *

Birleşik kelime olarak kullanımı :

Nahak yere : (zarf) Haksız, gereksiz olarak, boş yere, boşuna.

      "Her seferinde kıyasıya kapıştıklarını, nahak yere kalp kıracaklarını sanıyor." - Attilâ İlhan





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: gif, tenor.com sayfasından alıntıdır.





17 Temmuz 2025 Perşembe

BİR KELİME = SEMAFOR





Semafor : (Fransızca) 
1. (isim) Demir yollarında gündüz mekanik olarak kırmızı bir kolla, gece kırmızı ışıkla işaret veren alet.

2. (isim) İki gemi veya gemi ile kıyı istasyonu arasında haberleşmede kullanılan üç kollu işaret sütunu.

* * * * *

Kelime Kökeni : 

Fransızca sémaphore, “denizcilikte flamalarla işaretleşme sistemi” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük, Eski Yunanca sḗma(t) σήμα “işaret, simge, gösterge” ve Eski Yunanca phóros φόρος “taşıyan” sözcüklerinin bileşiğidir. Bu sözcük Eski Yunanca phérō, phor- φέρω “taşımak, getirmek” sözcüğünden türetilmiştir.

Tespit edilen en eski kaynak : 
“demiryolu sinyali” [Cumhuriyet - gazete, 1929]
"Ekspresin makinisti semaforun yol açık işareti verdiğini söylüyor." 





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, www.hin.be sayfasından alıntıdır.





13 Temmuz 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 DHAFER YOUSSEF





Dhafer Youssef

(19 Kasım 1967)


Tunuslu udi, vokalist ve besteci Dhafer Youssef, Tabulbah'da müezzin dedesinin yanı başında ve annesinin mutfağında yaptığı şarkı söyleme deneyleriyle küçük yaşta başlayan müzikal yolculuğunu düğünlerde çalarak ve Tunus'taki konservatuvara kaydolarak sürdürdü. Okulda aldığı eğitimden hoşnut kalmayan Youssef, çözümü 80'lerin sonunda Viyana’ya taşınmakta buldu ve kendini yenilemekten asla geri durmayan kariyerini başlattı. Aradığının akademik bir eğitim olmadığını keşfeden Youssef, cazın ve Hint müziği gibi etnik tınıların büyüsüne kapılır. 1996 yılında ilk albümü "Malak" yayınlanır ve gün geçtikte müziği olgunlaşır. 2001’de ikinci albümü “Electric Sufi” yayınlanır. Dhaffer Youssef, elektronik müziğe dokunan bu albümüyle deneyselliği kusursuz bir şekilde başarmanın da ötesinde, sesini başlı başına bir enstrüman olarak konumlar.

Caz dünyasının ilgisini 1999 yılında yayınladığı ilk albümü ile çeken sanatçı, Nils Petter Molvaer, Bugge Wesseltoft ve Arto Tunçboyacıyan gibi isimlerle de çalışır. Sufi geleneğini, caz unsurlarını ve Arap lirizmini harmanladığı müziğini kendine özgün bir üslupla yorumlayan Tunuslu udi, şarkıcı ve besteci, bugüne kadar imza attığı sekiz albüm ve dünya çapında yüzlerce canlı performansla müzikal yükselişini hep bir üst seviyeye çıkardı.

2011 yılında Almanya'da Hüsnü Şenlendirici ve Aytaç Doğan ile beraber "Birds Requiem" albümünde şarkı kaydetmiş, ki ben de YouTube' dan bu videoyu ekledim yayına. Bu albüm Fransa dahil birçok ülkede en iyi 10 jazz albümü arasına girdi ve DownBeat dergisi tarafından “En İyi 20 Erkek Vokal” listesine eklendi.

Sanatçının albüm çalışmaları sırasıyla şu şekildedir : 1999: Malak, 2001: Electric Sufi, 2003: Digital Prophecy, 2006: Divine Shadows, 2007: Glow (Material) Wolfgang Muthspiel ile, 2010: Abu Nawas Rhapsody, 2013: Birds Requiem, 2016: Diwan of Beauty and Odd, 2018: Sounds of Mirrors.

Enstrüman ve ses birlikteliği üzerine ince bir çalışma izleyeceksiniz bu yayında. 
Keyifli ve müzikli bir pazar dilerim.




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-







8 Temmuz 2025 Salı

BİR KELİME = AŞİNA



Aşina : (Farsça) 1. (sıfat) Bildik, tanıdık olan.

      "Hiç değilse kütüphanede üç beş aşina yüz görebiliyordum." - Mehmed Niyazi

2. (sıfat) Daha önceden bilinen (şey).

      "Galiba ilk defa oynuyorsunuz mösyö, dedi. Telaffuzu bana aşina geldi." - Halide Edip Adıvar

3. (sıfat) Bilen, tanıyan (kimse).

      "Ümitsiz bir aşkın ne demek olduğunu bilirim, kalbi nasıl acıttığına aşinayım." - Selâmi İzzet

* * * * *

Birleşik Fiil olarak kullanımı :

Aşina olmak : Tanımak, bilmek.

      "Onun lehçesine aşina olanlara göre gayet derin hikmet, pek ince manalar taşırdı." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

* * * * *

Kelime Kökeni :

Farsça āşnā veya āşinā,  "bilinen, tanıdık" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük, Orta Farsça (Pehlevice veya Partça) aynı anlama gelen āşnāk sözcüğünden evrilmiştir ve yine Orta Farsça (Pehlevice veya Partça) āşnūtan, āşnāv- "duymak, algılamak, bilmek" fiilinden türetilmiş olup, Orta Farsça fiil Eski Farsça ā-χşnav- "bilmek" fiilinden evrilmiştir. 




Bu kelime, blogger Kendi Dünyasında' nın hatırlatmasıyla yayına alınmıştır. Katkısına teşekkürlerimle,


{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: fotoğraflar ​M©MENT©S​ arşivindendir.​



5 Temmuz 2025 Cumartesi

BİR KELİME = İSTİBDAT




İstibdat : (isim, Arapça)  Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi.

* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça bdd kökünden gelen istibdād,  "başına buyrukluk, kural tanımazlık, bağımsızlık" sözcüğünden alıntıdır. Aynı kelimeden türemiş "müstebit" ise, Arapça bdd kökünden geliyor ve "başına buyruk yönetici, despot, tiran " anlamını taşıyor. 




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, vecteezy.com dan alıntıdır.




1 Temmuz 2025 Salı

BİR KELİME = TEFESSÜH





Tefessüh : (Arapça)
1. (isim, eskimiş) Organ, yiyecek vb.nin çürüyerek bozulması.

2. (isim, eskimiş, mecaz) ► Soysuzlaşma.


Birleşik Fiil olarak kullanımı :

Tefessüh Etmek : 1. Organ, yiyecek vb. çürüyerek bozulmak.
2. (mecaz) Soysuzlaşmak.
      "Demokrasi idaresinin tefessüh edip cıvıklaşma devrine geldiği, bir şahıs aleyhine ücretle iftiralar tertip eden propagandacılardan anlaşılır." - Rıza Tevfik


Kelime Kökeni :

Arapça fsχ kökünden gelen tafassuχ,  "sakatlanma" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük, Arapça fasaχa  "kolunu veya bacağını çıkardı, hukuken geçersiz kıldı" fiilinin tefeˁˁul vezni (V) mastarıdır. 

Tespit edilen en eski kaynak :
[Ahmed Vefik Paşa, Lehce-i Osmani, 1876]
tefessüχ: Çürüyüp dökülme.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, internetten alıntıdır.





29 Haziran 2025 Pazar

BİR KELİME = BUTLAN




Butlan : (Arapça) 1. (isim, hukuk) Batıl olma durumu.

2. (isim, hukuk) Hukuki bir işlemin kurucu unsurlarında mevzuatta öngörülen şartlar sağlanmışken geçerlilik şartlarında yasada öngörülen zorunlu bir unsurun eksik olması durumu.

"Mahkemeden bekledikleri mutlak butlan kararı çıkmadı."

* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça bṭl kökünden gelen buṭlān,  "geçersiz olma, yok hükmünde olma" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük,  Arapça baṭala "geçersiz kaldı, iptal edildi, yok hükmünde idi" fiilinin masdarıdır.


Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler :

[Ömer b. Mezîd, Mecmuatü'n-nezâir, 1437]
rūz-ı ḳıyāmetdür / Ki kılur noḳtayı emr-i ilāhī ḥaṭṭ-ı buṭlānı 
[yokluk hattına noktayı koyar]




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel internetten alıntıdır.






26 Haziran 2025 Perşembe

BİR KELİME = OLUR A!




Olur a! : Belirsizlik, olasılık anlamı katan bir söz.

      "Olur a! Ağası belki sılaya gitmiştir, yerine tabanı yarık biri gelmiştir, ona da mektubu emniyet edememiştir." - Sermet Muhtar Alus

* * * * *

Atasözleri, Deyim, Birleşik Fiil ve Kalıp Söz olarak kullanımı :

..olsun  ..olsun : Sözü geçen her şey.
      "Er olsun subay olsun, harpte ölen her askerin müşterek sembolü meçhul askerdir." - Peyami Safa

ola ki : Olabilir ki, belki.
      "Ola ki bir oldubitti yaratmayı kendi çıkarlarına uygun görmüşlerdir." - Salâh Birsel

oldu bilmek (veya saymak) : Sorunu çözülmüş bilmek.

olan oldu : "İş işten geçti, artık yapacak bir şey kalmadı" anlamında kullanılan bir söz.

oldu olacak : Hiç olmazsa.
      "Oldu olacak bunu makamla söyle de bari biraz eğlenelim." - Osman Cemal Kaygılı

olduğu kadar : 1. Kabul edilebilir düzeyde. 
                 2. Beklenilenin altında.

olmayacak duaya âmin demek : Gerçekleşmeyecek, sonuç vermeyecek işlerle uğraşmak.

olur şey (veya iş) değil : "Olamaz veya gerçekleşmesi beklenmez" anlamında kullanılan bir söz.

oldu olanlar : "Hoş olmayan, kötü birtakım olaylar oldu" anlamında kullanılan bir söz.
      "Bize oldu olanlar!"

oldu olacak, kırıldı nacak : (ağızlardan) "Her şey olup bitti, iş işten geçti" anlamında kullanılan bir söz.

olan (veya olup) biten : Meydana gelen olaylar, ortaya çıkan durum veya oluşan her şey.
      "Biraz da etrafında olup bitenlere dikkat etsen iyi edersin." - Ahmet Muhip Dıranas
      "Uzun İhsan Efendi olan biteni çaresizlikle seyrediyordu." - İhsan Oktay Anar

olduğu gibi : Nasıl ise öyle; aynen.
      "Söylenilenleri olduğu gibi aktar lütfen."

olup olacağı : "Hepsi bu kadar" anlamında kullanılan bir söz.

* * * * *

Kelime Kökeni :

"Olmak", Türkçe kökenli bir kelimedir.




önemli not : Yine kullanımında, yanlışlık yapılabilen bir kelime. "Olur ya" olarak kullanımının hatalı olduğunu ekleyeyim.



{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, tenor.com dan alıntıdır.




24 Haziran 2025 Salı

BİR KELİME = ÇOKLUKLA




Çoklukla : (zarf) ► Genellikle.

      "Bazen yumurta pişiriyor, çoklukla yoğurt, peynir, salata, meyve, soğuk etler gibi şeylerle karın doyuruyordu." - Necati Cumalı

* * * * *

Kelime Kökeni :

İnternette yaptığım araştırmada kelimenin Türkçe kökenli olduğu bilgisine ulaştım.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, internetten alıntıdır.




19 Haziran 2025 Perşembe

BİR KELİME = ÂDETA





Âdeta : (zarf, Arapça) ► Neredeyse.

      "Yüzümü âdeta cama yapıştırarak her hareketini ilgiyle izliyorum." - Ahmet Ümit


* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça ˁādatā, "adet olduğu üzere, ber mutad" sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça ˁāda(t)  “alışkanlık, itiyat” sözcüğünün +an ekiyle zarfıdır.






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel Pinterest'ten alıntıdır.



2 Haziran 2025 Pazartesi

BİR KELİME = CİHANNÜMA





Cihannüma : (Farsça)
1. (isim) Her yanı görmeye elverişli, camlı çatı katı veya taraça; kule.

      "Söz konusu cephede, üst kat divanhanesinin geniş saçağı batıya doğru ilerleyerek sonradan eklenmiş olan cihannümayı alt katlardan ayırmaktadır." - Nuri Akbayar

2. (isim, eskimiş) Dünya haritası.

* * * * *

Kelime Kökeni :

Farsça cihān  "dünya" ve Farsça numā  "gösteren" sözcüklerinin bileşiğidir. (NOT: Bu sözcük Farsça numūdan, numā  "göstermek" fiilinden türetilmiştir.) 


Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler;
“dünya panoraması, atlas” [Neşrî, Kitab-ı Cihannümâ, 1492]
Kitab-ı cihān-nümā

“panoramik balkon” [Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki, 1900]
Cihānnümā: (...) 2. çatının üzerinde her tarafa nezāreti olan açık taraça





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, homeadore.com sayfasından alıntıdır.




25 Mayıs 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 ÖZEL




Bugün kahvaltı sonrası dilime bu şarkı dolandı ve mırıldanırken birden TRT Müzik programında çok sevdiğim Münir Özkul' un ipeksi sesi ve sahne rahatlığıyla bu şarkıyı seslendirdiğini hatırladım.

Tam pazar sabahına yakışacak tatlı, latif ve bir o kadar da özlemle dolu bir şarkı/video paylaşmak istedim. Gününüz bu sesin kadife yumuşaklığında geçsin.

Müzikli pazarlar,




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-



21 Mayıs 2025 Çarşamba

BİR KELİME = DEĞER





Değer : 1. (isim) Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık; fehamet, kadir, kıymet.

      "İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlıyor." - Halikarnas Balıkçısı

2. (isim) Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı; kıymet, paha, valör.

      "Bildiği bütün Fransızcayı toparlayarak vitrindeki kravatın değerini sordu." - Nâzım Hikmet

3. (isim) Üstün nitelik, meziyet; kıymet.

4. (isim) Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse.

      "Bence ziyan olmuş, eski deyimiyle heder olmuş bir değerdir." - İhsan Oktay Anar

5. (isim) Bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan maddi ve manevi ögelerin bütünü.

      "Edebiyat, sanat, fikir, ilim ve başlıca değerlerimize toptan bir bakış lütfeder misiniz, efendim!" - Ahmet Kabaklı

6. (sıfat) Uğrunda belli bir bedel ödenecek veya belli bir zahmet göze alınacak nicelik veya nitelikte olan.

      "160 odası olan otelin dekorasyonu ile iç donanımı görülmeye değer bir güzellikteydi." - Adnan Özyalçıner

7. (isim, felsefe) Kişinin isteyen, gereksinim duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey.

8. (isim, matematik) Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı.

* * * * *

Deyim veya Birleşik Fiil Olarak Kullanımı :

Değer biçmek : Bir şeyin değerini belirtmek, bir şeye değer koymak.

Değer vermek : Değerli saymak, önem vermek.

* * * * *

Birleşik Kelime Olarak Kullanımı :

Değer Analizi, Değer Artırma, Değerbilir, Değerbilmez, Değer Düşümü, Değer Düşürme, Değer Düşürümü, Değer Katma, Değer Kuramı, Değer Yargısı, Değerler Dizisi, Artık Değer, Bağıl Değer, Eş Değer, Geçer Değer, Günlük Değer, Hazır Değer, İzafi Değer, Katma Değer Vergisi, Kayda Değer, Milli Değer, Mutlak Değer, Nominal Değer, Salt Değer, Saygıdeğer, Taşınır Değer, Toplumsal Değer, Ulusal Değer, Uygun Değer, Yaklaşık Değer, Beyan Değeri, Birleşme Değeri, Borsa Değeri, Piyasa Değeri, Satış Değeri, Viskozite Değeri, Sosyal Değerler.

(Çok fazla kelime yer aldığından, açıklamaları olmadan sadece kelimeleri yayına aldım. Anlamları için TDK sözlükten bakabilirsiniz.)

* * * * *

Kelime Kökeni :

Eski Türkçe tegir “pay, hisse, kıymet” sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Eski Türkçe teg- “eşit olmak” fiilinden Eski Türkçe +()r ekiyle türetilmiştir.

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve kullanım örnekleri :

Eski Türkçe: [Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073]
ol at tegirinde boḳurdı [[atı değerinden ucuza verdi]]

Türkiye Türkçesi: [Ahmed Vefik Paşa, Lehce-i Osmani, 1876]
değer: Kadir, kıymet. (...) değerli: Zī-kıymet, muteber.







{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, internetten alıntıdır.




18 Mayıs 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 JEFF RUSSO




Jeff Russo
(31 Ağustos 1969)

ABD'li besteci, söz yazarı, gitarist, vokalist, müzik yapımcısı ve aynı zamanda americana grubu Low Stars'ın kurucu üyesi olan Russo, müzik kariyerine rock müzisyeni olarak başladı ve Tonic grubunun kurucu ortağı oldu. 2006 yılında birden fazla film ve TV projesinde çalışırken stüdyoya yardımcı olması için davet edildi ve bu süreçten ne kadar keyif aldığını fark etti. 

The Umbrella Academy, Lucy in the Sky, Altered Carbon, Mile 22, Lizzie, Three Christs,  Snowfall, Fargo, Legion ve Counterpart başta olmak üzere çeşitli film ve televizyon dizilerinin yanı sıra Star Trek serisi Star Trek: Discovery, Star Trek: Picard ve Star Trek: Strange New Worlds ve For All Mankind'da besteci olarak yaptığı çalışmalarla da tanınır. Ayrıca mini dizi The Night Of ve beğenilen video oyunu What Remains of Edith Finch'in müziklerini de yaptı. Fargo'daki çalışmasıyla 2017'de Sınırlı Dizi, Film veya Özel Dalda En İyi Müzik Bestesi dalında Primetime Emmy Ödülü'nü kazandı. 

Legion ve Fargo benim izlediklerim arasında en çok hatırladığım ve sevdiklerim. Bu pazar yayına Fargo film müziğini ekledim. Genç besteciye, daha uzun yıllar bir çok film/diziye besteleriyle ruh katacağı ödüllü çalışmalar diliyorum.

Keyifli ve müzikli pazarlar,





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





14 Mayıs 2025 Çarşamba

BİR KELİME = FİRAK





Firak : (isim, eskimiş, Arapça) ► Ayrılık.


Firaklı : (sıfat) Üzüntülü, dokunaklı, içe işleyen.

      "Başka türlü yazamazdı, canı isterse hem onun yazacağı çok tesirli, firaklı olurdu." - Refik Halit Karay

* * * * *

Kelime Kökeni:

Arapça frḳ kökünden gelen firāḳ, "ayrılık, birbirinden ayrı kalma" sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça faraḳa “ayırdı” fiilinin fiˁāl vezninde masdarıdır.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: gif, tenor.com dan alıntıdır.




6 Mayıs 2025 Salı

BİR KELİME = BİLFİİL





Bilfiil : (zarf, Arapça) ► Fiilen.

      "Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek hâkimiyet ve saltanatını, isyan ederek kendi eline, bilfiil almış bulunuyor." - Atatürk

* * * *

Fiilen : (Arapça) 1. (zarf) Fiilî olarak; bilfiil.

      "Harbin fiilen başlaması ise seçim günlerinin arifesine rastlıyor." - Haldun Taner

2. (zarf) Gerçekten yaparak, işleyerek, çalışarak; bilfiil.

* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça bi'l-fiˁl, “fiilen, eylemli olarak” sözcüğünden alıntıdır.

Türkçede benimsenmiş olan bazı kalıp deyimlerde Arapça harf-ı tarif olan el ile birleşerek bil- biçimini alır: bil-umum, bil-fiil, bil-akis vb. 
Arapça bazı sözcüklerde /l/ sesi sonraki sessize asimile edilir: bit-tabii, biz-zat, bin-netice.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, günceloku.com dan alıntıdır.



2 Mayıs 2025 Cuma

BİR KELİME = ARTIK




Artık : 1. (sıfat) İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan.

2. (isim) Bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü; çıktı.
      
"Dibinde bir yudumluk kararmış çay artığı vardı." - Yusuf Atılgan

3. (sıfat) Daha çok, daha fazla.

4. (zarf) (a'rtık) ► Bundan böyle.

      "Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı." - Tarık Buğra

5. (isim, müzik) Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli.

6. (isim, tarih) Geriye kalmış, arkaya kalmış kimse.

      "... Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan'ın az fakat disiplinli ordusunun kılıç artığı olmaktan kendilerini kurtaramamışlardı." - Fevzi Samuk

* * * * *

Birleşik Kelime olarak kullanımı :

Artık değer : (isim, ekonomi) İşçinin, iş gücünün karşılığı olarak ödenen değerin üzerinde ürettiği ve işverenin, karşılığını ödemeksizin sahip olduğu ek değer.

      "Marksçı dilin değişken anamalı sadece emekçi ücretlerini dile getirir çünkü sadece emekçi ücretleridir ki artık değer üretir." - Orhan Hançerlioğlu

Artık emek : (isim, ekonomi) İşçinin, ek süre içinde harcadığı ve sonucunda artık değer yarattığı, karşılığı ödenmeyen emek.

Artık göl : (isim, coğrafya) Deniz ve gölün kuruması veya çekilmesi sonucunda oluşmuş yeni göl.

Artık gün : (isim) Artık yıllarda şubat ayına eklenen yirmi dokuzuncu gün.

Artık yıl : (isim) Dört yılda bir gelen 366 günlük yıl; seneikebise.

      1996, 2000, 2004, 2008 gibi dört ile bölünebilen her yıl, artık yıldır.

Eksik artık : (zarf) Elde ne varsa.

Üretim artığı : (isim, ekonomi) Ekonomide üretim fazlalığı.

* * * * *

Kelime Kökeni :

Eski Türkçe art- fiilinden +Ik sonekiyle türetilmiştir. Art- kelimesi ise *ār "arka, sırt" sözcüğünden +It önekiyle türetilmiştir.

Kelimenin kullanıldığı yazılı ilk kaynak :

artuk "artan, arta kalan, fazla (sıfat)" [ Orhun Yazıtları (735) ]
artık "daha çok, bundan fazla (zarf)" [ Meninski, Thesaurus (1680) ]







{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel internetten alıntıdır.​




29 Nisan 2025 Salı

BİR KELİME = BÜHTAN





Bühtan : (isim, eskimiş, Arapça) ► İftira.

      "Çobanlar, senin kara sevdanı duyduklarından, yakıştırıp tasvir için bühtan söylemişlerdir." - Kemal Bilbaşar


{► İftira : (isim, Arapça) Bir kimseye kasıtlı ve asılsız suç yükleme; kara, bühtan.

      "Kaynağını iftiradan ve yalandan alır." - Nâzım Hikmet}

* * * * *

Birleşik Fiil şeklinde kullanımı :

Bühtan etmek : İftira etmek.

      "Bedbaht bir adama bühtan etme Ekrem, sana yakışmaz bu!" - Esat Mahmut Karakurt


* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça bht kökünden gelen buhtān,  "iftira" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük, Arapça bahata  "şaşırttı, şoke etti, iftira attı" fiilinin masdarıdır.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, internetten alıntıdır.





27 Nisan 2025 Pazar

PAZAR GÜNÜ MÜZİĞİ 🎵 WILL PADGETT



Will Padgett

Amerika/Tennessee doğumlu, mesleğinde çok disiplinli müzisyen Will Padgett, "her işi yapan hiçbir işte usta olamaz" atasözüne adeta meydan okuyor. Aslen klasik besteci ve piyanist olan Will'in çağdaş stiller, enstrümanlar ve tekniklere olan hayranlığı, ses tutkusundan kaynaklanıyor ve onu günümüzün en yetenekli sanatçılarının eklektik çeşitliliğiyle sahneyi paylaşmaya yöneltiyor. Hem orkestra şefi, hem de yardımcı müzisyen olarak sahnede yer alan Will, müzikal olarak öne çıkmak isteyen profesyonel bir tavra sahip sanatçılar ve topluluklar için doğal bir seçim. Müzik tarzı, cazın armonilerinin, rock ve soul ritimlerinin ve memleketinin country müzik mirasının şarkı söyleme melodilerinin bir birleşimidir. Ama en çok caz formu üzerinde çalışmaları vardır.

Youtube' da ya da kendi internet sayfasında (buraya tıklayıp, inceleyebilirsiniz) yayınlanmış diğer besteleri keyifle dinleyeceğinizi tahmin ediyorum. 

Bahar yağmurlarıyla bezenmiş, enfes bir gün dileğimle. 






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





24 Nisan 2025 Perşembe

BİR KELİME = TEZKERE





Tezkere : (Arapça) 1. (isim) Pusula.

      "Bu vaziyette en tabii çare, ona küçük bir tezkere yazmaktı." - Reşat Nuri Güntekin

2. (isim) Bir iş için izin verildiğini bildiren resmî kâğıt.

      "Nihayet yol tezkerem yapıldı, üstüm başım düzeltildi." - Yahya Kemal Beyatlı

3. (isim, askerlik) Askerlik görevinin bittiğini bildiren belge.

* * * * *

Birleşik Fiil veya Kalıp Söz olarak kullanımı :

Tezkere Almak : (askerlik) Askerlik görevini tamamlayarak bunu bildiren bir belge almak.

Tezkere Bırakmak : (askerlik) Askerlik görevini bitirdiği hâlde orduda çalışmasını sürdürmek, orduda kalmak.

Tezkeresini Eline Vermek : İşine son vermek, kovmak.

* * * * *

Birleşik Kelime olarak kullanımı :

Av Tezkeresi : (isim) Avcılara verilen izin belgesi.

      "Orman ve korularda avcılık edenler, av tezkeresi almak mecburiyetindedir." - Afet İnan


Mürur Tezkeresi : (isim, eskimiş) Bir yere gitmek için gerekli olan izin belgesi.

      "Kazanan, yani mürur tezkeresi alan sevinçle İstanbul'a gidermiş." - Aydın Boysan


Nüfus Tezkeresi : (isim) Nüfus cüzdanı.

      "Her zaman çantasında bu resimli nüfus tezkeresi bulunurdu." - Sait Faik Abasıyanık


* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça ḏkr kökünden gelen taḏkirat,  "andıç, memorandum, not" sözcüğünden alıntıdır.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: fotoğraf, janusmezat.com' dan alıntıdır.