BİR KELİME

16 Ağustos 2021 Pazartesi

Celaliye 5









Bir kaç gün sonra Ali nihayet ortaya çıktı. Nerde olduğunu sorduğumu gayet iyi hatırlıyorum fakat Ali' nin ne cevap verdiği net olarak kalmamış hafızamda. Sanırım ailedeki büyüklerden biri ya hastalanmış ya da vefat etmişti. Hepsinin birden topluca gitmesi buna delaletti çünkü. 

Çocukluk işte, ölüm o zamanlar net algıladığımız bir şey değildi ki, insanlar ölebilirdi bunu biliyordum ama onlar hep başkalarıydı sanki. Ölüm; benim aile çemberinin içinden birine elini uzattığında ne olacaktı, bunun bilincinde değildim. Anlık mahzunluk, yerini hemen hayatın  içindeki gerçeğine bırakıyordu bizler için. Ve biz de hemen denize koştuk. Olağan yarışlarımızı yaptıktan sonra, artık Ali' ye sürpriz soruyu soracaktım. 

Tam o esnada derinlerden gelen bir müzik duyduk. İkimiz de çok heyecanlandık. Çünkü bunun ne olduğunu gayet iyi biliyorduk. Hemen evlere koştuk, ailelerimize haber verdik ve yanımıza harçlıklarımızdan bir miktar alarak caddeye çıktık. Bizim sitenin hemen yakınında duruyordu o.


Bahsi geçen şey, gezginci Migros kamyonlarıydı. Haftanın belirli gün ve saatlerinde gelen bu araçların kasalarının yan yüzlerindeki kapalı kanatlar yere paralel gelecek şekilde açıldığında, pratik bir şekilde ilkel görünümlü bir tezgah haline gelirdi. Kasanın açılan kısmından raflar meydana çıkardı. Satış elemanları kanadın arkasındaki bölüme geçerek müşterilere satış yaparlardı. Daha sonra bu kamyonlar yerlerini, arka kapısından girilip, ön kapısındaki kasanın yanıbaşında ödeme yapılarak inilen, içi iki taraflı raflarla donanmış, camsız kavuniçi renkte Migros otobüslerine bıraktılar.

Benim en sevdiğim ürün ise o zamanki çocuksu isteğin ve ülkedeki yokluk veya pahalılıktan dolayı, yurtdışından gelenlerin mutlaka yanlarında getirdiği şey olan çikolatalı ürünlerdi. O zamanlar Nestle gofret pek revaçtaydı. Nasıl tadına vara vara, gıdım gıdım yerdim anlatamam. Belki de o zamanlar başlamıştı, imrendirici ve pek iştah açıcı yemek yeme tarzım.

Ali ile gofretlerimizi minik ısırıklarla kim en geç bitirecek yarışmamız da vardı. Ama eninde sonunda biterdi işte. Bir dahaki sefere kadar biz de denize koşardık.

Artık Ali' ye o muhteşem soruyu soruyordum işte. "Ali?", "Ne var?", "Sen kürek çekmesini biliyor musun?", biraz durdu sanki, "Ehm, şey biliyorum", "O zaman gel hadi çekelim", "Benim eve gitmem lazım", "Ama niyeeee?", "Sonra gelirim". Gitti. Ben öylece kalakaldım. Aslında şaşırdım. Olacak iş değildi, ortada yarışılacak bir durum vardı ve Ali ortadan yok oldu. En sonunda şuna kanaat getirdim, Ali kürek çekmeyi kesinlikle bilmiyordu, benimle yarışsa mutlaka kaybedecekti, bu yüzden de bahane uydurdu. Gözüm parladı bu düşünceyle birden ve gülümsedim. 

Sonraki günlerde de Ali' nin pek tadı yoktu sanki ama yine de hep birlikteydik. Yaz sona eriyordu, okul alışveriş telaşı başlamadan dönmek gerekiyordu. Vedalaştık çaresiz. 

Hala düşünürüm, o yaz Ali olmasaydı ben yüzmeyi, denize iskeleden atlamayı, dalmayı, sandalın altından geçmeyi, uzun süre nefessiz dipte kalmayı, kürek çekmeyi ve bir arkadaşı özlemeyi öğrenebilir miydim...? Kimbilir, o yaz değil belki çok daha sonra öğrenirdim ama o yaz sanki sıkıştırılmış bir paket program gibi oldu tüm bunlar Ali sayesinde. Onun bana, o zaman dilimi için gönderilmiş bir hediye olduğunu biliyorum. Belki o zamanlar söylemedim ama O' na bunu borçluyum.

Ali; sana arkadaşlığın, beni güzel şeylere teşvik ettiğin, aklımda yer edip yıllar sonra bile senden bahsedebildiğim için çok teşekkür ederim !...







(bitti)







{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-





not: kullanılan fotoğraf Yandexten alıntıdır.





14 yorum:

  1. Ben de teşekkür ederim Ali, Momentos'la birlikte bu kadar güzel hatıralar yarattığınız için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım KuyruksuzKedim :)) anıları zaman ayırıp okuduğun, yorumlarınla desteklediğin için ben de sana teşekkür ederim <3

      Sil
  2. Bu çok hoş ve saf romantizmin ardına aslında onun da romantik olduğunu düşündüğüm bir eylemsellik eklesem nasıl olur, diye çok düşündüm, bir an karasız kaldım ama tarihe de bir not olabilir dedim sonra: Çok küçüktük ve gazete haberlerinden bir de büyüklerin konuşmalarından duyardık: Bazı sempati duyduğumuz derya Deniz ve pek Mahir abiler o kamyonları yoksul mahallelere kaçırırlardı... Çocuklar şeker yiyebilsinler, diye.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buraneros,
      Ah ne güzel yaptınız onları yazmakla. Evet aynen dediğiniz gibi çocukken derya Deniz ve pek Mahir abilerle ilgili bir şeyler duyuyorduk, ailelerimiz onlar hakkında sempati ile konuşuyorlardı, yaşlılarımız ise başlarına kötü bir şey gelmesin diye dualar gönderiyorlardı. Sonu kötü bitince annemin ağladığını ve babamın da kederlendiğini hatırlıyorum.

      Kamyonların şeker dağıtmak için kaçırılması da ancak onlara yakışır bir eylemdir.

      Can Yücel' in Mare Nostrum şiirinin son satırıyla selam olsun.
      "Aşk olsun size çocuklar, aşk olsun..."

      Sil
  3. Ali' nin kürek çekmeyi bilmese de gitmesine şaşırdım. Senin kadar gözükara değilmiş demek. :)
    Migros arabalarından hiç görmemiştim öyle. Bizim mahalleye sadece dondurmacı, çekirdekçi gelirdi. Bir de atı olanlar para karşılığında bizi ata bindirip sokağı dolaştırıyordu. Atı gördüğümüz gibi eve koşardık, Anne para ver ata bineceğiz diye. Çocukluk güzel şey. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duygu Emanet,
      Sanırım ben gözükara ve inatçı bir çocuktum :)
      Migros'un Türkiye' de ilk açıldığı yıllardı, sadece o dönem yaptılar sanırım bu hizmeti. Sonra pek görülmedi.
      Dondurmacı, mısırcı, çekirdekçi bunları hep gördük. Bunların yanında ayı ile dolaşanlar vardı, o zaman da garipserdim, şimdi de. :/
      Çocukluğu hatırlamak güzel bir enerji ile dolduruyor kalbimi daima. <3

      Sil
  4. Aaaa bitti mi?! E gelecek yaz? Sonraki yazlar? Hatta bir yaz…. :)) Durmayı bilemiyorum ben değil mi? Çok tatlıydı yaaa, keyifle okudum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece C.
      Evet bitti, sonraki yaz artık gidilmedi oraya. B.Ada Yörük Ali plajı ya da Bostancı' da kadınlar plajına gidildi. Başka bir yazı dizisi daha yaratırım senin için <3

      Sil
  5. Bir önceki bölümde Ali'yi çok merak etmiştim ve açıkçası endişe bile duymuştum ve şu an çok rahatladım:)) Kürek çekmeden kaçışı da tam erkek çocukların yağacağı türden bir hareket:) Kaleminize sağlık, çok güzeldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. SzgnBsl,
      İnsan nasıl da giriyor aktarılanın içine değil mi, ben de öyleyimdir :)) Çok teşekkür ederim, yorumunuzla desteğiniz için. Sevgiler,

      Sil
  6. Okumak yerine dinledim bu kez :) Gülümseyerek hatırlayacağımız anılarımızın olması ne güzeldir, düşününce mutluluk verir insana. Böyle anılar biriktirmek lazım bize. ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmgündemi,
      Poadcasti dinlediğine sevindim :) Haklısın, çocukluk anları hayatımızın mihenk taşları. Minicik renkli bir hatıra bile bizi mutlu etmeye yeter. Teşekkür ederim yorumuna canım. :)

      Sil
  7. Güzel bir anı, zaman geçtikçe anıların varlığı farklı hissettiriyor birazda özlüyor insan . Ali'nin kaçması da komiğime gitti :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esra Kafkaslı,
      Çocukluk anıları en saf haliyle kalbimizin bir köşesinde durur daima. Özleniyor haliyle. :) Ali' de ir haller vardı ama çözemedim :)

      Sil

{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-