BİR KELİME

20 Şubat 2023 Pazartesi

BİR KELİME = LİYAKAT







Liyakat : (Arapça) 1. (isim) Bir kimsenin kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu, değim.

"Liyakat ve namusa dayanan zenginliğe düşman değilim." - Mehmet Kaplan

2. (isim) Kifayet.

"Her birimiz kendi liyakatimize göre, üzerimize bir vazife almalıyız." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu




Kelimenin birleşik fiil olarak kullanımı :

Liyakat göstermek : Başarmak.


Kelimenin birleşik kelime olarak kullanımı :

Liyakat sahibi : Başarılı, erdemli, yetenekli (kimse).



Kelimenin, etimoloji sözlüğündeki açıklaması da şu şekilde:

Arapça lyḳ kökünden gelen liyāḳat "yakışma, layık olma" sözcüğünden alıntıdır. 
Arapça sözcük Arapça lāḳa "yakıştı" fiilinin masdarıdır.






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: gif, gifycat.com' dan alıntıdır.





25 yorum:

  1. En çok ihtiyaç duyduklarımızdan...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Ekmekçikız,
      Kesinlikle ve ivedi olarak hem de!

      Sil
  2. Merhabalar.
    Bu kelime anlam itibariyle önemini her zaman koruyan ve güncelliğini muhafaza eden bir kelime. Paylaştığınız için teşekkür ederim. Emeğinize sağlık. Her alanda, her işte, her mevkide liyakatlı kişileri görmek en büyük arzumuzdur.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Recep bey hoşgeldiniz,
      Yaşadığımız deprem bir yandan, liyakatsiz yöneticiler bir yandan durum o kadar kahredici ki, içimde zehirleşmiş bir acı var!
      Dileğinize gönlümün en derinlerinden katılıyorum. :A
      Teşekkürlerimle,

      Sil
  3. Müzik müthiş! Albümün peşine düşüyorum hemen:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Buraneros,
      Eskiden bildiğim müzikti ama bulamamıştım bir türlü :) Nihayet sonunda. :A

      Sil
  4. Ne çok duyuyoruz son yıllarda bu kelimeyi. Bir kesim ısrarla "liyakat" dedikçe tam aksi kadrolar çoğaldı. Bundan sonra da düzeleceği yok gibi malesef...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Ada Deniz,
      Hiç bu kadar karamsar olmamıştım itiraf ediyorum :( Ben de senin gibi düşünüyorum.

      Sil
  5. Günlük hayatlarımızda sıkça karşımıza çıkan kelimelerden ama genelde sadece lafta kalanlardan maalesef. Harikasın Momentos :D İyi haftalar!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Vulnicure,
      Ne güzel söyledin, aynen dediğin gibi lafta kalıyor maalesef.
      Teşekkür ederim yorumuna :F

      Sil
  6. Yüreğim kanıyor, içim içimi yiyor. Biz, başkalarına saygılı olmak anlamında susmakla, haksızlıklar karşısında susmayı aynı şey sandığımız günden beri iki yakamız bir araya gelmiyor. Madem “liyakat”ten bahsedeceğiz, hoşgörünüze sığınarak içimi dökmek isterim.

    Mademki bu toplumun çoğunluğu Müslüman, öyleyse onların anlayacağı cümlelerle bir şeyler söylemek lazım. Mensubu olduğu dinin özünü anlamayan insanlar topluluğuyuz biz. Doğaya kafa tutmanın gereği yok. Allah'ın ayetleri sadece Kur'an'da yazanlardan ibaret değil. Orada yazanlara ne kadar uyduğumuz ortada zaten. Biz kainat kitabını okumayı ihmal ettik. Okuyanlardan da hiç ders almıyoruz ki. Japonya örneği gözümüzün önünde dururken bu kadar körlük neyle açıklanabilir bilmiyorum.

    Yaşadığımız deprem felaketinden sonra “kader”le “keder” arasında sıkışıp kaldık. Kadere değinmeden söylenenler eksik kalabilir ama asıl meselenin bu olmadığını düşünüyorum. Yapılmış binlerce çürük binanın, bina yapılmaması gereken yerlere gökdelenler dikmenin başka bir açıklaması olmalı. Bizim layık olduğumuz hayat bu mudur? Biz ne ara bu kadar kötü bir toplum olduk?

    Deprem kuşağında bir ülke olarak almamız gereken yüzlerce tedbir var. Bunları yerine getirmeden depremi sadece ilahî bir ikaz olarak görmek Allah’ın koyduğu kuralları hiç anlamamak olur. Allah, “Bir kavim kendini bozmadıkça Allah onları bozmaz.” (Rad, 11) buyuruyor. Aynaya bakalım öyleyse. Kendimizi bozduk, başımıza gelene razı olacağız. Herkes iyi yönetilmemekten yakınıyor şimdilerde. Fakat zarar kendine dokununcaya kadar kimse sesini çıkamıyor. Seçilmiş veya atanmış yöneticiler suçlu diyelim. Peki biz? Bakın ayet ne diyor: “Davranışları sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer kısmına yönetici yaparız.” (En’am,129) Demek ki toplum olarak düzeltmemiz gereken bir aksaklık söz konusu.

    Dürüst insanın görevi; toplumu ayakta tutan değerleri, özellikle ahlak kurallarını, hak ve hukuka saygıyı toplumun her kesimine yaymak ve bunların varlığını sürdürmesine katkı sağlamak olmalı. Toplumu düzlüğe çıkarmanın yolu budur. Düzelen bir toplumda ister istemez, yöneticiler de düzelir. Toplumdaki kötülüklerin, haksızlıkların ve yolsuzlukların sorumlusu olarak sadece yöneticileri ve aydınları görmek yanlıştır. Kötü gidişattan herkes sorumludur. Zira bunda genel olarak herkesin az ya da çok payı vardır. Zira toplum, yöneteni ve yönetileni ile bir bütündür.

    Alimler göre Allah her dönemin yöneticisini halkın kalbine göre gönderirmiş. Onları düzeltmek isterse dürüst biri, helak etmek isterse kötü biri yönetici olarak gönderilirmiş. Tabi bu düşünce de yine Kur’an’dan referans alır: “Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.” (İsrâ, 16)
    +++

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. +++
      Eğer yaşadıklarımıza bir musibet gözüyle bakacaksak toplum olarak ders almamız gereken husus Kur’an’da çok net işaret edilmiştir: "Bir bela, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp, mâsumları da yakar." (Enfal, 25)

      Topyekûn canımız yanıyor. Deprem özelinde düşünürsek, insanımıza tabut olan binaların “hane” olma aşamasına gelinceye kadar her adımında kimler sorumlu ise tek tek bulup çıkarmalı ve hesap sormalıyız. Üç kuruş daha fazla kazanmak için insanların hayatını tehlikeye atanlar, yarınlarda da aynı kötülüğü yapmaya devam edecekler mi mesela? Biz toplum olarak buna sessiz mi kalacağız? Çürük olup olmadığını araştırmadan sırf ucuz diye daire satın almaya devam edecek miyiz? Daha çok kira getirsin diye apartmanların altında bulunan işyerlerimizdeki kolonları kanunsuzca kesecek miyiz? Bu yanlışı görenlerin bir kısmı susacak, susmayanları da silah zoruyla susturacak mıyız? Kötüye karşı tavır almalıyız. Bu yetmez, iyi olmalıyız ve iyi kalmalıyız. Hani meşhur bir söz vardır: “Sadece firavuna karşı olmak yetmez, Musa’ya taraf olmak lazım.” Kötülüğü susturmak kadar, iyiliğin sesinin gür çıkmasına destek olmak da lazım. İsmet İnönü’ye atfedilen şu cümleyi hayat felsefesi hâline getirmezsek işimiz gerçekten çok zor: "Bir ülkedeki namuslu insanlar, namussuzlar kadar cesur olmadıkça o ülkede kurtuluş yoktur".

      Çok uzattım. Hz. Peygamber’in duasıyla bitireyim: “Allah’ım merhametsizleri bize musallat etme.”

      Sil
    2. Sevgili Bir Edip,
      Gayet güzel yazmışsınız lakin din yolunu Kuran'dan öğrenmesi gerekenler kitap kapağını açmaktan aciz, sadece kulaklarıyla kendilerine servis edilen en bayağı sözleri duyuyorlar. Sağduyuları, vicdanları kemirilmiş, kırıntısı bile kalmamış insan müsveddesi denilebilecek yaratılmışların yani "cahil"lerin ve "namussuz"ların çoğunluk olduğu ülkede, namusluların işi zor ve ölmeye bir saç teli kadar yakın.
      Ben kendi adıma hem blog hem de radyo yayınlarında haftada bir ya da iki kez depremi ve ölenleri hatırlatacağıma söz veriyorum.

      Sil
  7. Bazı sözcükler vardır ; yazarken, okurken, anlatırken kafanızdaki düşüncelerle tam uyum sağlar, farkındasınızdır ki o sözcük tam yerini bulmuştur. Başka bir sözcük orada anlamını yitirecek ya da zayıf kalacaktır.
    "Liyakat" - Toplumca yaşadığımız büyük acıda bu sözcük hep dilime takılı kaldı. Genellikle yazılarımda daha anlaşılır olabilmek ve sade, yalın bir dil kullanmak kaygısıyla eski kelimelerden kaçınırım. Ama ne kadar isabetli bir seçim olmuş sevgili Sezer.
    "Liyakat esasına göre işe insan alımı, liyakat düzenine uyulmayışının
    yarattığı aksaklıklar, liyakatsiz kişilerin görev başında olması " gibi deyişler son haftalarda ne kadar güncel hale geldi.
    Hatalarıyla, kusurlarıyla ama göreve bağlılıkları," adam gibi adam " olmaları, adil, tarafsız, deneyimli kişiler geliyor aklıma. Ve onlardan sonra bozulan kurumlar, kendi adamlarını etraflarına toplayanlar, makamın saygınlığını bozanlar, bulundukları konumla ilgili en basit sorulara yanıt veremeyenler, bocalayanlar ama her şeye rağmen ısrarla hatalı tutumlarını sürdüren liyakatsiz görevliler...
    Şimdilerde adını bile bilmediğimiz öyle çok kişi var ki. Ama bir ÖSYM Başkanı Altan Günalp gitti, Yükseköğretim Sınavları güvenirliğini kaybetti. Bir başka değerli insan , halk "Deprem Dede" adını takmıştı , özlüyoruz daha nice liyakatle seçilen, üstün görev bilinci olan o güzel insanları.
    Teşekkürler.
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Makbule Hocam,
      Deprem sonrası kelimeleri de, müzikler de dahil olmak üzere konudan uzaklaşmadan seçmeye çalışıyorum, zira konudan depremin orta yerindeymişim gibi hissediyorum. Bir ülkede cahillerin sayısının nasıl çoğaldığını daha net gözlemledik şu günlerde ve fena halde can sıkkın.
      Celal Şengör hocanın "senin cahilliğin benim hayatımı etkiliyor" cümlesine sonuna kadar katılıyorum. Artık hem birlikte yaşadığım, hem de yıllar sonra hala hatırlayıp yad edeceğim insanların hepsinin liyakatli olmasını istiyorum!
      Teşekkür ederim yorumunuza hocam.

      Sil
  8. Selamlar, müzik harikaydı dinlerken gözlerim doldu bu yetenekli insanlar hep hayatımızda olsun diyorum. Keşif vesileyle sana da kocaman tesekkurler🌷🌷🌷Liyakat kelimesi bir süredir gündemden düşmüyor. Düşmesin de zaten...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmgündemi,
      Yetenekli, vicdanlı, dürüst, paylaşımcı ve sevgi dolu insanlar olsun hayatımızda :A Beğenmene sevindim canım, bizim sağaltım için kullandığımız sihirli ilaçlardan müzik, edebiyat sanat...
      Liyakat her alanda olmalı, olsun ve olacak :A :F

      Sil
  9. Sanırım tesadüfen aynı gün aynı sözcüğü düşünmüşüz. Ben Ağaç Ev Sohbetlerinde "liyakat" konusunu tartışmayı önerirken, siz de aynı kelimeyi köşenize taşımışsınız. En büyük sorunumuz liyakatli kişileri yönetici olarak başımıza getirmek sanırım. Liyakatin yerini sadakat aldığı zaman sonumuz hüsran olur. Ülkemizde liyakat ciddi bir sorun. Ben bu sorunun bireysel gayretlerimizle aşılabileceğini hiç sanmıyorum. Çünkü düşünen insan sayısı inanan insan sayısını geçmedikçe otokrat rejimler kendilerine sadık fakat liyakat sahibi olmayan insanlara görev başına getirir. Liyakatli kişilerle diktatörler aralarında bir çıkar ilişkisi olmadıkça anlaşamazlar. Sorun sistem sorunudur, rejim sorunudur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Kaystros,
      Deprem olduğundan bu yana ilgili kelimelere ağırlık veriyorum. Mukavemet, Liyakat gibi. Liyakati 5 gün öncesinden çalıştım hazırladım ve yayına otomatik girmesi için ayarladım. Ancak benzer konuları işlememiz çok olası şu günlerde. Dediğiniz gibi sadakatle bu işler yürümez, herkesin birbirini denetleyeceği ve yanlışlarını söyleyeceği bir sistem bir ülke için su götürmez bir gerçek.
      Teşekkür ederim yorumunuz için. :F

      Sil
  10. Bu kelimeyi biliyorum ve seviyorum:) Çok güzel bir kelime kesinlikle:) Her zaman değil ama arada kullanıyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kitapkesfi,
      Kelimeye bilmene sevindim. Umarım liyakatli insanlarla karşılaşırız daima. :A

      Sil
  11. Yanıtlar
    1. dövüşürken hanımefendi değilim,
      Liyakat kelimesi var, kendisi yok ortada...

      Sil
  12. Merhabalar.
    Bir Edip'in yorumunda dikkatimi çeken şu bölümü buraya taşıyarak konunun önemine işaret etmek istedim.

    "Kötü gidişattan herkes sorumludur. Zira bunda genel olarak herkesin az ya da çok payı vardır. Zira toplum, yöneteni ve yönetileni ile bir bütündür."

    Çok doğru ve çok güzel bir tespit. Kalemine ve yüreğine sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaz Blogcu,
      Işık tuttuğunuz cümle gerçekten çok değerli.
      Teşekkür ederim hassasiyetiniz için.

      Sil

{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-