Adresim hep aynıydı. Uzun yıllar aynı evde, aynı adreste yaşadım. Oturduğum evin kira olduğunu unuturdum çoğu zaman, kira artış zamanları hariç.
Bitişik nizam apartmanların olduğu bir sokaktaydı evim. Hemen karşımda tedrisatı devam edip, her sabah çocuk sesleriyle dolan görkemli binasıyla Rum ilkokulu vardı. Sobayla ısınan bu evde, ilk taşındığım zaman mutfağında havagazı kullanıyordum. Sanırım en son kullananlardan biriydim. Sonunda tedavülden kaldırdılar ve zorunlu olarak tüp kullanmaya başladım o zaman. İki odası, uzun bir salonu, banyo ve mutfağıyla kutu gibi bir evdi. Evin girişinde bütün kapıların açıldığı genişçe bir hol vardı.
Doğduğumdan beri Avrupa yakasında bulunmuştum. İlk defa Anadolu yakasında oturacaktım. Evi görmeye gittiğimde bir akşam vaktiydi. Sahiplerinin döşediği haliyle gördüğümde hiç beğenmemiştim. Hatırlıyorum da, "Bu ev nasıl adam olur ki?" diye hayıflanarak çıkmıştım ilk etapta. Ama sonra evi boşalttıkları zaman gittiğimde, birden o evle aramda bir kıvılcımlanma hissettiğimi farkedip, sıkıca sarıldım herşeyin güzel olacağı inancına.
Boya - badanası, minik bir iki tadilatı bittikten sonra ev bana gülümsemeye başladı. Bir sanat galerisine çevirdiğim duvarlarında, eşyaların dizaynında, seçtiğim obje ve renklerde kendi dünyamı sergiliyordum ve ev bana gülümseyerek sıcacık bakıyordu.
Kendime ait, küçücük bir dünyaydı burası. Tavanlarına yıldızları sığdırdığım, kapıdan her adım atışımda çocukluk anılarımdaki gibi ev kokusunu içime çektiğim, gecenin sessizliğinde elimde kağıt-kalem duygularımı yazdığım, sabah güneşiyle şenlenen renk renk menekşelerimle benim sığınağımdı işte.
Evimin gelen gideni eksik olmazdı. Kapım daima gelecek bir misafire aralık, aç gelene hazırda yemek olmasa bile, sihirbaz misali bir şeyler hazırlardım. Mutfaktan, evin tüm odalarına yayılan kokulara kayıtsız kalamazdı en tok gelen bile. Kestane gecelerinin şiirli sohbetleri, gitar eşliğinde çalınan söylenen şarkılar şiirler, kalbi kırık dostların sığınışları, acıyı bal eyleyen sarılışlar, kah ağlayıp, kah gülüşler, dipsiz kuyu muhabbetleri, neler neler izledi evin her köşesi. Kelimelerini kullanmadan, uzattığı omzuyla, binlerce sözcüğe bedel dost bir evdi.
Uzun süre görüşemediğim dostlar, günün birinde gelir kapımı çalarlardı. Temelinden toprağa bağlı binalar gibi, ben de o daireye çimentolanmıştım belki de kimbilir. Ama zamanda kaybolmuş birilerinin gelip de kapınızı çalması ve kapının açılması ne demektir, iki taraftan da bu duyguyu bilirim. İşte bu evin büyüsü burdaydı.
O evden taşındıktan sonra, uzun süre hem adres, hem de telefon numarası aklımdan silinmedi. Bazı makamlara sözlü ve yazılı bilgi vermem gerektiğinde dilim; ilk anda o adresin kelimelerini çıkarırdı ağzımdan.
Şimdi uzaktayım. Dostlar azaldı, bahaneleri çoğaldı. Elektrik, su ve doğalgaz faturaları için gelen memurlar çalıyor kapıyı. Her seferinde heyecanlanıyorum. "Sürpriz yapan bir dost yüz var mıdır kapıda acaba?" diye.
Ne garip adres değişti, yalnızlık çoğaldı.
|)__)
-”-”-
not: kullanılan gif' ler google dan alıntıdır.
(*) tekrar yayındır.
Bir an için kendimi sayılı davetlinin olduğu bir gösteride hissettim. Sahnenin ortasında siz, elinizde bir kağıt ve kağıtta yazan bu satırlar. Her betimlemede yüzünüze yansıyan hafif ışık değişiyor, müziğin tınısı hissediliyor.
YanıtlaSilSonra çıkıyorum o hayalden, çoğalmış yalnızlıkların evrenine..
Ah sevgili Şef, sen ne kadar güzel tasvir etmiş ve özetlemişsin, hayal gücün hep ışıklansın :) inan ben de şu yazdığın yorumda canlandırdım herşeyi.. çok teşekkürler yorumunla can verdin yazıya <3
SilSadece bir adresten ibaret değil işte sığınak liman hatta arkadaş bellediğimiz evler. Binayı yuvaya dönüştürmek sosyal yanımızın en güzel tarafı belki de. Sıcak bir yazı okuyasım vardı, beklenen misafir gibi ağırlandım:)
YanıtlaSilHoşgeldin Begonvil Sokağı,
Sil"Ev"="Yuva" şu aralar haddinden fazla önemde lügatimde. "Nohut oda, bakla sofa" derler ya, işte öyle. Yaşayanın elinden her köşesi ışıyacak ve ısıtacak bir mekan. sefa getirdin, sevgi getirdin.. minnetle :)
O eve konuk olmak isterdim. Adresten de öte yaşamın kendisi oluyor evler... Ev değişse de yaşanan güzelliklerin tadı damağında kalıyor,unutulmuyor hiç.:)
YanıtlaSilEvin içindesiniz zaten Ebemkuşağı :) sizi çoktan salondaki beyaz koltuklara oturttu ev sahibi ve mutfakta iki dakika da elmalı tart hazırlayıp fırına verdi bile.. az sonra tarçın ve elma kokuları, sohbetin koyu demine karışacak ve akşamın alacasına kadar çayın altı sönmeyecek. Cidden ne çok an var, anı var yuvalarımızda. Sıcaklığı daim olsun, teşekkürler ziyaretinize. Sevgiler :)
SilUykumun nasılsa kaçtığı bir gece oturdum bilgisayarımın başına. İyi ki oturmuşum, bu güzel yayını görmeyebilirdim de. Öylesine güzel, içten, naif bir yazı. Duyarlı bir insanın kaleminden çıktığı hemen belli oluyor.
YanıtlaSilEvlerle bütünleşiyoruz çoğu zaman. Dört duvarı "yuva" yapan da insan değil midir? Ona hayat veren, can katan, kişilik kazandıran... Bir süreliğine o güzel eve konuk oldum, güzel bir sohbetten yararlandım, çayın yanında nefis bir ürün tattım.
Hayal bitti, neden dedim bu güzel hayaller gerçek olmaz?
Yüreğinize sağlık.Bu saatte yorum yazmam hiç. Ama öylesine içimden geldi ki...
Sevgiyle-dostça.
Hoşgeldiniz Makbule hanım, iyi ki hol ışığını açık tutmuşum, ne iyi oldu kapıyı tıklatmanız, ben de tavşan uykusundaydım zaten :) Hayaller içimizde her daim olsun ki, onları gerçekleştirebilme ihtimalini zorlayalım. Hele bu bir sıcak yuva hayali ise...
SilZarif sözleriniz için teşekkür ederim. İnşallah bir gün, bir yerde çay keyfini gerçekleştiririz sizinle.
İzmir' den kucak dolusu sevgiler,
eski evde tüple ısınmak çok zor olsa gerekti çünkü tüp dayanmaz ki bu soğuklara..🤔 elektrik,su,doğalgaz ve diğer masraflar can yakıyo gerçekten.. "adres değiştiğinde yanlızlık çoğalıyo",bunu bizde yaşamıştık 😀 ama zamanla bu değişiyo bu durum..umarım yeni evinizde daha iyi günler yaşarsınız,sağlıcakla kalın..🙂
YanıtlaSilHoşgeldiniz Ertuğrul bey,
SilEskiden İstanbul' da havagazı kullanılırdı ama sadece mutfak ocaklarında. Şimdiki gibi ısınma ve sıcak su sisteminde geçerli değildi. Üretime 1853 yılında Dolmabahçe Sarayı’nın aydınlatılması amacıyla başlanmış. İ.E.T.T. ye devredilen işletme, daha sonra geri teknoloji ve doğalgazın yaşama girmesi nedeniyle kapatılmış. Eskiden odun-kömür sobaları yanında gazyağı ile ısınan sobalar vardı, bilmem hatırlar mısınız? :) Bir dönem piyasada bulunmadığından sıkıntı yaşayanlar oldu. Bunlara atıfta bulunmak istedim, hey gidi günler diyerek. Isınma problemi cidden keseyi yakabiliyor bazen. Belki biraz romantik ya da eziyetli denilebilir ama en iyi ısınmanın da odun sobası ile olduğunu düşünüyorum :)
Çenem düştü kusura bakmayın, tarçınlı ve zencefilli kek yapmıştım alır mıydınız? Yine beklerim, zil alttan 3.cü.
Uğurla gidin, uğurla gelin. Saygılar, :)
Bir sinema sahnesinin içinde geziniyormuşum hissi verdi bu yazı... Sadece okumadım, yaşadım sanki...
YanıtlaSilSefalar getirdiniz sevgili Elif,
SilCümlelerin böyle bir etki yaratabilmesi ne hoş. Zaten bu değil midir ki bizi yazmaya iten yegane sebep, karşı tarafa hisleri kalpten kalbe geçiyor gibi aktarmak.. Mutlu ettiniz, adresi biliyorsunuz, hiç bir şey almadan gelin lütfen, herşey var, olmasa da erik pestili her daim mevcut. Maksat ağzımız tatlansın :)
Sıcacık sevgiler gönderiyorum.
Ben de kediler gibi evime bagliyimdir. Ev degistirdigim zaman bir süre eski evimi özler dururum 😊
YanıtlaSilHoşgeldin Derya,
SilAh evet evet yuva çok önemli bizler için, haklısın. Kokusunu bile özlerim evimin :)
Ev canlandı gözümün önünde.Zili çaldım siz kapıyı açtınız😊Kurabiye kokusu ve çay içtik karşılıklı.Hayattan bahsettik,insanlardan,düşlerden,düş kırıklıklarımızdan,fotoğraftan,karanlık odadan📷🎥
YanıtlaSilKestane yedik ve tabii türk kahvesi,fallar falan😊 Ay ne çok yedim bu arada😁
Evet maalesef son zamanlarda herkes meşgul,kapılar daha az çalınır oldu belki..Ama bizler birbirimizi kahve içmeye her daim bekleriz hoş ve sıcacık sohbetlerle ve güzel kurabiyelerle 😍
Ah ne güzel tasvirlemişsiniz Düş Tasarımcısı, cidden nickinizin hakkını vermişsiniz. 😍 🍪Kurabiyelerden, 🍰keklerden, ☕çay-kahveden, 🎬filmlerden, 🎨sanattan, 🏡evlerimizden sohbet ne hoş olur. Sıkça kapınızı çalacağım. Yürekten sevgiler gönderiyorum. 💖
SilHiç sevmediğim anadolu yakasına renk katmışsın abla ;)
YanıtlaSilNeyse yeni adresine arada süprizler yaparım ben merak eyleme ;)
Eyvallah sağolasın :))
SilGelmezsen yaptığım çay ve kekler ağlar zaten ;)
Ne güzel dedin, "...adres değişti, yalnızlık çoğaldı."
YanıtlaSilTıpkı insanlar gibi.
Umarım adreslerimiz değişse de, kalplerimiz soğukta kalmasın... Hoşgeldiniz..
SilUmarım,
SilHoş buldum...
ve sen de hoş geldin.
Hoşbuldum :)
SilNe güzel bir ev burası..
YanıtlaSilMomentos hayranım sana belki de bir nevi senin yerinde olmak isteğim çok ondan galiba. Hayallerimi bir bir okudum her bir cümlesine kendimi bıraktım resmen. Momentos ama yine de umut var demi adres değişsede insanlığa, o güzel sohbetlere o sıcak muhabbetlere umut var demi? Var olmalı bilmiyorum belki de bunu senden duymak istiyorum çünkü her bir cümlende kendimden bir şey buluyor olmak çok mutlu ediyor beni..
Iyi ki varsın bence ve iyi ki var bu güzel sıcacık sanat dolu ev :))
Adres değişse bile...
Sevgili Esra, gecenin bu vaktinde dudaklarım yanaklarıma doğru yayılır vaziyette ekrana bakakaldım :)
SilHemen şunu söylemek istiyorum, o güzel sohbetler var ! Bazen kişinin depresif bir anı olur, çaresizliğe tutunmak istemese de, o kolay gelir ve onunla sarmalanır. Yaşam koşulları ve yaş alan insanların hareket kabiliyeti azalınca, insan sanır ki; her şey bitti, dostluk bitti ve yalnızım. Bunları belki de biraz yaşlı insanlarımızı da düşünerek yazdım, hani bayram-seyran olur da kapılarının çalınmasını beklerler ya... işte o duyguyla.
O yüzden rahatlıkla söyleyebilirim ki, bir insan hayat ve dostluk örgüsünü sağlam kurmuşsa mutlaka sıcaklıklar ve sohbetler hep var olacaktır. Diyelim ki sevgili Esra hiç kimse yok, ben gelirim :) kapını da çalarım.
Kucak dolusu kalpten sevgiler gönderiyorum sana <3 Zarif ve kalbime dokunan cümlelerin için teşekkürlerimle...
Sevgili Momentos yazdıklarında kıvrım kıvrım o evde gezmiş olduğumdan mı nedir bir başka sıcaklık duydum her cümlede... Aldı mı beni o günlerin nostaljisi, hani uzak ara diyarlardan sonra kapını benim de çalışım, aaa, oluşumuz, hey gidi günler heyyy...
YanıtlaSilSevgili dost Nessuno...
SilNe iyi bir karar verdin ve yeniden döndün bloglara.. :)
O ev ne kadar başkaydı.. benim ilk evim olmasının yanı sıra, yoktan varettiğim yuvamdı. Yanyana, omuz vermiş daracık bedenli binaların arasında yükselmiş at kestanesi ağaçlarının ve birazdan karşımıza sürpriz yapıp çıkıverecek denizin maviliğiyle, birbirlerine selam alıp veren semt sakinleriyle nefes alıp veren bir semtti. O evde beni en çok şaşırtan sendin, doğruya doğru :)
Hey gidi günler...
Momentos ne kadar da heyecanla yaklaşmıştım evine, acaba burada mı hala, taşınmış olabilir mi, cepkensiz zamanlar haliyle, çat kapı, artık şaşırma ama, hani bir gün çalarsam kapını yine tekrar, belli mi olur, kelimelerin gücü aşkına :)
SilTabii ya taşınmış da olabilirdim.. aslında iki taraf için de tam sürpriz :) Ben şaşırma huyumu susturmayayım, çok hoş oluyor çünkü şaşkınlık yaşayınca. Sen yeter ki gel, cebinde sadece kelimelerle.. :)
Sil