Başlayan bir günü, diğer günlerden ayırdedebilecek şey, güne başlarken hissedilen şeylerdir. Eh biraz güneş varsa herşey bir anda değişebilir.
Koyu renkli bir gün, koyu renkli perdeler arkasında kaybolur gider. Böyle bir güne gözünü açmadığı gibi, yüreğini de açmaz insan. Ayaklar sürüklenir, yerdeki tozlarla beraber... Öyle çabuk geçer ki saatler, nasıl olduğu anlaşılmadan akşamın kör kuyu hali çöreklenir en kuytulara. O yüzden sevmez insanlar kışı. Karanlık yüzlü bir akrabaları gelmiş gibi, bir an önce gitmesini beklerler.
Bunu bekleyenlerden miyim?.. Hayır. Herşeyin karanlık yüzüyle tanışmak zenginliğine ermek isterim.
{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-
|)__)
-”-”-
(foto: Erdem Arslan' ın objektifinden)
Yazı da severim kışı da. Yeter ki mevsimler bizi sevsin.
YanıtlaSilHoşgelmişsiniz Profösör :)
YanıtlaSilSevgiler karşılıklı olsun inşallah..
karanlık olmasaydı bilirmiydik kıymetini aydınlığın, güneşin..ne güzel anlatmışın kışı, uyandığın zamanki psikolojiyi. çoğunluk bu duygular içinde bence. ama olsun, beklemekte güzel..
YanıtlaSilUzun bir süreçten sonra beklediklerimize ulaşmanın tadı; damağımızda kadroludur artık değil mi Buket.. biliriz ve o coşkuyla bekleriz sanırım. Anneannemin yaşamda bu kadar uzun rol almasını; baharda yapacaklarının beklentisine bağladım hep :)
YanıtlaSil