BİR KELİME

5 Aralık 2011 Pazartesi

A.T.' a







Elini kalbine götürdü. Orda soluk soluğa koşan duyguları dizginlemek istercesine, elinin ayasını kuvvetlice bastırdı. Son yarım yılda yaşadıklarını film şeridi gibi geçirdi aklından. 

Eskiden çağıl çağıl akan çağlayan bir kaç damlaya dönüşmüştü uzun zamandır. Ama kimse bilmiyordu daha öncesini. Herkes, gözünü sadece son yaşananlara dikmişti ve didikliyorlardı onların hayatını. Herkesin gözü önünde bir katliam gerçekleşiyordu ama yine de umursamadan, her gün ellerinde çeşitli cinayet aletiyle darbeleri arka arkaya indiriyorlardı. 

İki insan arasında yaşanan ilişkinin ameliyatını üstlenen kocaman bir toplum karşısında çaresizdi. Sessizliğe bıraktı kendini. 

Bugüne kadar yaşadığı herşeyi sahiplenmişti. Etrafta ahkam kesenler, onu dostlarına sorsalardı biraz, en azından taraflı bilgiyle harladıkları ateşe, bu kadar kolay atmazlardı. O kadar cılız kaldı ki o dostların cümleleri, zaten kimsenin duymaya niyeti de yoktu.

Bir tören yapmıştı, onu bu yaşında duygu kaynağının başına getirip, elleriyle içiren kadına bir tören. Gözü bir şey görmedi. Eros feci halde saplamıştı oku gözünden kalbine. Diğer kadını gönderirken yaşanılanlar, dünyanın her yerinde, her an yaşanmakta olan şeylerdi. Bir şeyler yaşanıp tüketiliyordu. Nasıl olduğunu ise ancak başroldekiler biliyordu. Fakat hesaplamadığı bir şey oldu. 

Güçsüz bırakıldığı düşünülen diğer taraf aniden ölümün darbesiyle güçlendi. Bu güç, onu yitirenin kalbine yumruk gibi indi. Eros' un oku bile ezildi bu yumruk karşısında.   Hayatında uzun süre başrolde olmuş ve bir daha hiç göremeyeceği, onun ağzından bağışlayıcı sözleri duyamayacağı sona gelinmişti. 

Hiç bir şey, canını bundan daha fazla acıtamazdı. Boğazında kekremsi bir tad, yüzünde hiç gitmeyecek kederli pişmanlık ifadesi yerini almıştı bile. Dünyadaki bütün duygular onun bedeninde kavga ediyorlardı şimdi.





{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-





not: kullanılan gif google görsellerden alıntıdır.


 

8 yorum:

  1. Selam Momentos,
    Tanıyamadım bloğunu biliyor musun:)
    Önce Nessuno, şimdi sen.. Hımmm...
    Ben de mi blog tipimi değiştirsem:))

    Canımsın. Acıtan yazılar yazıyorsun.
    Olsun. İnsan yanımı hissettiriyorsun.
    Yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Sefalar getirdin HayalKahvem :) Sen yazınca baktım Nessuno' ya ben de.. eh sanırım senin de bu işe bir el atman gerekecek.. dumanı tüten kahve, bir kaç kek-çörek ve kalınlı inceli bir sürü kitap, sallanan koltuk da cabası. Bunu hayal ettim :)

    Bir önceki yazıda hepimizin tanık edildiği bir olaya dair yazmıştım. Olayın diğer tarafını da yazmasaydım eksik hissederdim. En çok acıyı hissediyoruz, belki o yüzden yazıyorumdur.

    Uğradığın için sağol dostum. :)

    YanıtlaSil
  3. Güzel...
    Bir de acıtmasalar...

    YanıtlaSil
  4. Çay ve simit, kavgada her yol mübahtır ya, o yüzden hem acıtıyor, hem kanırtıyor namussuzlar...

    YanıtlaSil
  5. 'OLUR BÖYLE VAKALAR..TÜRK POLİSİ YAKALAR' desem hasbihale dahil sayılabilirmi?
    Canikomcuğum ya..
    Ben de bloğumu değiştirmek istedim. Beceremeyince gittim saçımı boyattım.
    Aynı hesaba gelirmi??
    Öptüm

    YanıtlaSil
  6. Mahmureciğim, Türk polisi artık sadece erg... ile başlayan vakalarla ilgileniyor, bunu saymaz..

    Bu arada sen değişime baştan başlamışsın ya bence biraz zaman alır ama bloga kadar gelir, sen merak etme :)) üstelik benden sana söz, yardımı esirgemeyeceğim.. :)
    Ben de öptüüm

    YanıtlaSil
  7. Çok güzel ama çok da hüzünlü yazmışsın sevgili momentos :/ okurken keyif alsam da sana bu satırları yazdıran duyguları da düşünmeden edemedim. Anlatımı ve kelime seçimlerini özellikle çok beğendim ellerine sağlık canım :)

    YanıtlaSil
  8. Güzel arkadaşım, duygular o kadar derindedir ki, onları yavaş hareketlerle kopartmadan, incitmeden dışarı çıkartmaya çalışmak gerek. Bir insan, bir olay karşısında ne düşünür, hisseder sürekli algılamaya çalışmakta zor ama yapmak gerek diye düşünüyorum. Bu yüzden bu yazı da, titizlikle yazdığım bir yazı oldu Gizciğim.

    Teşekkürler cancağızım :)

    YanıtlaSil

{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-