Okuduğu son öykü gözlerinin yaşarmasına neden oldu. Kaldırımda öylece hareketsiz otururken, önündeki yığından bir kağıt parçası, aniden oluşan rüzgarla, caddenin ortasına savruldu. Artık bir öykü daha okuyacak gücü hissetmiyordu kendinde.
Ortalık aydınlanıyordu. Başka bir zaman okumak üzere herşeyi toparlayıp izbe gecekondusuna gitmeliydi. Kağıdı savrulduğu yerden almak üzere dizlerinden yardım alarak kalktı. Ağır hareketlerle kağıda doğru bir iki adım attı. Sabahın o saatinde trafiğin olmadığı bir yerdeydi. Tam kağıdı iki parmağı arasına almışken, sokağı hızla dönen bir araba son sürat gelip ona çarptı.
Araç öyle hızlıydı ki, hırpani kılıklı adam hemen oracıkta öldü. Araçtan inen kişi, yerde yatan çöp toplayıcısını görünce hiç önemsemeyerek "Yazık oldu ama caddenin ortasında ne işin var be adam" diyerek iki kolunu yana açıp, önemsiz bir şeye çarpmış gibi tekrar aracına bindi ve hızla ordan uzaklaştı.
Hava iyice aydınlandığında şehrin elektronik gazetelerinin manşetinde yer aldı bu olay.
"Şehrin önemli caddelerinden birinde sabah çok erken saatlerde bir kaza meydana gelmiş, bir vatandaş yolun ortasında ölü olarak bulunmuştur. Çarpan aracın kaçtığı belirlenmiş olup, caddedeki mobese kameralarından araç tespit edilmiştir. Ünlü sanayicinin oğluna ait araç evinin garajında hasarlı halde bulunmuş ve oğlu emniyete götürülerek sorgusuna başlanmıştır."
Emniyetin önü gazetecilerle dolup taşmakta, bir demeç ve bir fotoğraf karesi için dışarda kıyamet kopmaktadır. Emniyet müdürünün odasında ise şu konuşmalar yapılmaktadır.
E.M: "Şu olayı bana bir daha anlatın tane tane !"
Memur: "Müdürüm, biz görev arkadaşımla sabah emniyete doğru gelirken cadde ortasında hırpani kılıklı bir adam gördük. Belli ki bir kaza olmuş ama araç yoktu meydanda. Hemen indik, adamın nabzını kontrol ettik, ölmüştü. O sırada arkadaşım telefonla bir ambulans istedi hemen. Ben adamın elinde bir kağıt parçası gördüm. Ne olduğuna baktığımda kağıtta kocaman harflerle bir aracın plakası yazıyordu".
E.M: "Ne yani, adam ölmeden önce mi yazmış o notu?"
Memur: "Sanmıyorum müdürüm çünkü yazı daktilo yazısı gibiydi, yani bilgisayardan çıktı alınmış gibi. Cesedin durduğu yerin biraz gerisinde kaldırımda da bir sürü kağıt bulduk".
E.M: "O kağıtlar da neler yazıyordu?".
Memur: "Bir sürü aşk hikayesi vardı. Belki o kağıt caddeye doğru uçunca adam almak istedi ve bu kaza oldu".
E.M: "Peki o caddenin mobese kayıtlarına baktınız mı?"
Memur: "Müdürüm maalesef yok. Bir gün öncesinden o semtte bir elektrik arızası varmış, sonra düzelmiş ama mobese kameraları devreye girmemiş. Kaza olduktan bir saat sonra kayıt gözüküyor mobesede".
E.M: "Çok mantıksız ! Bunu bu şekliyle açıklamamıza imkan yok."
Memur: "Gerçi kağıtta yazılı plaka numarasından kaza yapan araca ulaşıldı. Tamponda adamcağızın hırkasından bir parçayı ve kan izlerini de bulduk ama ...".
E.M: "Belki başka mağazaların kamera kayıtları vardır, çevrede detaylı bir inceleme yapın derhal biz bir açıklama yapmadan".
Memur: "Başüstüne müdürüm"
O gün orda hırpani kılıklı adamın elinden caddeye uçan son öyküde, bir trafik kazasıyla hayatını yitiren genç kız ve yaşasa ilerde sevgilisi olacakken, ona bilmeden çarpan genç adamın hikayesi vardı. Kader bu defa, bu hayattan bıkmış ve çoktan kaybettiği sevdiklerinin yanına gitmek için gün sayan hırpani kılıklı adamın öyküsünü, bu trajik öyküyle birleştirmişti. Bu hikaye de, dilden dile dolaşarak, etkileyici bir şehir efsanesi haline geldi.
Memur: "Müdürüm, biz görev arkadaşımla sabah emniyete doğru gelirken cadde ortasında hırpani kılıklı bir adam gördük. Belli ki bir kaza olmuş ama araç yoktu meydanda. Hemen indik, adamın nabzını kontrol ettik, ölmüştü. O sırada arkadaşım telefonla bir ambulans istedi hemen. Ben adamın elinde bir kağıt parçası gördüm. Ne olduğuna baktığımda kağıtta kocaman harflerle bir aracın plakası yazıyordu".
E.M: "Ne yani, adam ölmeden önce mi yazmış o notu?"
Memur: "Sanmıyorum müdürüm çünkü yazı daktilo yazısı gibiydi, yani bilgisayardan çıktı alınmış gibi. Cesedin durduğu yerin biraz gerisinde kaldırımda da bir sürü kağıt bulduk".
E.M: "O kağıtlar da neler yazıyordu?".
Memur: "Bir sürü aşk hikayesi vardı. Belki o kağıt caddeye doğru uçunca adam almak istedi ve bu kaza oldu".
E.M: "Peki o caddenin mobese kayıtlarına baktınız mı?"
Memur: "Müdürüm maalesef yok. Bir gün öncesinden o semtte bir elektrik arızası varmış, sonra düzelmiş ama mobese kameraları devreye girmemiş. Kaza olduktan bir saat sonra kayıt gözüküyor mobesede".
E.M: "Çok mantıksız ! Bunu bu şekliyle açıklamamıza imkan yok."
Memur: "Gerçi kağıtta yazılı plaka numarasından kaza yapan araca ulaşıldı. Tamponda adamcağızın hırkasından bir parçayı ve kan izlerini de bulduk ama ...".
E.M: "Belki başka mağazaların kamera kayıtları vardır, çevrede detaylı bir inceleme yapın derhal biz bir açıklama yapmadan".
Memur: "Başüstüne müdürüm"
..........
SON
{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-
not: kullanılan gif google görsellerden alıntıdır.
Yüreğine sağlık..
YanıtlaSilSizin de gözlerinize sağlık Profösör :)
YanıtlaSilHikayelerin kağıtlardan çıkaran adeta canlanıp gerçek hayatla birleştikleri harika bir final olmuş canım . Çok keyifle okuduğum bu seriye yakışan bir sonu daha büyük bir keyif ile okudum :)
YanıtlaSilDesteğin için sağol Gizciğim :) Eleştirilerini de beklerim. Sevgiler kocaman.
YanıtlaSilçok güzel olmuş...
YanıtlaSilyazmaya uzun zamandır ara veren biri olarak , kıskandım :))
ellerine sağlık...
Ah Ebrulim sen nerdesin? Çok özlettin kendini. Hoşgeldin..
YanıtlaSilBeğenin mutlu etti beni.. ama acımasızca eleştirebilirsin de gördüğün yanlışlarda lütfen :)))
Sevgiler,
Sevgili Momentos, belki tesadüfler yarın buluşturur bizi:)
YanıtlaSilHasretle öptüm.
HayalKahvem, ben o tesadüfe kurban olurum :)) ama biliyorsun değil mi sempozyum yarın değil, 29 kasımda. Ama yine de yarın bizim sempozyumumuz olabilir :)
YanıtlaSilYok Momentos, 28 Kasım'da:)
YanıtlaSilEvet, biz bi sempozyum yapsak dedim:)) Du bakalım.. Daha belli değil. Sana haber edeceğim.
Hehehe tamamdır mesaj anlaşılmıştır :))))
YanıtlaSil