BİR KELİME

23 Ekim 2010 Cumartesi

arkası yarın 2









 Mar, ürkek adımlarla evin basamaklarını çıktı. Verandayı lambası epey kirlenmiş bir avize aydınlatıyordu. Kapı açılırken gıcırdadı.

Adam içeri seslendi "Anne, misafirimiz var". Mutfak olduğunu tahmin ettiği yönden sesler geliyordu. "Duymadı galiba ben haber vereyim" dedi ve onu salonda bıraktı. Evin dışı olduğu kadar içi de dökülüyordu. Parkeler yer yer çürümüş o kısımlar sehpa, koltuk gibi eşyalarla kapatılmaya çalışılmıştı. Salonda iki büyük koltuk ve tek kişilik eski bir berger, ortada neredeyse yemek masası büyüklüğünde, boyası eskimiş, çizik çizik olmuş bir sehpa vardı. Köşede eski tarz bir büfe, üstünde bir radyo tam önünde de 2 adet sandalye duruyordu. Bacaklarının titremeye başlamasıyla artık ayakta duracak gücü kalmadığını anladı. Koltuğa ilişiverdi. 

Adam biraz sonra elinde bir tepsiyle geldi. Tepsinin içinde bir tabakta iki dilim kek ve bir fincan çay vardı. Sehpaya koyarken, "Annemin biraz işi var az sonra gelecek" dedi. Mar, teşekkür ederek tabağı aldı ve hemen ağzına bir parça kek attı. Gerçekten tadı nefisti, çayıyla birlikte keki yiyince kendini iyi hissetti. "Siz ziyarete mi geldiniz Sanchez ailesini?" diye sordu adam. "Bir nevi öyle. Aslında Bay Sanchez uzaktan bir akrabam. Annemin büyükdedesinin teyzesi tarafından. Ama herkes bir yere savrulunca görüşemez olmuşlar, araya ölümler, yaşlılıklar da girince" sustu. Gözkapaklarının ağırlaştığını hissediyordu. Biraz uyuyup dinlensem diye düşündü ama hemen oturduğu koltukta dikleşti ve gözlerini iyice açmaya çalışarak, "siz uzun zamandır komşusunuz sanırım onlarla" dedi. Adam, "Benim annem de bu evde doğmuş, dedesi de" dedi, gülerken ağzındaki eksik dişlerin çirkin görüntüsünü unutarak. "Annenizin yardıma ihtiyacı varsa..?" deyince adam hemen yerinden kalkıp, "ben bakayım" dedi. Mar daha fazla dayanamadı, gözleri kapandı, koltukta yana devrildi.

*******************

Mar gözlerini açtığında koyu bir karanlığın ortasındaydı. El yordamıyla etrafını tanımaya çalıştı. En son koltukta oturuyordu. Şimdi nerdeydi, allahım beyni patlayacak gibiydi, içini müthiş bir korku kapladı. Eli bir lambaya değdi, hemen düğmesine bastı. Hafif bir ışıkla aydınlanan odaya baktı. Üzerinde oturduğu tek kişilik bir yataktı, başucunda bir komodin, bir lamba ve bir sürahi ile bir bardak vardı. Eski tip bir dolap, hemen yanında çalışma masası ve eski tarz bir sandalye ile oda tamamlanıyordu. Buraya nasıl geldiğini ise bilemiyordu. Yataktan kalkıp kapıya elini attı, kapı açılmıyordu. Üst üste denedi, herşey müthiş bir gerilim hikayesine aitti sanki. Gittikçe artan panik damarlarındaki kanın daha hızlı akmasına, bu da yeni bir kriz geçirmesine sebep olacaktı. Kapıyı hızla itmeye, yumruklamaya başladı. Bağırmaya çalışıyor ama sesi çıkmıyordu. Bir kez daha yumrukladı kapıyı ve olduğu yere yığıldı kaldı.


(devamı gelecek)






{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-


(kullanılan görsel buradan alıntıdır.)


9 yorum:

  1. Hey, Momentos... Siz okurlarınızı kalpten götürmeye mi niyetlendiniz?
    Olmaz ama... Size bir şey söyleyeyim mi bu öykünün devamını bugün okuyamazsam bu gece uyku haram bana!!! Aaaa! İşkence yapılmaz ki bu kadar da okura!!

    Momentos, rica edeceğim siz gene masum romantik aşk öykülerinize geri dönünüz. Bu işin sonu kötü bitecek yoksa!!!!! Aaaa! İmdat amaaa...

    YanıtlaSil
  2. İyi haftasonları HayalKahvem.. :)
    gergef' e alıştırma yapıyorum işte fena mı? Ya siz de gizli kalp varsa benim öykünün hepsini okurken bi haller olursa allah muhafaza... yudum hatta gıdım niteliğinde iyi değil mi böyle :)))

    YanıtlaSil
  3. Aa yokyok, ben de çatladım meraktan.. N'olacak bu kızın hali?

    Diliniz ve kurgunuz o kadar akıcı ki, bir an önce okumak istiyor insan.

    Bu arada "efekt Korkmaz Çakar"ı çok iyi hatırlıyorum :)) O radyo tiyatroları da insanı merakta bırakırdı hep, değil mi? :)

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Müge,
    Elinize sağlık yazdıklarınız için. Biz radyo zamanları çocuklarıyız, radyo tiyatroları, sabah kuşağında arkası yarınlar, Orhan Boran' la Yuki, Güngörmüş ailesi, of off ki ne off.. neler varmış yahu, sayınca ben bile şaştım. Öykü eşliğinde seçtiğim müzikte radyo tiyatrosu ve arkası yarınlarda sıkça kullanılırdı. :)))

    Hey gidi günler ve çokça sevgiler... :)

    YanıtlaSil
  5. Sevgili momentos en son bu bölümü okumuştum ama müziksiz, birazdan geri kalanını da okuyacağım bir kez daha tazeleyeyim istedim. Müzikle sanki film izliyor gibi oldum, gerildim cidden, ne oldu bu kızcağızaaaa :)

    YanıtlaSil
  6. Daha 2. bölümde heyecanlanmaya başladım..hadi bakalım nereye varacak..;)

    YanıtlaSil
  7. Sevgili hayal kahvesinden size uğradım..bağlandım kaldım..çok hoş okunası..bırakmıycam sizi sevdim..:)

    YanıtlaSil
  8. Sevgili Burcupc, ah ben bu yorumunuzu kaçırmışım. Gerçi üstünden geçti ama olsun :))) yine de yazayım istedim. Bu müzik hakikaten gerilime epey uygun :)
    Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  9. Crazywomenrosemary, :) hoşlargeldiniz...
    Öyküler, yazılar merakınızı celbettiyse ne mutlu bana.. :)
    Çok teşekkürler efenim yorumunuza sağlık.

    Sevgiler,

    YanıtlaSil

{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-