Kaç gündür uykusuzdu. Kalbinin içinde bir tavşan hiç durmaksızın koşuyordu sanki... Doktor, yaptığı tetkiklerde herhangi bir bulguya rastlamadı, sadece bir sakinleştirici verildi kendisine ve düzenli ilaçlarını alması istendi.
Sanki ilaç da ağzına yuvarladığı andan itibaren bütün tedavi yeteneğini kaybediyordu. Herhangi bir değişiklik hissetmiyordu çünkü. Doktora telefon edip bu durumu ilettiğinde; bir kaç gün sabretmesini, ilacın etkisini mutlaka göstereceğini, bu süre içinde de onun kısa bir tatile çıkmasını veya toprakla, bitkilerle ilgilenmesini salık verdi.
Uzun yola çıkamayacak denli yorgun hissediyordu. Arabasına atladı, en yakın büyük marketlerden birine gitti. Balkonu için 3 adet büyük boy uzun saksılık, toprak, rengarenk çiçekleri olan bir kaç bitki ve besleyici ilaç aldı. Balkona kocaman bir gazete yaydı ve toprakları döküp karıştırdı. Toprağa daldırdı ellerini ve biraz gezindi parmakları içinde. İyice karıştırdı ve iki eliyle avuçlayarak saksının içini yarıya kadar doldurdu. Ne zamandan beri iyi bir bahçıvandı? Nerden biliyordu böyle yapması gerektiğini...kendine şaşırdı. Bu eller benim mi diye bir ara baktı ellerine işi bitirdiğinde; saksıların içine muntazaman yerleştirilmiş çiçekler sanki çok rahat olduklarını ifade eder gibi başları dik ve daha parlak duruyorlardı. Ninesinin deyimiyle can suyunu da verdikten sonra balkon demirlerine astı saksıları. Ortalığı toparladı, kendine bir çay koydu ve eserini seyre daldı.
Olmuştu... bu ona iyi gelmişti sanki. Gözlüğünü taktı ve çiçeklerin renklerini seyretti. Her bir rengin birbiri içine geçişi o kadar yumuşaktı ki, başlangıçta renk sarıdan başlıyorken nasıl mora geldiğini fark edemiyordu insan. Bunları düşünürken yüzüne gelip konan tebessümü fark etti hayretle. Galiba doktor haklı diye düşündü, insanın bir şeylerle uğraşması gerek. Ne zaman bıraktım ben hayata asılmayı diye kendine sorduğunda beş sene öncesine zaman yolculuğu başladı.
devamı var...
{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-
not: görsel Google' dan alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-