Yavaş yavaş gevşeyen ve paranoyalı bakışları normale dönen Nazlı ile konuşmalarını daha eğlenceli hale getirmeye çalışan Öykü, ambulansın içindeki görevlileri de sohbete dahil ederek, çevreyle ilgisini yumuşatmaya çalışıyordu.
"Ben Nazlı' yım, sen Öykü' sün" dedikten sonra "Aa bak gördün mü aklım karıştı, ben kimim yahu?" dedi gülümseyerek, Nazlı da gülümsemeye katıldı ve "Sen Öykü' sün, ben Nazlı' yım".. "Valla bravo Nazlı, sen benden daha iyi biliyorsun. Peki bu arkadaşlar kimmiş, öğrenelim mi?" deyip görevli arkadaşlara döndü. Onlar da sırayla isimlerini söylediler, "Pınar ve Tahir"
"Eh o zaman baştan alalım Nazlı' cığım, sırayla say bakalım kim kimdir?". Nazlı sıralamaya başladı. "Sen Öykü' sün, ben Nazlı' yım" gözüyle iki görevliyi göstererek "Tahir ve Pınar". "Vallahi harikasın! Ben bile bu kadarını söyleyemezdim." deyip, camdan dışarıya bakarak ne kadar yolları kaldığını anlamaya çalıştı. Görevlilerden Tahir, "Yedikule' ye geldik" deyince içine doğru kocaman bir oh çekti. Yorulmuştu, beden ve ruh olarak 3' e hatta 4' e katlanmış hissediyordu kendini.
Sağlıklı zamanlarında bu konuyla ilgili sohbet ettiklerinde Nazlı hep kafasının içinde sesler olduğunu, biriyle konuşurken bile kafasındaki sesin hep olumsuzluklar söylediğini, kare kare anlar gözünün önüne geldiğini, adeta iyi ile kötünün savaşına maruz kaldığını iletiyordu. Düşünmek istemiyorum ama olmuyor diyordu. Bazen de o an yanında bulunan kişiyi, görmek istemediği kişinin kılığına bürünmüş görüyordu, o zaman ordan hemen uzaklaşma ihtiyacı hissettiğini söylemişti. İlk atağı geçirdiğinde çocuğu 3 yaşındaydı. Doğum sonrasında farkedilmeyen hali, lohusalık depresyonu sanılmış, oysaki genetik olarak ailede olan rahatsızlık büyük bir ihmalkarlıkla onu bugünlere hazırlamıştı. Çocuğunu sıkı sıkı kucağında tutarken, kapıyı kırıp eve giren hastabakıcılara "Gidin, ben sevgi tanrısıyım! Gelmeyin" diye bağırıyordu.
O esnada aklı git-geller arasında boğuşuyor ve eve giren bu adamların kendisine tecavüz edeceği kaygısını derinden yaşıyordu. Zor ve çok yorucu süreçlerden geçmişti. Güçlüydü ve bu seferki, kesinlikle diğerlerine benzemiyordu ve benzemeyecekti.
(devamı var)
{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-
not: gif buradan alıntıdır.
Ama bu nazlı ağlattı 😢nazlıyı çok iyi anlıyorum gerçekten çok zor bir hastalık rabbim kimseye vermesin baştan sonuna kadar okudum gerçekten çok güzel bir hikaye olmuş yüreğine kalemine sağlık canım benim devamını heyecanla bekliyorum dilerim sonu güzel olur sevgiler ❤😊..kardeşimin durumu çok farklı ama bizde nazlı gibi durumlar yaşadık rabbim kimseye göstermesin
YanıtlaSilCanım benim, bu tür hastaların, tam o esnada neler hissettiği, neler yaşadığı yegane merakım olmuştur. Ona (onlara) nasıl ulaşılabilir, ne söylemek lazım, ne duymak isterler diye hep düşünmüşümdür. Doktor ve ilaç kontrolünün, yaşam kalitesini ne kadar artıracağına ikna etmek şart. Herkese şifa diliyorum. Allah akıl sağlığımızı korusun. Teşekkürler canım. :) <3
Silyedikulede nereye geldiler şimdi. iyileşcek mii :)
YanıtlaSilSurp Pırgiç' e. İnşallah canı gönülden istiyordur iyileşmeyi diye düşünüyorum.
SilAslında ilaçlar bu hastalıkta bayağı stabile yakın hâle getiriyor hastayı ama hiç aksatmamak şartıyla. Diyetli yaşam bir manada.
YanıtlaSilAh ah.. işte bunu bir anlayıp kabul etseler :(
Sil